Sinyal sömürgeciliği ve Kıbrıs
Kıbrıs’ta tansiyon git gide artıyor. Savaşlar artık sadece karada, denizde, gökyüzünde değil, frekans bandında, sinyal gizliliğinde, veri akışında yürütülüyor. Bugüne değin sakin bir ada görüntüsü verse de dünya çapında dikkatlerin kesildiği bir yer olduğunu bildiğimiz Kıbrıs, Doğu Akdeniz’in elektronik harp merkezine dönüşüyor.
ABD ve İsrail’in elektronik harbinden Filistin yıllardır etkileniyor. Son döneme ait bir örnekle açıklayacak olursak: 28 Temmuz 2025 tarihinde Gazze şeridinde Han Yunus üzerinde, transponderi kapalı kimliği belirsiz bir Bombardier Global 6000 istihbarat uçağı üç saat boyunca elektromanyetik spektrumu taradı. Bu uçak, ABD’ye kayıtlı bir şirketin (Straight Flight Nevada Commercial Leasing LLC) sahip olduğu bir ticari taşıttı. Ama görevi askeriydi. Topladığı veriler, Royal Air Force (RAF) Ağrotur Üssü üzerinden anında İsrail’e akıyordu. Bu bir gözlem uçuşu değil, elektronik harbin bir parçasıydı. Uçuştan iki saat sonra İsrail uçakları aynı koordinatlara bombardıman düzenledi.
HAVA HAKİMİYETİ İÇİN GÜNEY KIBRIS’A YIĞINAK
Odak git gide Kıbrıs’a kayıyor. Aralık 2024’te, İsrail’in, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ne Barak MX Hava Savunma Sistemlerini teslim etmesi ve bunları kurması uyarıcıdır. 150 km menzili aşan sistemin; Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni, Türkiye’nin güneyini, Libya ve Mısır’ın kuzeyini ve Suriye’nin batısını tehdit ettiği ortadadır. İsrail’in amacı hava hakimiyeti kurmaktır.
İsrail’in en güçlü silahı, füze değil sinyal veri ağıdır. 2021’den bu yana 4.000’den fazla İsrail bağlantılı mülkün Güney Kıbrıs’ta satın alındığı bilinmektedir. Limassol, Larnaca, Paphos’ta kapalı siteler, sinagoglar, okullar bunlara örnektir. Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde dahi 25 bin dönüm arazinin İsrailliler tarafından satın alındığı bilinmektedir. Satın alınan her mülk bir sinyal rölesi görevi görmektedir ve her kapalı site bir gizli istihbarat düğümü oluşturma potansiyeline sahiptir. Kıbrıs, İsrail’in elektronik kontrol ağı içinde bir “kale” haline dönüşmektedir.
Yukarıda özetlediklerimizi kısaca “sinyal sömürgeciliği” olarak adlandırmak isabetli olacaktır. Evet, toprak işgali söz konusu değildir ama bir devlet diğerinin frekans alanını işgal etmektedir ve elektromanyetik kontrol kurmaktadır.
İNGİLTERE-ABD: SİNYAL KAÇAKÇILIĞI
İsrail’in elektronik kontrol ağına en kritik katkıyı İngiltere ve ABD vermektedir. Ağrotur, resmi olarak bir İngiliz üssü olarak bilinse de İsrail’in soykırımında katkı sağlamış bir bölge olarak tarihe geçmiştir. Aralık 2023- Temmuz 2025 tarihleri arasında, Beechcraft King Air 350 (ZZ416) uçağıyla 187 kez Gazze üzerinde keşif uçuşu yapıldığı, toplam 540 saatlik istihbarat toplandığı bilinmektedir. Resmî açıklama “rehin kurtarma” olsa da gerçekte “sinyal haritası çıkarma” çalışmasıdır.
25 Temmuz 2024’te bu uçuşlar durması bizleri şaşırtmasın. Yerini ABD merkezli bir şirketin uçağı aldı. Uçağın operatörü olan şirket, doğrudan ABD savunma sanayisine bağlıydı.
SNOWDEN BELGELERİ
Snowden belgeleri, ABD Merkezi İstihbarat Teşkilatı (CIA) ve Ulusal Güvenlik Ajansı (NSA)’nda çalışan eski bir istihbarat görevlisi olan Edward Snowden tarafından 2013 yılında kamuoyuna sızdırılan belgelerdir. Bu belgeler ABD ve bazı müttefik ülkelerin (özellikle İngiltere, Kanada, Avustralya, Yeni Zelanda), İngiltere’nin Kıbrıs üslerinin İsrail’e doğrudan sinyal aktardığını doğrulamaktadır. Yani NATO içinde, NATO üyesi olmayan İsrail’le istihbarat paylaşımı oldukça yüksek düzeydedir.
