03 Mayıs 2024 Cuma
İstanbul 17°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Başkanlık rejiminin devlet reformu

Birgül Ayman Güler

Birgül Ayman Güler

Eski Yazar

A+ A-

Bildiğiniz gibi bizim bir Kalkınma Bakanlığımız var. Bunun aslı Devlet Planlama Teşkilatı. DPT 2011 yılında kapatılıp yerine bu bakanlık kurulmuştu. Kurumların adında “devlet” sözü, zamanın ‘küçük devlet’, ‘minimum devlet’, ‘yok devlet’ diyen küreselci ideolojisini rahatsız ediyordu. Hele devlet sözü planlama sözüyle birlikte idi ki, ülkeleri piyasalarına şube kılmaya kilitlenmiş küreselciler için buna tahammül edilmesi olanak dışıydı. Değişiklik sayesinde bütün rahatsızlıklar bir çırpıda ortadan kaldırılmıştı.
***
Bu bakanlık şimdi Onbirinci Planımızı hazırlıyor. Bakanlık, plan dönemi 2019-2023 gibi çok özel bir 100. yılı kapladığı halde bunun farkında bile görünmediği için tarihsiz, dünya yeni bir çağa yürürken bu dönemi “küresel yeniden dengelenme” gibi renksiz bir kestirmeyle geçiştirdiği için fikirsiz bir plan hazırlığı yürütüyor.
Planın, görev kaçkını olmak gibi bir özelliği daha var.
16 Nisan 2017’de anayasa değişti. Böylece önümüze 2019 yılında yapılacak seçimlerden sonra bütün devlet yapımızın değiştirilmesi gündemi kondu. Ama ne Başbakanlık ne Bakanlık bu planın hedefler - kurumlar (devlet yapısı) bakımından gerekli olan ilişkileri kurmak gibi devasa bir işi yüklenmesini istememişler. Hazırlık hedefleri yazılırken bu konu da es geçilmiş bulunuyor.
***
Devletin topyekun değişikliklere uğratılması anlamına gelecek Başkanlık Yönetimi için (1) Cumhurbaşkanlığında, (2) Adalet Bakanlığı başta olmak üzere hükümet içinde ve (3) iktidar partisi AKP bünyesinde bazı çalışmalar yapıldığı söyleniyor. Bu konuya ilişkin bilgilerimiz, yetkililerin düzenli bilgilendirme kanallarından gelmiyor. Eldekiler, ‘filanca gazeteden falanca gazetecinin özel haberi’ başlıklı mucize haberlere erişebildiğimiz kadar...
Konuya Onbirinci Plan kapsamında bakarsak durum şöyle:
Toplam sayısı 43 olan Özel İhtisas Komisyonları (ÖİK) içinde bu konuyla ilgili bir komisyon yok. Bunlardan daha dar bir çalışma çevresine sahip toplam 32 Çalışma Grubu içinde ise (1) numaralı grup konuyla doğrudan ilgili.
Çalışma Grubu’nun adı Yeni Hükümet Sisteminde Kamu Yönetimi.
Konu, her biri bir çalışma grubuna verilmiş olan örneğin ‘karayolu trafik güvenliği’, ‘orman ürünleri’, ‘teşvik uygulamalarında etkinlik’, ‘gümrük hizmetlerinin geliştirilmesi’ konuları gibi türdeş, teknik, dar kapsamlı diye değerlendirilmiş. Yani Planı hazırlayanlara göre üzerinde ileri-geri tartışmalar açmaya ve diğer komisyon ya da gruplarla ilişkilendirilmesine gerek olmayan konulardan biri!
Bu çalışma grubunun raporunu merakla bekliyoruz.
***
Küreselcilik ideolojisi, dünyayla bütünleşme adına büyük bir devlet tasfiyesi yürüttü. Özelleştirmeler ve yerelcilik, piyasa tapınmacılığını arşa çıkardı. Geleceği bugünden inşa etmenin biricik aracı olan planlamayı tu kaka etmekle kalmadı, eldeki tüm birikimi kurumsal hafızayı yok ederek hatırlanmaz hale getirmek için elinden geleni yaptı. Onbirinci Plan gösteriyor ki, çok ama çok mesafe almış.
Biz hatırlamalıyız.
1920’li yılların sonunda Mustafa Şeref adında özetlenen planlamacılık deneyimini; 1960’lı yıllarda zamanın yeni sömürgecilik baskıları altında, planları dünyaya Türkiye’den bakmanın öncü araçlarına çevirme mücadelesi veren planlamacıları unutmamalıyız.
Çünkü yaşanan zihin dağılması, ancak tarihsel hafızayla onarılabilir görünüyor.