SOKÜM’ün korunmasında kadının rolü

Toplulukların, grupların, bazı durumlarda bireylerin kendi kültürel kimliklerinin bir parçası olarak gördükleri folklor, dil, edebiyat, müzik, dans, oyunlar, mitoloji, ritüeller, gelenekler, el sanatları, mimari gibi uygulamalar, bilgiler, anlatımlar, beceriler ve bunlarla ilişkili mekânlar ve araçlar SOKÜM, yani “somut olmayan kültürel miras” olarak tanımlanıyor.

Tanımı UNESCO yapıyor. 2003 yılında da “SOKÜM’ün Korunması Sözleşmesi”ni kabul ediyor. Türkiye sözleşmeye 2006 yılında taraf oluyor. Meddahlık geleneği, âşıklık geleneği, geleneksel sohbet toplantıları, Mevlevi sema törenleri, Bektaşi semah ritüeli, Dede Korkut efsaneleri ve müziği, Nasreddin Hoca fıkraları, Nevruz, Hıdırellez, Karagöz-Hacivat, Kırkpınar yağlı güreşleri, Türk okçuluğu, Türk kahvesi geleneği, çay kültürü, geleneksel tören keşkeği, lavaş ve yufka ekmek yapımı, iftar sofraları, mesir macunu festivali, zeytin yetiştiriciliği, ipek böcekçiliği ve dokumacılığı, Ahlat taş işçiliği, ebru, çini, minyatür, hat, tezhip sanatları, sedef kakma, mey (balaban) ve gayda (tulum) icra sanatları, ıslık dili kültürleriyle UNESCO’nun SOKÜM listelerinde yerini alıyor.

KADININ ROLÜNÜ İRAN ÖNERİYOR

UNESCO’nun SOKÜM geçmişi, 1997’de gerçekleştirdiği 29. Genel Konferans’ta İran heyetinin sunduğu bir tavsiye kararına kadar dayanır. İran bu kararı, kültürel mirasın aktarımında kadının rolünün yeterince anlaşılmadığını vurgulayarak gündeme getirir. Kadını, somut olmayan kültürel mirasın taşıyıcısı ve geleceğe aktarıcısı olarak önerir.

Kadın ve SOKÜM temaları, ilk bakışta birbirinden ayrı gibi görünse de kültürün taşıyıcılığı ve kuşaklar arası aktarımı bağlamında derin bir ilişki içindedir.

KADIN ELİ, EMEĞİ, SESİ

İnsanlığın sözel, kültürel belleğinde yüzyıllar boyunca birikmiş değerler, hikâyeler, ninniler, halk oyunları, doğum, evlilik, ölüm ritüelleri, bayramlar, halk mutfağı, halk mimarisi gibi unsurların neredeyse tamamında kadın eli, emeği ve sesi vardır. Kadın kültürün taşıyıcısıdır.

Kadınların, SOKÜM’ün korunması ve geleceğe aktarılmasında üstlendikleri rol, UNESCO önderliğinde yürütülen 3 temel toplantıyla uluslararası toplumun dikkatine sunulur.

1999 yılında Tahran’da düzenlenen “SOKÜM’ün Aktarılmasında Kadının Rolü” başlıklı uluslararası sempozyum, 2001 yılında yine Tahran’da gerçekleştirilen “Kadın, SOKÜM ve Kalkınma” başlıklı uzmanlar toplantısı ve nihayet 2003 yılında Paris’te düzenlenen “Cinsiyet ve SOKÜM” başlıklı toplantının ardından sözleşmeyle bağıtlanan süreç tamamlanır.

SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMA KÜLTÜREL ÇEŞİTLİLİK

Bu toplantılar aracılığıyla kadınların SOKÜM üzerindeki belirleyici katkısı sadece görünür kılınmakla kalmaz, aynı zamanda bu katkının sürdürülebilir kalkınma ve kültürel çeşitliliğin korunması açısından taşıdığı önem vurgulanır.

Kadının SOKÜM ile ilgili rolüne dair farkındalığın artması amaçlanır. Bu rolün geliştirilmesi için cesaretlendirici yollar önerilir.

Kadının bu alandaki katkısı; “uzmanlık bilgisi ve kültürel aktarım”, “ekonomik yaşama katkı”, “dini ve ritüel bilgi taşıyıcılığı” adlarıyla üç başlıkta incelenir.

Türkiye’de ise “SOKÜM Aktarımında Kadının Rolü” başlıklı sempozyum, UNESCO Türkiye Millî Komisyonu, Eğitim 2023 Derneği ve Ankara Hacı Bayram Veli (AHBV) Üniversitesi, Türk Halk Bilimi Uygulama ve Araştırma Merkezi iş birliğiyle, AHBV Üniversitesi’nin yerleşkesinde geçtiğimiz sene gerçekleştirilir.

Bu yazıyla konunun tanıtımını yaptık, tarihçesini anlattık. Daha özlü anlatım için önümüzdeki günlerde bir uzmanla röportaj, size sözüm olsun.