Şaşırmayın: ABD’nin Türkiye’yi de işgal planı var!


Emekli bir ABD’li asker. Pentagonda çalışmış.
Klasik bir muhafazakâr. Cumhuriyetçi yani.
Türkiye’yi de biliyor.
***
Bir yıl sonra tekrar buluştuk.
Ülkesi için karamsar. Sorunu: “Adam yokluğu.”
ABD’li Cumhuriyetçiler de “adam” fakiri.
Vurguluyor: “Düşünün. Başkan adaylığı için küçük Bush konuşuluyor!”
***
ABD’nin Başkanı beğeni kapsamında değil.
Obama’nın siyahlığını fazla sorun etmiyor.
Fakat: İslami “baba” geçmişini hâlâ hazmedememiş.
Ağzından “Hüseyin”siz Obama çıkmıyor.
***
Tayyip Erdoğan için duyguları abartılı.
Tarifi: “Maceracı bir diktatör.” Hatta, “bir Hitler!”
ABD ne yapar: “Kim varsa onunla çalışır.”
***
Soru: Obama’nın IŞİD planı ne olabilir?
Tespitinden çok emin: “Bir plan yok.”
Obama 4 maddelik bir plan açıkladı ama (10 Eylül).
İtiraz ediyor: “Ortada plan falan yok.”
Ekliyor: “Daha birkaç gün önce planımız yok demişti.”
Haksız sayılmazdı.
Obama 29 Ağustosta aynen şöyle konuşmuştu: “Henüz bir stratejimiz yok.”
Bu durumda: ABD 10 günde stratejik bir plan yapmış oluyor.
İkna edici gözükmüyor.
***
Devam ediyor: “Şimdilerde ABD konuşuyor. Fakat yapamıyor.”
“Reagan ise önce yapardı. Sonra konuşurdu.”
1980’lerdeki Ronald Reagan dönemi: ABD’li muhafazakârların Asr-ı Saadet’i.
***
ABD’nin asıl zaafına dikkat çekiyor: “ABD artık plan yapamıyor.”
Örnek veriyor: “Tamam, Kaddafi’yi devirdik.”
“Fakat, sonrası yoktu. Planlanmamıştı. Şimdi Libya’da ne halde? Kaos.”
***
Suriye için de tespiti benzer: “Planımız ne? Esad’ı göndermek.”
“Esad sonrası planlanmış mı? Hayır.”
“IŞİD: Plansızlığın ürünü.”
***
Soruyorum: ABD, IŞİD operasyonuna Türkiye de katılsın istiyor.
Türkiye nereye kadar “hayır” diyebilir?
Cevabı ABD kibrini yansıtıyor: “Türkiye katılmak durumunda.”
Pentagon sözcüsü aynı görüşte: “Türkiye bu çabanın ortağı olacak” (14 Eylül).
***
Not: ABD operasyon için sadece “kolaylık” istemiyor.
Yeni Şafak’ta İbrahim Karagül açıkladı (11 Eylül):
“Türkiye’den kara operasyonu için asker istiyorlar.”
Karagül, Davutoğlu’ndan habersiz yazmaz.
***
Ve bir tanıklık. Tarih: 2-4 Ağustos 1990.
Saddam Hüseyin Irak’ı Kuveyt’e girmiş.
ABD Savunma Bakanlığı Pentagon’da hareketli saatler.
General Herbert Norman Schwarzkopf kriz masasının başında.
Irak’la ilgili albaya emir veriyor: “Irak dosyasını hemen getir!”
Albay sadece heyecanlı değil, telaşlı da.
Hazırladığı: “Irak’ı işgal dosyası.” Rutin bir hazırlık.
Uygulanacağını aklına bile getirmemiş.
***
Soruyorum: Ne demek rutin?
ABD’li emekli subayın cevabı beklemediğim türden:
“Rutindir. Çünkü her ülke için işgal planımız vardır.”
Türkiye için de mi? Cevap tek kelime: “Elbette.”
***
Devam ediyor. Standart bir uygulamaymış.
Her dosyanın başında bir subay. Ülkelerin önemine göre rütbeleri farklı.
Türkiye’yi işgal dosyasının başında bir general varmış.
Teselli edici! Demek ki önemliyiz!
***
Kendisi de bir işgal dosyasının başındaymış.
Dosyalarda hangi bilgiler bulunuyor?
Hedef ülkenin envanteri: Ordusu, limanları, hava alanları v.s.
(Temin etmek sorun değil. Zaten NATO ülkesiyiz.)
İşgal için gerekli kuvvet: Asker, uçak, gemi v.s.
***
Son söz: Tanrım! Bizi müttefiklerimizden koru.
Bir de bizi yönetenlerden.