17 Mayıs 2024 Cuma
İstanbul 19°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Çin-İran dostluğunun Türkiye’ye yararları

Adnan Akfırat

Adnan Akfırat

Gazete Yazarı

A+ A-

2023 yılında İran’ın ürettiği petrolün %91’ini Çin Halk Cumhuriyeti satın almış. Bunun telaşı ile ABD Başkanı Biden, Çin’in İran’dan petrol alımına yaptırım uygulamak için yasa çıkarmaya uğraşıyor.
İran, Kovid-19 salgınından sonra bir şantiyeye dönüşmüş durumda. Ekonomide olağanüstü gelişmeler oluyor. Savunma sanayisinde, İran da Türkiye gibi büyük hamlelerle ilerliyor. Mazlum ve gelişmekte olan dünya, zincirlerini kırıp atağa geçmiş durumda. Bunda, lider ülke Çin’in rolü büyük.
Öyle ki, İran’ın ekonomik sıçrayışında Çin’in katkısı belirleyici. Xi Jinping’in 2016’da İran’a yaptığı ziyaret sırasında iki taraf kapsamlı bir stratejik ortaklık kurdu ve 26 Mart 2021’de Çin-İran 25 Yıllık İşbirliği Anlaşması’nı imzaladı. Hemen ardından, son üç yılda Çin-İran ekonomik ilişkileri hızlandı.
Çin’in arabuluculuğuyla, Suudi Arabistan ile ilişkilerini normalleştiren İran, Arap ve İslam dünyasıyla ilişkilerini geliştirdi. Ukrayna Savaşı sonrası Rusya ile kader birliği yapan İran, Azerbaycan ile ilişkilerini de iyileştirdi. Şanghay İşbirliği Örgütü’nün ve BRICS’in tam üyesi oldu. İran, Batı Asya’da çok kutuplu dünya mücadelesinin en güvenilir köşe taşı oldu.
İran’ın Körfez ülkeleriyle yakınlaşmadan en çok yararlanan ülke Yemen oldu ve savaş bitti. İkinci en çok yararlanan ise kuşkusuz Filistin’di. 7 Ekim 2023’teki Aksa Tufanı’nın cephe gerisinde, Batı Asya’daki güç dengelerinin değişmesi vardı. İran’ın 13 Nisan 2024’te İsrail’e karşı uyarı saldırısı, bölgedeki dengeleri alt üst etti. Öyle görülüyor ki, bu süreç, Batı Asya’dan ABD’nin toptan atılması ile sonuçlanacak.
Bizim basın ve sözde “strateji” uzmanları, İran’ın dünya dengelerini değiştirecek ağırlıktaki atılımını esas olarak görmezden geliyor. Görenler ise dudak bükerek ve kuşkuyla, hatta Batı’nın gözüyle değerlendirerek düşmanca yaklaşıyor. (1)

ÜSLER ABD’NİN ‘AŞİL TOPUĞU’ OLDU

ABD’nin önemli siyaset dergilerinden The Cradle’e göre “İran’ın 13 Nisan’daki İsrail’e karşı misilleme saldırısı tek başına yapılmadı. Stratejik ortaklar Rusya ve Çin Tahran’ın arkasındaydı. ABD, İsrail’i kontrol altında tutmazsa Batı Asya’daki çatışmada bu iki ülkenin rolleri artacaktır. İran’ın bu hafta sonu havadan verdiği mesaj, bunu pratikte de doğruladı. İran, füze güdüm sistemleri Rus GLONASS’ı kullanmanın yanı sıra Çin Beidou uydu konumlandırma sistemini de kullandı.” (2)
Cradle dergisindeki analiz, İran’ın İsrail’e yaptığı uyarı saldırısının ABD’de büyük etkileri olduğunu belirtiyor. İran’ın füze gücünü kullanarak gireceği savaş sonrasında Orta Doğu petrolünün kesilmesi halinde petrol fiyatının varil başına 900 dolara yükseleceği ve ABD bankacılık sisteminin çökeceği öngörülüyor.
İran’ın atağı sonrası ABD’nin içinde bulunduğu ikilem, eski Pentagon analisti Michael Maloof tarafından şöyle tanımlanıyor: “İran’ı çevreleyen 35 kadar üssümüz var. Bunların caydırıcı olması gerekiyordu. Açıkçası, İran’ın füze gücü sayesinde caydırıcılık artık söz konusu değil. Şimdi saldırıya açık olmaları nedeniyle bu üsler, Amerika’nın Aşil topuğu haline geldiler.” (3)

