Türk Macar Kök Birliğinin peşindeki besteci Bela Bartok: 143. yaş günün kutlu olsun

Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, 1923'te imzalanan Türk-Macar Dostluk Anlaşması'nın 100. yıl dönümü olması dolayısıyla 2024'ün Türkiye ve Macaristan'da karşılıklı kültür yılı olarak kutlanacağını açıkladı. Sevindim... Kültürel köklerin ne derece yakın ve iç içe olduğunun bir kez daha aydınlanacağı bir süreç olmasını diliyorum. Umarım sabun köpüğü magazin yaklaşımların değil, akademik, sanatsal ve tarihsel araştırmaların derinleştiği bir süreç olur diye de düşünüyorum.

Tarih içinde kök bağların izlerini kovalarken en çok verinin “Dil” ve “Sanat” yolu ile aktarıldığını görürüz. Dil ve sanat her dönemde değişip dönüşerek yaşayan temel kültür taşıyıcılarıdır. Müzik, dans, halk tiyatrosu, resim, masal, mâni, ninni, lehçe, şîve vs. ise en bilinen alanlardır.

Türk ve Macar kavimlerinin yakınlığı konusunda; dil bilimciler Macarca’nın (Hungary Language) kökenlerinin Ural Dilleri ailesinden olduğu ifade ederler. “Türkçe, dünya dilleri arasında yapı yönüyle sondan eklemeli diller grubunda; köken bakımından da Ural - Altay dil grubunun Altay dilleri ailesinde yer almaktadır.” (1) Türkçe ve Macarca’da ortak kullanılan kelime sayısı ise azımsanmayacak kadar çoktur. Burada Avrasyatik bir dilortaklığı dikkate değerdir.

Getty İmages

MEDENİYETİN IŞIĞI İTHAL RENKLERDE DEĞİL KÖKLERDEDİR!

Geleceğe sağlıklı bakabilmek ancak kök bağların farkındalığı ile mümkün olacağı gerçeği Mustafa Kemal’in de sürekli gündeminde olan bir husustur. Türk Tarih Kurumu, Türk Dil Kurumu, Dil Tarih Coğrafya Fakültesi, Halk Evleri, Türk Ocakları ve birçok kurum bu ideal üzre teşkilatlanmıştır. Bu çalışmaların aslında ilk hareket noktası 1909 yılında padişahlık kararnamesi ile kurulan Târih-i Osmânî Encümeni’dir. Târih-i Osmânî Encümeni’nin belge ve yayınlarına girdiğinizde Türk Macar ilişkileri üzerine ciddi yazışmalar ve tespitlere rastlıyoruz ki bir ara bu konu ile araştırmalarımı sizinle paylaşırım.

Kültürel yol haritalarında müzik ve dans ciddi ölçüde kök bağ ilişkisine ayna tutan ip uçlarıdır.

Bela Bartok türkü transkript

Tam da bu noktada Bela Bartok ismi Türk Mûsıkîsi için önemli bir anlam içermektedir. 1881-1945 yılları arasında yaşayan Macar asıllı Bartok müzik tarihine besteci ve piyanist kimliğinin yanında etnomüzikoloji ve halk müzikleri derleyicisi olarak da geçmiştir. Bartok yaşamı boyunca “halk müziklerinin köküne inildikçe çağdaş sanat müziğinin kaynak ihtiyacının zenginleşeceği” düşüncesini savunmuştur. Halk müziğinin saf, duru ve dolambaçlı süslemelerden ve sanatsal endişelerden uzak olmasının bu zenginliğin temelini oluşturduğunu düşünür. Bartok’un “Köylü Müziği” olarak tanımladığı bu alan ona göre sürekli kendini yenileyen ve genç kalan bir kaynaktır. Sanırım onu bu düşünceye yönlendiren; üretim ve doğa ilişkisindeki emeğinin değeri ve sürekli canlı olmasıdır. Gerçekten de türküler; insandan insan, insandan hayat ve insandan gelecek yaratmanın belki de en kestirme yoludur. Sanatı değil gerçek yaşamı ve geleceği hedefleyen sanat üretimleridir. Ninniler, mâniler, hasat türküleri, sevda şarkıları, halk dansları hepsi bu üretimin tükenmez kaynağıdır.

