Türkiye, Rusya ve Yeni Balkan Jeopolitiği

Jeopolitiğin önemine sürekli vurgu yapan Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Uluslararası İlişkiler Bürosu Başkanı Emekli Amiral Soner Polat, 2012 yılında, Hasdal Cezaevi’nde yazdığı “Türkiye İçin Jeopolitik Rota” kitabında, “Jeopolitiğin, ülkelerin bekası, çizeceği rota ve çıkarları ile ilgilendiğini” yazar. Ülkelerin geleceğini belirlemede, strateji ve taktiklerin oluşturulmasında ve günümüzü anlamada jeopolitiğin önemine ısrarla vurgu yapar.

Türkiye’nin net bir şekilde Atlantik’ten koparak Avrasya’ya yöneldiği bu dönemde, Balkanlar’da da önemli jeopolitik gelişmelere tanık oluyoruz.

AVRASYA’YA YÖNELEN BALKANLAR

Jeopolitik ve enerji uzmanı gazeteci yazar William Engdahl’ın journal-neo.org sitesine yazdığı yazının başlığını aynen aldık. Engdahl, yazısında şu önemli belirlemeyi yapıyor: “Doğu Avrupa ülkeleri, özellikle Macaristan, Çek Cumhuriyeti ve Bulgaristan, Avrasya’ya, özellikle Rusya ve Çin’e doğru yöneldiğini” bu ülkelerin “Yeni İpek Yolu ve diğer Avrasya altyapı ağları çerçevesinde Balkanlara yatırımlarını artırdığını” yazıyor.

Yazıda Doğu Avrupa’daki bu jeopolitik değişimin Erdoğan’ın Türkiye’si ve Putin’in Rusya’sı ile birlikte ele alınması gerektiği belirtiliyor. Bu değişimin, Avrupa Birliği ülkeleri arasında NATO/Atlantikçi kesim ile iflasın eşiğindeki süpergüç ABD’yi savunmaktansa, kendi ülkelerinin ekonomik gelişmesine ve güvenliğine önem veren pragmatik ülkeler arasında çelişmelerin arttığına işaret ediliyor.

BALKAN ÜLKELERİ, TÜRK AKIMI VE NÜKLEER SANTRALLER

AB’nin Ukrayna krizi ile başlayan Rusya’ya karşı uyguladığı yaptırımlar karşısında Rusya Devlet Başkanı Putin usta bir satranç oyuncusu gibi bir karar aldı. Rus gazını Karadeniz üzerinden Bulgaristan’a ulaşacak Güney Akım projesini iptal ederek yeni güzargahın Türkiye olduğunu açıkladı. Ve Türk Akımı projesi Putin’in geçen yıl ekim ayında Türkiye ziyaretinde imzalandı.

Türk Akımı Projesi Türkiye’nin Avrasya’ya yönelmesinde önemli bir kilometre taşı oldu. Proje Balkanlar’ı da doğrudan etkiledi. Şubat 2017’de Macaristan’ı ziyaret eden Putin, Macaristan’a Türk Akımı doğalgaz boru hattı üzerinden gaz sevk edebileceklerini açıkladı ve 5 Temmuz’da anlaşma imzalandı. Bununla da kalınmadı, Rusya’nın Macaristan’da 17 milyar tutarında 2 nükleer santral inşa etmesi konusunda da anlaşmaya varıldı. Aynı şekilde Rusya, Çek Cumhuriyeti’nde nükleer santral yapımı ile ilgili Nuclear Power Alliance şirketine yüzde 51 ile ortak oldu. Rusya’nın Türkiye’de de nükleer santral yapımına başladığı biliniyor.

Geçtiğimiz Temmuz ayında yeniden seçilen Bulgaristan Başbakanı Boyko Borisov Bulgaristan’ın büyükelçileri ile olağan yıllık toplantısında yaptığı konuşmada “Bulgaristan’ın sadece müşteri olma konumunda kalmaması için Türk Akımından 18,7 milyar metreküp doğalgazın Türkiye’den Bulgaristan’a direkt gelmesi için imza atmaya hazır olduğunu” ifade etti.

Sırbistan, Bulgaristan ile 10 milyar metreküp Gazprom Türk gazını alma konusunda bir anlaşma imzaladı. 9-11 Temmuz’da İstanbul’da yapılan 22. Dünya Petrol Kongresi’nde konuşan Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vucic, “Türk Akımı, özellikle Batı Balkan ülkeleri için çok önemli bir yatırım olacaktır” açıklamasında bulundu. Vucic’in, Rusya ve Çin ile iyi ilişkiler kurmaktan yana olduğu biliniyor.

Bütün bu gelişmeler Balkan devletleri, Rusya ve Türkiye arasında yeni bir ilişkiler ağının oluşmaya başladığını gösteriyor.

Tekrar William Engdahl’ın yazısına dönersek, Engdahl “Çek Cumhuriyeti, Sırbistan, Bulgaristan ve Türkiye ile yapılan bu doğal gaz ve nükleer enerji anlaşmaları Washington’u dehşete düşürüyor ve siyasi olarak iflas eden AB karşısında bir bölgenin memnuniyetsizliğinin sinyalini veriyor”.

Balkanlar ve Doğu Avrupa’da ki bu gelişmelerle birlikte Almanya’nın daha kararlı adımlar atması ve yalpalayan Fransa’nın Atlantik’ten uzaklaşarak Avrasya’da yerini almasıyla ‘Avr’+ ‘Asya’nın bütünlüğü sağlanmış olacaktır.