İRAN-RUSYA-ÇİN ORTAK DENİZ TATBİKATLARI

İran’ın Çin ve Rusya ile işbirliğinin bir de deniz boyutu var. 11 Mart 2024’te İran, Rusya ve Çin dört günlük yıllık deniz tatbikatlarının dördüncüsünü başlattı. İlki 2019’da düzenlenen tatbikatlar, Arap Yarımadası’nı Malakka Boğazı üzerinden Pasifik Okyanusu’ndaki Çin limanlarına bağlayan kuzey Hint Okyanusu’ndaki son derece stratejik bir koridorda gerçekleşiyor.
Deniz tatbikatları deniz güvenliğindeki güçbirliğini geliştirirken, uzay alanındaki işbirliğinde de aşama kat ediliyor. Her üç ülke de ABD’nin GPS küresel konumlandırma uydu sistemine olan bağımlılıklarını ortadan kaldırmak ve bunun yerine birbirlerininkini güçlendirmek için ortak çaba sarf ediyorlar. İran ordusu, 2021 yılında Çin’in Beidou uydu konumlandırma sistemine tam erişim hakkı kazandı. Böylece Pakistan’dan sonra ikinci ülke oldu.
İran ŞİÖ’ye tam üye olduktan hemen sonra Savunma Bakanı Tuğgeneral Mohammad-Reza Ashtiani “Şanghay İşbirliği Örgütü üyesi devletlerin yeni bir dünya düzeni tasarlama sorumluluğunu paylaştıklarını” ilan etti. Ashtiani, üyeler arasındaki ticareti korumak üzere “Şanghay Deniz Güvenlik Kuşağı”nın kurulması çağrısında bulundu.

SWIFT’E ALTERNATİF GELİŞTİRİLDİ

Bu dönemde doların tahtını sarsan önemli bir gelişme yaşandı. Şubat 2023’te Moskova ve Tahran, Belçika merkezli Society for Worldwide Interbank Financial Telecommunication’a (SWIFT) erişimlerinin askıya alınmasının ardından ulusal finansal mesajlaşma hizmetlerini birbirine bağladıklarını duyurdu. Bu hamle ikili finansal alışverişleri Batı yaptırımlarının dışında tutuyor. Daha önemlisi gelecekte diğer ülkeleri de kapsayacak şekilde genişletilebilecek bir düzenek kuruluyor. (4)
Güzel bir atasözümüz var: “Bir musibet, bin nasihatten evladır”. ABD’nin çılgınlık düzeyine ulaşan yaptırımları artık kendini vurmaya başladı. İran, ABD yaptırımlarına direnerek, milli ekonomisini güçlendirmek için Asya’ya yöneldi. Çin, İran’ın birinci ekonomik ortağı oldu ve İran’ın dış ticaretinde %30’luk bir paya sahip. Bu sayede İran’ın teknolojik ve sanayi ihtiyaçları için en önemli kaynak haline geldi.
Çin’in devasa enerji ihtiyacı nedeniyle enerji güvenliğini sağlamak, ülkenin kalkınma stratejisinin temel dayanaklarından biri. Bu durum Pekin’in İran ve Suudi Arabistan gibi petrol zengini bölge ülkeleriyle ekonomik ilişkilerini güçlendirme çabalarını açıklamaktadır. (5)

Çin-İran dostluğunun Türkiye’ye yararları - Resim : 1

ABD’NİN PETROL YAPTIRIMLARI ÇİN’E ALAN AÇTI

Çin, Batı finans sistemini ve Batı denetimindeki taşımacılık hizmetlerini kullanmayarak İran petrolünü ithal etmenin, iki ülkenin de yararına olan bir yolunu yarattı. Bu yol, Çin’in büyük uluslararası bankalarının, ABD’nin mali yaptırım listesine sokulmasından kaçınmasını da sağlıyor.
Energy Press internet sitesinin analizine göre, Çin, 2023 yılına kadar İran ve Rusya gibi ambargolu ülkelerden ham petrol satın alarak 10 milyar dolar tasarruf etti.
İran, Rusya ve Çin, ambargo altındaki petrol için ödemelerin Çin para birimiyle yapıldığı alternatif bir pazar yarattı. Petrol genellikle, denizcilik düzenlemelerinin dışında faaliyet gösteren ve faaliyetlerini gizleyen “gölge filolar” olarak adlandırılan tankerler tarafından taşınıyor.
Kunlun Bank, İran ile petrol ticaretini yürüten esas kuruluş. İran’dan alınan petrolün parası buradaki hesapta birikiyor. İran, Çin’deki bankadaki hesabını kullanarak bu ülkeden gerek duyduğu hem ara mallarını hem tüketim mallarını satın alıyor. İran Merkez Bankası rezervlerinin önemli bir kısmı yuan cinsinde tutuyor. (6)