“Bartok, Türk ve Macar ezgilerinin melodik yapıları arasında bir bağlantı olduğuna inanıyordu. Ona göre Macar ezgileri de zengin, özgün ve renkli Orta Asya ve Kuzey Karadeniz geleneğine dayanıyordu. Macar kültüründe Asya’dan gelen, Hazar Denizinin kuzeyinden, Volga boylarında bir arada yakın yaşamış olmaktan kaynaklanan bir Türk etkisi vardı. Bartok, ‘Fin-Ugor’dan çok Türklere yakınız. Türklerle yarı-kardeş sayılırız’ diyordu.” (2)

1943'te Macaristan'dan ayrıldıktan sonra kendisini ABD'ye götüren teknede. (Getty Images)

Bela Bartok’un ulusal müzik tezleri; Türk Ulusal Müziğinin geliştirilmesi konusunda uzman kadrolara ihtiyaç duyan genç Cumhuriyetimizin de dikkatini çekmiştir.

Bartok’a önce Ankara Üniversitesi’ndeki Türkolog Laszlo Rasonyi aracılığı ile resmi olmayan bir davet mektubu iletilir. Nisan 1936’da ise resmi daveti gönderilir. Bartok anılarında bu davetten şöyle bahseder:

“...Musiki folkloru üzerine üç konferans vermek, bir de Macar orkestra musikisi konserinde yer almak üzere Ankara’ya davet edildim. Ayrıca, Macaristan Bilim Akademisi için Anadolu Türk halk musikisi örneklerinden plak doldurmamı sağlayacak iki gezi için de söz almıştım. Söylemek bile gereksiz bu daveti büyük bir zevkle kabul ettim. (...) Hiç şüphesiz Asya kökenli olan Macar halk musikisi ile Türk halk musikisi arasında herhangi bir bağ olup olmadığını da çok merak ediyordum...” (3)

Bartok konargöçer çadırının dışında, 1936 (Bonis 1972, resim no. 281) Janos Sipos / Anadolu’da Bartok’un İzinde-Müzikoloji Enstitüsü-Budapest 2020

Bartok Türkiye’ye gelmeden önce kısa süreli Türkçe eğitimi de alır.

Bela Bartok’un gelişi salt etnomüzikoloji araştırmacısı kimliğinden çok daha ötedir. Onun için asıl cezbedici olan Macar ve Türk müzikal ve etnik kökdaşlığıdır Türk ve Macar Kültürel birliğinin kökleri üzerine yapılacak araştırmaların gizi, mutlaka dilde ve müzikte olmalıydı. Bunu şöyle dile getirir:

“İlk kez Enlaka adlı Szekely-Macar köyünün (Transilvanya) kilisesinde bulunan bir belgede keşfedilen bir çeşit run alfabesi (4) yahut çizik yazı (rovasiras) olan eski Szekely-Macar alfabesinin İç Asya’daki eski Türk kavimlerinin yerleştikleri bölgede bulunan bir alfabe (yazıtları İ.S. 500-700 yıllarına ait) ile sıkı bir benzerlik gösterdiğini biliyoruz. Şimdiki müzik bilimi de buna uygun olarak eski Macar ve Türk müziğinin aynı müzik olduğuna ilişkin kanıtlar getiriyor; bu kanıtlar Macar ezgilerine yakın bir müzik yapısı gösteren, hatta Macar ezgilerinin yakın çeşitlemeleri olan Çeremis ve Kazan Türk halk müziği örnekleriyle de doğrulanmaktadır...” (5)

Bartok’un Türkiye’de ezgi derlediği merkezlerin haritası Anadolu’da Bartok’un İzinde. A.g.e

BELA BARTOK ANADOLU’DA

Bülent Aksoy’un çevirisini yaptığı Küçük Asya’dan Türk Halk Mûsıkîsi Bela Bartok adlı çalışmasında şu notlara rastlıyoruz. Bela Bartok 2 Kasım 1936’da İstanbul’a gelir ve İngiltere Konsolosu William Hough'un evinde kahvaltısını yapar. Öğleden sonra, Macar keman virtüozu Licco Amar ile konservatuvara gider. Burada beş plaklık koleksiyonu inceler ve yetersizliğe tanık olur. (6)

Bartok 4 Kasım’da Adnan Saygun’la Ankara’ya gelir 3 sunum ve 7 Kasım’da bir de konser verir. Çorum'da kısa bir derleme çalışması yapmak ister, hastalığı nedeniyle bu gerçekleşmez. 16 Kasım'da, o dönem Ankara'da çalışan, on üç yaşındaki Çorumlu Hatice Deklioğlu'dan 6, eski Ankara sakini Emine Muktat'tan ise 7 ezgi derler. 17 Kasım'da, Ankara'da resepsiyonist olarak çalışan Sivaslı Divrildi Ali’den 2 ezgi derlemeyi başarır, ama sonraları bunları yayımlamayı uygun bulmaz.

