Mihri Müşfik Sultan

26 Şubat 1886’da Kadıköy Moda’daki Rasim Paşa Konağı’nda dünyaya gelen Mihri Müşfik Hanımın babası Tıbbiye Nazırı Dr. M. Rasim Paşa, büyük halası Sultan Abdülmecid’in annesi Bezm-i Alem Sultan, gerçek halası Sultan Abdülmecid’in eşi Verdicenan Kadınefendidir.

Batılı yaşam tarzı içinde büyüyen Mihri Hanım, sanatın her alanında yeteneklidir. Sultan Abdülhamid onun resim yeteneğini fark eder ve ona iki yıl saray ressamı Fausto Zonaro’dan ders aldırır. Çünkü o dönemde İmparatorlukta kadınların resim eğitimi alacağı bir okul yoktur.

Zonaro ile tanışması, Mihri hanımın Batı sanatına ilgi duymasına neden olur ve İtalya’ya gitmek ister. Ancak henüz yirmili yaşlarda, gencecik bir kadının, hem de resim eğitimi almak üzere Avrupa’ya gitmesi tabi ki onaylanmayacaktır. Bunun üzerine Mihri Hanım, Fransız elçisinin eşi Madam Barrer’den yardım ister. Madam Barrer ona sahte bir Fransız pasaportu hazırlatır ve bir gemiye bindirerek Roma’ya yollar. Ancak İtalya’da aradığı ortamı bulamaz ve kısa bir süre sonra Paris’e geçer. Burada sanatçıların yoğun olarak yaşadığı Montparnasse’a yerleşir. Evinin bir odasını Sorbonne’da siyasi bilimler öğrenimi gören Müşfik Selami Bey’e kiraya verir. Bir süre sonra ilişkileri aşka dönüşür ve evlenip Müşfik soyadını alır.

MACERALI BİR HAYAT

1913 yılında “İstanbul Kız Öğretmen Okulu” resim öğretmenliğine atanır ve İstanbul’a dönerler. Mihri Müşfik Paris’teki rahat hayat ve giyiniş tarzını İstanbul’a taşır, ama tabi çok yadırganır. Ancak o aldırmaz ve 1914 yılında kadınların güzel sanatlar alanında yüksek öğretim görmeleri için “İnas (Kız) Sanayi-i Nefise Mektebi”nin kurulmasına ön ayak olur. Nazlı Ecevit, Aliye Berger, Fahrelnisa Zeid gibi pek çok kadın ressam yetiştirir.
1919 yılında aniden yine İtalya’ya gider. Birtakım kaynaklar bu gidişi meşhur İtalyan yazarı ve Mussolini taraftarı olan Gabriele d’Annunzio ile yaşadığı aşka bağlar. Gabriele onu Vatikan’a davet ettirip, Papa’nın portresini yapmasını sağlar*. Sonra İstanbul’a dönerek, iki yıl daha kendi mektebinde ders verir. 1922 yılında da boşanıp, İtalya’ya geri döner.

Mihri Hanım, Mustafa Kemal’in yaklaşık 3 metre yüksekliğinde bir portresini yapar ve bizzat kendisine sunar. Bu, bir Türk ressam tarafından yapılan ilk Atatürk portresidir. Daha sonra bu tablo Yugoslavya’ya hediye olarak gönderilir. II. Dünya Savaşı sırasında Belgrad Sarayı’nın tahrip olması sonucu da kaybolur. Çok sonra, taa 1990’larda bulunur.

1938 sonrası ABD’ye gider. New York dergilerinin kapak resimlerini çizer, zengin Amerikan ailelerine resim dersleri verir ve önemli kişilerin portrelerini yapar. Nedendir bilinmez 1954 yılında ABD’de yoksulluk içinde ölür ve kimsesizler mezarlığına defnedilir.

Haydi ışıklar yoldaşın olsun, rastgele sana Mihri Müşfik!
* Feyhaman ve Güzin Duran İtalya gezilerinde Vatikan’da Papa’nın portresi altında Mihri imzasını görmüşler, fakat ikinci gidişlerinde tablonun kaldırılmış olduğunu söylemişlerdir. Şu an böyle bir portre Vatikan Müzesi’nde bulunmamaktadır.