Tarih transatlantik köle ticaretini nasıl yazıyor?
Transatlantik köle ticaretinde özgürlükleri için savaşmış köleleri tarih es mi geçiyor? ’Köle ticaretine 19. yüzyılda son verilmesi genelde Avrupalı ve Amerikalıların liderliğinde yapıldı’ diye anlatıyor tarih bu önemli olayı. Ancak, onları köleleştiren, baskılayan kişiler mi tarihi böyle yazıp, direnen kölelerin hakkını burada da yiyor? Afrikalıların hiç mi katkısı yok?
Oxford Üniversitesinde yazar ve siyaset hocası Sudhir Hazareesingh yeni kitabı ”Daring to be Free” (Özgürlüğe Cesaret Etmiş) kölelerin direniş öykülerine yer veriyor. Bu konuda bulduklarını Tanjil Rashid ile New Statesman’de paylaşıyor. Söyleşi güncel tarihin nasıl yazıldığı ile başlıyor.
GERÇEKTEN KÖLELİĞİN KALDIRILMASINA BATILILAR MI ÖNCÜLÜK EDİYOR?
Kabul edilen tarihi tez köleliğin kaldırılmasına Batılılar tarafından öncülük edilmesi. Bu hareketin 18. Yüzyılda İngiltere ve Fransa’da başlaması ve sonrasında ABD’nin de bu harekete katılması. Adı geçenler İngiltere’de William Wilberforce, Fransa’da Victor Schelshshire, ABD’de Abraham Lincoln. Köleliğin kaldırılması için liderlik yapan bu isimler, yazılı tarihte...
Yani kölelerin bu konuda çok az hatta hiç rol almadığı, tarihte yazılan tez. Bir tek Haiti devrimi bunun dışında bırakılıyor. Haiti özgürlük öncesinde Fransa sömürgesi ve köleler Napolyon’un ordusu ile savaşıyor ve kazanıyor. Dünyanın ilk bağımsız, sömürge ertesi ülkesi oluyor 1804’te Haiti. Bunun dışında tüm tarih kitapları Batının aydınlarının ismini geçiriyor.
KÖLELER İLK ANDAN İTİBAREN DİRENİŞTE
Böylece Sudhir bir araştırma yapıp Afrikalı ve Karayiplilerin bu konuda oynadıkları rolleri araştırıyor. Beklemediği bir şekilde kölelerin köleliğin başladığı ilk andan itibaren direnişte olduğunu buluyor. Örneğin İspanyol koloni valisi 1503’te bile kölelerin direnişinden yakınıyor. 1595’te Saoto adasında büyük bir ayaklanma oluyor.
Sudhir kitabında bunlara yer vererek 19. Yüzyıl öncesinde, aydınlanmanın çok öncesinde direniş olduğunu anlatıyor. Tarih kölelerin direniş düşüncesini aydınlanma devrimiyle yaptığını yazsa bile bunun doğru olmadığını söylüyor yazar. Afrikalıların her zaman özgürlükleri için direndiğini ekliyor.
VATİKAN’A YAZILAN MEKTUP
17. yüzyılda bir Afrikalı prens Vatikan’a yazıp bu köle ticaretinin durdurulmasını istiyor. Köle ticaretinin Tanrı’nın kurallarına nasıl ters olduğunu aydınlanma sürecinin öncesinde bu prens vurguluyor. Yani köleliğin son bulması fikri bir Hristiyan düşüncesi değil. Arka planda adı geçen bu Hristiyan Avrupalılar aslında Afrikalı düşünceden, değerlerden faydalanıyor diyor Sudhir.
Ayrıca Müslümanlığa da değiniyor yazar ve kölecilik karşıtı, özgürlük taraflısı birçok konseptin Müslümanlıktan da geldiğini açıklıyor. Tarihin bunu Hristiyanlara mal etmesinin hatalı olduğunu söylüyor. 1500’lerde köle ticareti başladığı andan itibaren direnişin de olduğunu sürekli vurguluyor.
MÜSLÜMANLARIN DA HAKKINI YİYOR RESMİ TARİH
Özgürlük isteğinin doğal bir şey olduğunu ve Afrikalıların buna hemen boyun eğmediğini ekliyor. İngiltere’nin bu konularda biraz ilerleme kaydettiğini, eskiden yalnızca beyaz elitler tarafından tarihin yazıldığını ama artık bu tutumdan adım adım vazgeçildiğini söylüyor. Wilberforce hakkında eleştiride bulunuyor, yanlış strateji kullandı diyor.
Yahudilerin Holokost sonrası tazminat aldığını ama ataları köle olanların hala tazminat alamadıklarını, tazminatı hak ettiklerini açıklıyor. İngiltere’nin yaptığı tarihi haksızlığı vurguluyor. The Guardian gazetesinin, Glasgow Üniversitesinin, İngiltere Kilisesinin Lloyds sigorta şirketinin kölecilik geçmişlerine baktıklarını ve tazminat vermelerin gerektiğini açıkladıklarını söylüyor.
Bu kurumlar bunu yaptığına göre Birleşik krallık hükümetinin de bunu yapması gerektiğini ekliyor. Özgürlük gökyüzünden düşmüyor, biz bunun için savaştık diyor. Dedeleri Mairituslu köle olan 63 yaşındaki Britanyalı yazar, 1990dan beri Oxford Üniversitesinde, Balliol Kolejinde öğretim görevlisi olarak çalışıyor.