TÜRKİYE’NİN ELEKTRONİK DİRENİŞİNİN ÜÇ KOLU
Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) ve Millî Savunma Bakanlığı'nın açık kaynaklı yayınlarından edindiğimiz bilgilere göre; TSK’nın elektronik harp doktrininin, askeri stratejide sinyal özerkliğini, spektrum hakimiyetini ve asimetrik elektronik savunma ilkelerini içerdiği anlaşılmaktadır. Bu doktrin, yalnızca bir savunma stratejisi değildir, bölgesel elektronik hakimiyet hedefi de taşımaktadır.
Jeopolitik dengeleri değiştirebilecek güce sahip olan elektronik direnişimizi üç ana başlıkta özetleyebiliriz:
1. Sinyal Özerkliği
TSK, yabancı askeri sistemlere olan bağımlılığı azaltmak için yerli ve milli veri ağları geliştirmektedir. Özellikle NATO’nun Link-16 veri paylaşım sistemine alternatif bir platform oluşturulmaktadır. Bu, düşman istihbaratının sinyalleri izlemesini zorlaştırırken, kendi iletişim ağının güvenliğini artırmaktadır. ASELSAN’ın geliştirdiği Elektronik Harp Sistem Teknolojileri ve yerli uydular aracılığıyla kuantum şifreleme teknolojileri, bu özerkliğin teknik temelini oluşturmaktadır.
2. Spektrum Hakimiyeti
Türkiye, Doğu Akdeniz’deki gelişmeleri izlemek için KORAL-200 Gelişmiş Elektronik Destek Sistemini aktif olarak kullanmaktadır. Bu sistem; 300 km menzilde radar ve iletişim sinyallerini tespit eden, NATO ve İsrail sistemlerinin kullandığı frekansları analiz edebilen ve en önemlisi Libya’da Fransız radarlarını etkisiz hale getiren operasyonel tecrübeye sahip olmasıyla Doğu Akdeniz’de jeopolitik dengeleri değiştirmektedir.
KORAL-200’ün özellikle Kıbrıs’taki İsrail bağlantılı sinyal faaliyetlerini izlemek için Türkiye’nin güney kıyılarına konuşlandırıldığı düşünülmektedir. Sistem hem sabit hem de mobil kullanımda çalışmaktadır. Bu da hızlı tepki imkânı sağlamaktadır.
3. Asimetrik Elektronik Savunma: Kızılelma ve ALP-500G ile Yerli Direniş
Türkiye’nin en kritik tepkisi, Kızılelma ve ASELSAN’ın ALP-500G Sabit Erken İhbar Radar Sistemi ile sağlanacak. ALP-500G, 750 km menzilde düşman radar ve iletişim sistemlerine elektronik baskı uygulayabilmektedir. Kızılelma, bu sistem ile elektronik harp görevleri için özel olarak tasarlanmış olup sistem yapay zekâ destekli frekans tanıma algoritmalarıyla düşman sinyallerini hızlıca analiz edebilmekte ve baskı uygulayabilmektedir.
Yapay zekâ destekli “Sinyal Avcısı” veya “sahte hedef gönderme” gibi iddialar açık kaynaklarda doğrulanmamıştır, ancak TSK’nın 2024 doktrininde “akıllı sinyal aldatma” hedefi yer almaktadır. Bu, gelecekte bu tür teknolojilerin üretileceğine işaret etmekte; ancak şu anki kapasitenin elektronik baskı ve sinyal tespit odaklı olduğu bilinmektedir.
KKTC DEVLET OLARAK TANITILMALI
Kıbrıs artık; İsrail-Türkiye rekabetinin, NATO-Asya cepheleşmesinin görünen yüzüdür, tabi görmek isteyenler için! Ülkemizin savunma sanayii ve teknoloji alanındaki atılımları, emperyalizmin hesaplarını bozuyor. Eksik olan ise, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin devlet olarak tanıtılmasıdır. Türkiye, KKTC’nin dünya ülkeleri tarafından tanınması için mevcut olan ittifak potansiyelini şu an için değerlendirememektedir. KKTC’yi tanıtmak için kaybedecek zamanımız kalmamıştır.