Türkiye’den sömürge manzaraları

Eylem Tok, trafik canisi oğlunu Mısır üzerinden ABD’ye kaçırdı. Neden? Çünkü velet ABD vatandaşı.

ABD ile Türkiye arasında suçluların iadesi anlaşması var ama, ABD’nin bugüne kadar iade ettiği pek kimse yok. Etmeye gönlü olsa daha ABD vatandaşı bile olmayan terör elebaşı Fettullah Gülen’i iade ederdi. Bu oğlanın ise cebinde kapı gibi Amerikan pasaportu var, sıkıysa al bakalım.

Peki pasaport o cebe nasıl girmiş?

Türkiye, çifte vatandaşlık konusunda sınırlamaları olan bir ülke değil. Yani bir Türk vatandaşı gidip istediği bir başka ülkenin, hatta iki veya daha fazla ülkenin vatandaşı olabilir. Bu, kuşaklar boyu Avrupa’da yaşayan gurbetçileri düşününce gayet makul bir uygulama. Ama vatandaşlık edinmenin farklı yolları da var.

Misal, bir adam gidip İspanya’dan 500 bin Avroluk bir ev alsa, önce ailesi ile birlikte beş yıllık oturma izni, ardından da İspanya vatandaşlığı alabilir. Türkiye’deki bir daire fiyatına şipşak vatandaşlık ve Türk kanunlarına karşı AB pasaportu koruması… Oh ne ala!

ABD vatandaşlığı ise genellikle çocuklar üzerinden tercih edilen bir şey. ABD yasaları, ABD’de doğan her bireye vatandaşlık hakkı veriyor. Zengin kadınlar doğum yapmalarına yakın, atlayıp ABD’ye gidiyorlar. Çocuklarını orada doğurup önce ABD vatandaşı sonra burada kaydettirip TC vatandaşı yapıyorlar. Çocuk 21 yaşını doldurduğunda ise ebeveynler de onun üzerinden ABD vatandaşlığı başvurusu yapabiliyor.

Bu iş o kadar yaygın bir hale gelmiş ki hizmeti paket halinde satan acenteler var. Kabaca 50 bin Dolar gibi bir rakama seyahat, konaklama, doğum, tıbbi bakım vs. her şey hallediliyor. Çocuğun cebindeki ABD pasaportu eğitimden askerliğe, vergiden hukuki haklara kadar her alanda onu avantajlı hale getiriyor. Kime karşı? Türkiye’de yaşayan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına karşı!

Kendi ülkemizde, Hindistan’ın Gurkaları, Güney Afrika’nın Boerleri gibi bir ayrıcalıklılar sınıfı yaratıyoruz. Çorum’da Malatya’da Bağcılar’da Üsküdar’da doğup büyüyen Türk çocuklarını daha doğdukları andan itibaren bu ağzı altın kaşıklıların altına itiyoruz. Arkasına dünyanın en aşağılık rejimi ABD’yi alan zenginlerimizin, kast sistemi oluşturmalarına göz yumuyoruz.

İş dünyasının en üst basamaklarına bu çifte pasaportlular çıkıyor, her sektörün kaymaklı köşe başlarını bunlar işgal ediyor. Hatta başka bir devlete sadakat yemini etmemişler gibi, devlet kademelerinin bile en tepelerine çıkabiliyorlar! Kimse kusura bakmasın, bu manzara sömürge manzarasıdır. Bugün bu cinayet karşısında yaşadığımız da, sömürge halklarına mahsus bir iç burkulmasıdır.

Seçkin sınıfa mensup şımarık züppeler, suç işlediklerinde bile “anavatanları” onları koruyor. Bu olaydaki en acı, en mide bulandırıcı şey de belki bu. Öldürülen Oğuz Murat Acı Türk vatandaşı, katil Timur C. ise ABD vatandaşı. Umarım yanılırım ama, büyük ihtimalle bu suç zengin ABD vatandaşının yanına kar kalacak. Çünkü hepimiz biliyoruz, maalesef Türk vatandaşının canı, ABD vatandaşının fiyakası karşısında bir değer ifade etmiyor.

EMRAH SERBES NEREDE?

Bu olay, 2015 yılında işlenen bir başka trafik cinayetini gündeme getirdi. 2017 yılında, alkol sevdalısı senarist Emrah Serbes, altındaki lüks otomobille Özçelik ailesinin otomobiline çarparak aynı aileden üç kişiyi öldürmüştü.

Serbes, kazadan sonra firar etmiş, suçu da bir arkadaşı üstlenmişti. Savcının uyanıklığı sayesinde olay aydınlığa kavuşmuş, Serbes 13 yıl 4 ay hapis cezasına çarptırılmıştı. Mahkemedeki kibirli ve küstah halleri ile akıllara kazınan Serbes, henüz 3 yıl bile hapis yatmamışken 2020 yılında koronavirüs tedbirleri sebebi ile serbest bırakıldı. Ardından İletişim adlı “solcu-humanist” yayınevi bu adamın kitaplarını bastı. Yetmedi, Doğan Holding’in Blu TV’si için bir dizi film yaptı.

Şimdilerde nerede bilmiyoruz. Eskisi gibi yiyip içip gezdiğini söyleyenler var. Buradan Adalet Bakanlığına sormuş olalım: Emrah Serbes nerede? Cezasının ne kadarını çekti? Serbest ise neden serbest?