Bartok yayımlamayı uygun görmediği ezgiler için şu notu düşer: “Şekil düzensiz, notası hazırlanmadı” (Macar Etnografya Müzesi Fonograf No: 3152)' "Nezaketten notası hazırlanmadı” (M.E.M.F.No: 3169)' "Şarkının tonu bozuk, yayımlanamaz” (M.E.M.F. No:3174 a, b), "Garip menşe, anlaşılamaz entonasyon” (M.E.M. F. No: 3180), "Şarkının tonu bozuk” (M.E.M.F. No: 3187).” (7)

Bartok’un bu notları arasındaki “nezaketten notası hazırlanmadı” ve “Garip Menşe” notlarının içerdiği anlamın ne olduğunun kesin açıklaması yok.

“18 Kasım’da Adana Osmaniye civarında bir bölgeye giderler. Bölge göçebe kavimlerin kışlık yerleşimidir. 19-20 Kasım’da bölgeden 26 ezgi derlenir. 21 Kasım’da Tarsus’a gidilir ve 2 ezgi derlenir fakat yayınlanmaz. Sonrasında Mersin’e geçilir ve Akdeniz kıyısında büyükçe bir köyde 3 ezgi derlenir. Aynı gün öğleden sonra Bela Bartok Osmaniye’de aradığını bulacaktır. 70 yaşındaki Ali Bekir oğlu Bekir’den dinlenen ezgi Bartok’u fazlasıyla heyecanlandırır ve “Aman Tanrım! Bu sanki eski bir Macar ezgisinin varyantıydı” der. Derlenen türkü bir savaş hikayesidir “Kurt Paşa çıktı Gozan’a / Akıl yetmez bu düzene...” Bartok izini sürdüğü Macar ezgisinin köklerini artık Osmaniye’de bulmuştur. Burada toplam 11 ezgi derlenir. Ertesi gün at arabasıyla Çardaklı köyüne geçerler. Burada derleme yapmak neredeyse imkânsız olsa da bir siyasetçinin yardımıyla 15 türkü ve 6 çalgısal ezgi derlenir ki Anadolu’dan Macaristan’a akan ezginin bir varyantına da burada rastlanır. 24 Kasım’da yük arabasıyla Toprakkale’ye geçip göçebe çadırlara yönelirler ve çadırlarda yalnızca kadınlar olduğu için derleme yapamazlar. Kadınlar kocalarının izni olmadan kayıt için izin vermezken erkeklerden de bazıları gördükleri alete (Fonograf) türkü söylerlerse seslerini kaybedeceklerinden korkarlar. Yine de eve dönen çobandan yalnızca 1 türkü derlenir. Sonrasında sırtlarında fonografla Tecirli aşiretinden toplamda 9 ezgi derlenir bunlardan 7’si yayımlanır. Derleme 25 Kasım'da Adana'da tamamlanır, burada da 3 ezgi derlenir ve 2’si yayımlanır. Bartok 29 Kasım’da Macaristan'a döner.”

Derlenen ezgi sayıları için farklı kayıtlara rastlıyoruz. Benim araştırmalarıma göre 93 sağlam kayıt var, mutlaka fazlası vardır.

Bartok'un Türk saha çalışması ekibinin Adana'daki fotoğrafı. Sağdan: Adnan Saygun, Ulvi Cemal Erkin, Necil Kazım Akses ve Bela Bartok (ortada sol).From Bela Bartok’s Folk Music Research in TurkeyBy Adnan Saygun; Edited by Laszlo Vikar(Akademiai Kiado; Budapest, 1976)

BARTOK VE SAYGUN YALNIZ KALIYOR! PEKİ NE DEĞİŞİYOR?

Bartok ülkesine döner ve toplam 64 silindirin deşifrelerini Mayıs 1937’de tamamlar ve sonuçların Türk-Macar ortak yayını olarak değerlendirilmesi önerisinde bulunur. “ ... Bundan sonra, metinlerle ilgili sıkıntılar konusunda 20 Haziran 1937'ye kadar Saygun'la yazışmaya devam eder. Beste çalışmaları ve konserler nedeniyle Bartok’un konuyla ilgili mektuplaşmasında dokuz aylık bir ara oluşur. 30 Kasım tarihinde, kendisine altı aydır cevap yazmayan Râsonyi'ye şöyle yazar: ‘Galiba Türkiye'deki çalışmalar söndü, artık bir tek Adnan Bey'le yazışıyorum ve kendisi de halk müziği konusuyla ilgili pek olumlu gelişmelerden bahsetmiyor.’ " (9)