TAHRAN’LA İŞBİRLİĞİNİN AÇTIĞI KAPILAR

İran devletine bağlı İngilizce yayın yapan Tehran Times’ta yayımlanan bir analize göre, Çin-İran Stratejik Ortaklığı her iki ülkenin de yararına. İran’ın etkin varlığı olmadan, İpek Yolu’nun canlandırılmasında amaçlanan hedeflere ulaşmak zor. Bölgenin jeopolitik konumu, Orta Asya’nın ulaşım güzergâhı olan Türkiye’nin “Orta Koridor”undaki konumu, Chabahar ve Bender Abbas limanları gibi tesisler ve bağlantı yolları üzerinden İran’ın ekonomik ilişkilerdeki rolü çok etkili olabilir.
Orta Asya’daki birçok ülkenin denizle bağlantısı bulunmuyor. İran, Türk Devletler Teşkilatı’na destek olarak, Orta Asya ülkelerine güvence veriyor. Bu nedenle İran, Kuşak ve Yol Girişimi’nde açık denizlere erişim yollarından biri olarak kabul ediliyor.
Çin, 25 yıllık süresi boyunca İran’a 400 milyar dolar yatırım yapmayı taahhüt etti. Çin’le yapılan 25 yıllık anlaşmanın İran için bir diğer avantajı da İran’ın üç kilit sahasındaki petrol ve gaz üretimini nihai olarak arttıracak olması.
İran, Çin’in kalkınmasına yardımcı olabilecek geniş petrol ve doğal gaz rezervlerine sahip ve aynı zamanda Çin malları için büyüyen bir pazar.
Tehran Times’ın uluslararası siyasetteki beklentisi ise gerçekçi: “Şimdi, İran’ın Suriye krizinde Rusya Federasyonu ile paralel ve ortak çıkarları ortaya koyarak gerçekleştirdiği başarılı işbirliği deneyimi, Çin ile stratejik ortaklık şeklinde genişleyebilir.” (7)

GÜÇLÜ İRAN, GÜÇLÜ TÜRKİYE’YE HİZMET EDER

2014 yılında, Çin’in kuzey doğusundaki Liaoyang şehri hükümeti, üretim fazlası nedeniyle çimento fabrikalarını Türkiye’ye taşıma niyetlerini görüşmek için beni şehirlerine davet etmişti. Gittik ve fabrika yetkilileri ile görüştük, Türkiye’de işbirliği ortağı bulmak için yetkilendirildik. Ancak kısa bir süre sonra, bizi yeniden davet edip Türkiye’nin, Çin merkezi hükümet tarafından uygun bulunmadığını ve iki fabrikanın İran’a taşınması için anlaşma imzaladıklarını nazikçe bildirdiler.
Çin yatırımını çekerek Türkiye’yi bir üretim ve dağıtım üssü haline getirmek, Türkiye’de söylem düzeyinde yaygındır. Ancak, bu istek hükümetlerimizin NATO güdümünden çıkamaması nedeniyle bir türlü gerçekleşmiyor. İran’ın bu alanda gösterdiği başarıdan öğrenmek gerekir.
İran’ın güçlenmesi, Türkiye’nin yararınadır. ABD saldırganlığıyla hesaplaşmak zorunda olan Türkiye’nin güçlü ve bağımsızlıkçı komşulara sahip olması belirleyicidir. Mezhep düşmanlığı sosuyla örtülen Amerikan güdümlü sözde milliyetçilik, Türkiye’nin en sağlam müttefiklerinden yoksun kalmasına yol açıyor.
Bugün Türkiye’de İran düşmanlığı her haliyle İsrail Siyonizm’inin ve ABD emperyalizminin çıkarınadır. Güçlü İran, Güçlü Türkiye’nin güvencesidir. Kaşgarlı Mahmut’un Divan-ı Lügat-it Türk’ünde belirtildiği üzere: “Baş börksüz, Fars Türksüz olmaz.”

Dipnotlar:

1. Prof. Dr. Sema Kalaycıoğlu’nun Batı gözlüğüyle yazdığı makalesi, TASAM web sitesinde yayımlandı. https://tasam.org/tr-TR/Icerik/72547/mahserin_uc_atlisi
2. https://thecradle.co/articles-id/24402 15 NISAN 2024
3. https://thecradle.co/articles-id/24402 15 NISAN 2024
4.HTTPS://WARONTHEROCKS.COM/2024/04/THE-AXIS-OFF-KILTER-WHY-AN-IRAN-RUSSIA-CHINA-AXIS-IS-SHAKIER-THAN-MEETS-THE-EYE/
5. https://www.presstv.ir/Detail/2024/04/22/724156/Opportunities-of-25-year-partnership-for-Iran-and-China-
6. https://energypress.ir/en/china-the-main-winner-of-iran-and-russia-oil-sanctions/
7.https://www.tehrantimes.com/news/460263/Iran-China-comprehensive-strategic-partnership-from-perspective

İran Türkiye Rusya Çin Halk Cumhuriyeti ABD