Siyasi partilerde son durum!

Türkiye’nin gündeminde temel olarak iki konu öne çıkıyor. Birincisi, bölgemizdeki sorunlar. ABD’nin “kara güçleri” PKK ve FETÖ ile mücadele. Peş peşe kurulan ABD tuzakları. Komşularla birlikte bölgedeki çatışmalara el konulması. İkincisi de seçim sathı. Bütün partiler seçim atmosferine girmiş durumda. 16 Nisan halk oylamasında kabul edilen “Cumhurbaşkanlığı Sistemi” için teyakkuzdalar.

Peki böylesine hassas bir dönemde siyasi partilerin durumu ne? İsterseniz tek tek ele alalım:

AKP:

Ciddi sorunlarla boğuşuyor. Eski politikalarını terk edince ABD’nin hedefinde. Şu aralar daha çok iç işleriyle uğraşıyor. Belediye başkanlarını, parti başkanlarını istifa ettirip yerine yenilerini atamakla meşgul. Adını koymasalar da bir FETÖ temizliği yapıyor. Erdoğan günde birkaç saat canlı yayında. Cumhurbaşkanlığı Külliyesini AKP Genel Merkezi haline getirmiş durumda.

Ancak parti tabanını harekete geçirmekte zorlanıyor. Yeni bir projesi yok. Sürekli eski defterleri karıştırıyor. Kılıçdaroğlu’nun SSK Genel Müdürlüğü dönemini hatırlatınca AKP’lilerin bile yüzü buruşuyor. AKP tabanı yeni şeyler istiyor. Ama ufukta görünen bir şey yok. Ekonomik kriz baş eğdiriyor. İşin nereye kadar gideceğini ise kimse kestiremiyor. “Ekonomik krizle geldik, ekonomik krizle mi gideceğiz?” diye soranlar var. Anlayacağınız, AKP eski formunda değil.

CHP:

CHP yönetimi “Adalet Yürüyüşü” sırasında hafif bir rüzgar estirmişti. Şimdi durdu. Hatta tersten esen bir rüzgardan bile söz edilebilir. Anketler oyların 7 Haziran’ın da 1 Kasım’ın da gerisinde olduğunu gösteriyor.

CHP partiden ziyade dernek görünümünde. “AKP ve Erdoğan ne yapıyorsa tersini söylemek” üzerine kurulu bir politika yürütüyor. Türkiye’nin yarını ile değil, dünü ile uğraşıyorlar. İktidar umutlarını ABD ve AB’ye bağlamış durumdalar. Bunu da artık gizlemiyorlar. İktidar formülünü de “Trump kazanacak, Erdoğan gidecek, biz geleceğiz” diye özetliyorlar.

Parti yöneticileri ve milletvekilleri gözlerini belediye başkanlıklarına diktiler(!) Türkiye’de değil, belediyelerde iktidar arayışındalar.

MHP:

MHP ciddi güç kaybı yaşıyor. Bahçeli’nin 16 Nisan halk oylamasında Erdoğan’ın kuyruğuna takılması en yakınlarındakileri bile uzaklaştırdı.

Bahçeli’nin izlediği politikalar, parti tabanını altın tepside başkasına sundu. Şimdi kaybettiklerini geri almanın yollarını arıyor.

Son dönemde doğru şeyler söylese de atı alan Üsküdar’ı geçmiş durumda. Önümüzdeki dönemde yeni kopuşlar yaşanırsa sürpriz olmayacak.

HDP:

Hem dağda, hem ovada, hem de şehirlerde yenildi. Genel Başkanlarına, belediye başkanlarına bile sahip çıkacak halleri kalmadı. Bütün umutları ABD.

İYİ PARTİ:

Partide kimin ne dediği belli değil. Turuncu devrimlerin finansörü NED’in desteklediği Denge Denetleme Ağı’nın önde gelen ismi Selda Tandoğan Demirel Akşener’in başdanışmanı olduğunu duyurdu. Genel Başkan Yardımcısı Özdağ panik halinde “Yok öyle bir şey” dedi. Ama Demirel İyi Parti’nin 200 kişilik kurucu listesinde 99’uncu sırada. Danışmanlığa itiraz var, kuruculuğa yok. İlginç bir durum!

Partide “NATO’ya bağlılık” tartışılıyor. Hele Norveç’te NATO tatbikatında yaşanan skandaldan sonra partililerin ağzını bıçak açmıyor.

Partide istifalar erken başladı. Önümüzdeki günlerde neler olacağını hep birlikte göreceğiz.

SAADET PARTİSİ

Sakin ve derinden gidiyor. Yeni Başkan Temel Karamollaoğlu ile daha hareketlendiler. AKP tabanından geri dönüşler yaşandığı görülüyor. AKP ilçe kongrelerinde Saadet Partisi’ne yakın isimler öne çıkarılması da bundan. AKP’nin Saadet Partisi’nden çekindiğinin işareti.

VATAN PARTİSİ

Türkiye’nin hangi sorunu, sıkıntısı varsa Vatan Partisi orada. Ermeni soykırımı ile mücadelede en önde. Silivri duvarlarının yıkılmasında içerde de dışarıda da baş rolde. ABD’nin “kara güçleri” PKK, FETÖ’ye karşı bütün gövdesiyle sahada. Rusya krizinde “çözen parti.” Suriye ile ilişkileri yeniden rayına oturtmak için 24 saat çalışıyor. Son dönemde yaşanan bölge işbirliğinin fikir babası.

Her söylediği doğru çıkıyor. Er ya da geç bir süre sonra herkes oraya geliyor.

Zarrab davasında da aynısı oldu. İktidar partisi düştüğü tuzağı yeni fark ederken o Zarrab’ın kaçırılışının hemen ertesinde asıl hedefin Türkiye olduğunu açıkladı.

Geçen hafta Çin’den ses verdi. Asya’daki etkisi daha da artıyor.

ABD’nin en korktuğu parti.