Perde arkası: AKP-Cemaat kavgası niçin başladı?

Hep nasıl bilinir?

Bir savcı ortaya çıkar. Cemaat’e yakın bir isimdir.

MİT yöneticilerini ifadeye çağırır (7.2.2012).

Müsteşar Hakan Fidan ve arkadaşlarını.

İddia: “Terör örgütüne yardım ve yataklık.”

Görüntü: AKP ile Cemaat ittifakı parçalanmıştır.

Erdoğan’ın teşhisi yerindedir: “Asıl hedef benim.”

Olay önemlidir.

Ama “başlangıç” değildir.

***

Bazıları biraz daha geri götürür.

Oslo görüşmelerinin sızdırılmasına (13.9.2011).

MİT-PKK buluşmasının ses kaydı yayınlanır.

Şüpheli çoktur.

Cemaat de konuşulur.

Bazı istihbarat örgütleri de.

Fakat o günlerde, faili meçhul kalır.

Sonuç: Oslo da ilk raund değildir.

Öncesi vardır.

***

Burada biraz duralım.

“Olay”ı değil, “sebep”i konuşalım.

Çünkü: Asıl açıklayıcı o.

***

Önce genel tablo.

AKP üç ayaklı bir koalisyondu.

Bir: Milli Görüş.

İki: Cemaat.

Üç: Turgut Özal’ın liberalleri

Parti bu temelde kuruldu.

İktidara böyle geldi.

2002 ve 2007 seçimlerini böyle kazandı.

***

Üçlü ittifak, Türkiye tarihinde bir ilkti.

Nurculuk: Hep orta-sağ partileri destekledi.

Erbakan MSP’siyle kısmi ittifakları hariç (1973-77).

Liberaller: Yaygın olarak 12 Eylül’ün ürünüydüler.

Özal’ın etrafında teşekkül ettiler.

Çiller durağından sonra AKP’ye iltihak ettiler.

***

İşbölümü sorunsuzdu.

Milli Görüş: Hükümet ve Meclis.

Cemaat: Polis ve yargı.

Liberaller: Medya ve fikir âlemi.

Cumhuriyeti tasfiye programını birlikte yürüttüler.

Ekonomide, bürokraside, siyasette, ideolojide.

Özellikle de Ergenekon ve Balyoz davalarını.

***

Üçlü uyum 2008’e kadar sürdü.

Özellikle Milli Görüş ve Cemaat arasında.

Ortaklar, birbirlerine karşı özenliydi.

Temel uygulamaları birlikte yapıyorlardı.

***

Bir olay, “büyük uyum”u bozdu.

Tarih: 2008’in sonları.

Cemaat, önemli bir “sır” keşfeder:

MİT, PKK ile masaya oturmuştur.

Cemaat endişelenir.

Sorun, PKK değildir.

Müzakere başlatılması da.

Sorun: Kendilerinden gizlenmesidir.

***

Cemaat, hemen bir değerlendirme yapar.

Bir: AKP, önemli bir konuda hamle başlatmıştır.

İki: Fakat, Cemaat’i devre dışı bırakmıştır.

Üç: AKP yola Cemaat’siz devam etmeye hazırlanmaktadır.

Sonuç: AKP, ilk fırsatta Cemaat’i dışlayacak.

Devletten tasfiye etmek isteyecektir.

***

Hızla karar verirler.

Hedef: AKP’nin “oyun”unu başladığı yerde bozmaktır.

Plan basittir: KCK tutuklamaları.

Yaygın bir tutuklama kampanyası başlatılır.

Oslo’da ilk görüşmenin tarihi Eylül 2008.

Tutuklamalar hemen bu tarihten itibarendir.

Murat Karayılan, gazeteci Avni Özgürel’e açıklar:

“KCK operasyonları Oslo görüşmeleriyle birlikte başladı.” (18.6.2012)

***

Burada bir soru elzemdir.

Cemaat, “açılım”a niye karşı çıktı?

“Türk milliyetçisi” olduğu için mi?

Ya da Türkiye bölünmesin diye mi?

Cemaat’e göre “evet”.

PKK çevreleri de benzer algı içinde.

***

Bugün daha da netleşti.

Ergenekon ve Balyoz operasyonları ortada.

TSK, İP ve yurtsever aydınlar hedeflendi.

İtibarsızlaştırmak, etkisizleştirmek istediler.

Program belliydi.

Bir: Rejimi değiştirmek.

İki: Kürt açılımını hedefine ulaştırmak.

Batı güdümünde devletleştirmek.

Cemaat neredeydi?

Uygulamanın başrolündeydi.

Sonuç: Cemaat’in itirazı programa değil.

Kendisinin dışlanmasınaydı.

***

Not: Birkaç günlüğüne seyahatte olacağım.

Dönüşte buluşmak üzere.