Janos Sipos’un10 Aralık 2016’da yazdığı ve Aron Sipos’un çevirisine göre; “Alman Ordusu’nun 13 Mart’ta Avusturya’yı işgali Bartok’u sarsar. Üzerine annesini kaybetmesi iltica kararı almasını sağlar. Aklında Türkiye olsa ve bu kararını Saygun’la paylaşsa da olumlu yanıt alamaz. Her nedense Saygun ve Bartok Türkiye’de istenmeyen adam olmuştur. 1943 Haziran ayında Bartok, Ralph Hawkes'a 'Türk malzemesini yayıma hazırladım, 100 sayfalık bir giriş metni, vs. Çok ilginç olmasına rağmen pek az kişiyi ilgilendiriyor, halbuki vardığım gerçekten özel neticeleri, çok katı yöntemle kanıtladım da. Bunları yayımlamak isteyen kimse yok,” (11) diye yazar (Bartok Archives New York- 31 Temmuz 1943 tarihli mektup). Birçok başarısız yayımlama denemesinden sonra, 1 Haziran 1944'te Bartok, hazırladığı düzeltilmiş metni Columbia Üniversitesi'nin müzik kütüphanesine bırakır (Turkish Folk Music from Asia Minor).

Kitap ilk olarak 32 yıl sonra 1976'da A.A.Saygun'un büyük makalesiyle İngilizce olarak Macaristan'da ve hemen hemen aynı zamanda Amerika'da Benjamin Suchoff'un önsözü ve Kurt Reinhard'ın sonsözüyle yayımlanır. Türkçe çevirisi 47 yıl sonra 1991'de İstanbul'da yayımlandı. Bartok’un bu önemli eserinin yeni baskısı yine Macar Kültür Merkezi'nin katkılarıyla yayımlandı.

Bela Bartok Türk Macar kökdaşlığının yılmaz araştırmacısıdır. Derlemeleri konusunda hâlâ aydınlığa kavuşması gereken birçok nokta olduğuna inanıyorum. Bartok’un yaşamı acı içinde, sağlık sorunlarıyla uğraşarak geçti, kan kanserine yakalandı, 1945’te New York’ta yaşama veda etti. Bartok’un yaşamında talihsizlikler olsa da kültürlerimiz arası bulguları şükranla anılacaktır.

Türk ve Macar kültürlerinin, dostluktan ileri derinlemesine ortaklıkları olduğu gerçektir. Öyleyse yapılması gereken; kültürel yolculukların istasyonlarını sağlam belirlemektir. Asya ışığının düştüğü her coğrafyanın aydınlanması, Asya yükselişinin önünü açacaktır. Türk meslektaşından sana bin çiçek, bin teşekkür Bela Bartok

DİPNOTLAR

(1) https://cdn.istanbul.edu.tr/FileHandler2.ashx?f=9_636783926097484770.pdf
(2) Ankara Politikalar Merkezi, Şakir Fakıllı, 22.12.2021- https://apm.org.tr/2021/12/22/bela-bartok-biz-yari-kardesiz-yoruk-ezgileri-ve-macar-halk-muzigi
(3) Bela Bartok, “Türkiyedeki Derleme Gezilerim-1936” http://www.musikidergisi.net/?p=2019,(17.08.2014), s.5.
(4) Runik yazı İlk Çağ Orta Asya toplumları, Türkler, Etrüskler, Macarlar ve vaktiyle Kuzey Avrupa ülkelerinde (İsveç, Norveç, Finlandiya, Almanya vs.) yaşayanlar tarafından kullanılmış bir yazı sistemidir.
(5) Bartok, Bela. Küçük Asya’dan Türk Halk Musıkisi. Çev. Bülent Aksoy. İstanbul: Pan Yayıncılık, 1991. S.40-41
(6) Lev. 4 Bartók Béla családi levelei (Béla Bartók aile mektupları), Budapeste: Zeneműkiadó,1981:564
(7) Küçük Asya'dan Türk Halk Mûsıkîsi, Bela Bartok, Çeviren Bülent Aksoy/Pan Yayıncılık, 2014,Sh.9
(8) Köyün adına dair kayıtlara ulaşamadım E.A.
(9) Aksoy B. Age Sh 9
(10) Macar Bilimler Akademisi ve Macar Sanatlar Akademisi üyesi, Uluslararası Geleneksel Müzik Konseyi’nin Macaristan temsilcisi, F.Liszt Müzik Akademisi öğr.üyesi. 1987’den itibaren 100 ayı aşkın bir süre içerisinde, farklı kökenden gelen Türk halklarına ait yörelerde bulunmuş, 10.000’den fazla şarkı toplamıştır. Bu çalışmaları kapsamında Anadolu, Trakya, Kazakistan, Azerbaycan, Kırgızistan, Türkmenistan, Kafkas Karaçayları, Türkiye’ de yaşayan Karaçaylar Amerikan yerlileri (2004-2005) sayılabilir.
(11) Janos Sipos- Anadolu’da Bartok’un izinde-çeviren: Sanat Deliorman/Pan Yay. 2009-Sh.21