Bir Cumhuriyet öğretmenine veda!

Ankara’da dün bir Cumhuriyet öğretmenini toprağa verdik. Atatürk ve Cumhuriyet sevdalısı yürekli bir yurtseveri yitirdik. 

30 yıllık bir dostumu kaybetmenin ötesinde, Atatürk’te Birleşenlerin gönülden destekçisi, gerçek bir milli aydınımızı yitirmenin acısı içindeyim... 

Ali Demir, adam gibi adamdı. 

Değerli ve vefakâr eşi Müzeyyen Demir hanımefendi ile birlikte öğretmen olarak başladıkları hayat mücadelesinde, daha sonra yine eğitim alanında yayıncılık ve dershanecilikle büyük emek ve özveriyle başarıyla elele yürüdüler. 

Diğer sektörlerde örneğin Turizmde de çok başarılı yatırımlara, 5 yıldızlı otellere vb. sahip olmalarına rağmen, bütün sevdaları bilim ve aklın ışığında Atatürk gençliğine eğitim hizmeti vermekti. 

Ağır ve amansız hastalığıyla boğuşurken, bütün amacı bir an önce Başkent Ankara’da çocuklarımıza hizmet verecek yeni okul kampusunu bitirebilmekti. 

Geçen yıl 11 Mayıs 2014 tarihinde coşkulu bir törenle açılan kolejinde, şimdi Anaokulundan, Fen Lisesine kadar, yüzlerce evladımız çağdaş, bilimsel, eğitim görüyor, çevreye-doğaya-insana ve vatanına saygı ve sevgi dolu bir ortamda istikbale hazırlanıyorlar. 

Ne dramatik bir tesadüftür ki yine bir yıl sonra bu kez 11 Mayıs 2015’te yaşamını yitirdi Ali Demir. 

Ağır hastalığına rağmen, eşine ve yöneticilerine, 1nci yıl törenlerinin yapılmasını görmeyi çok arzu ettiğini söylemiş. 

Bizler okulun 1’inci yıl kuruluş törenini izlerken o hastanede son nefesini vermiş. 

Bana en büyük ve tek bir dileği kaldığını, onun da Zafer Üniversitesi’ni kurmak olduğunu birkaç kez söylemişti. 

İnanıyorum ki, eşi-kızı ve birlikte çalıştığı değerli yönetici ve öğretmenleri onun bu dileğini en kısa sürede hayata geçireceklerdir. 

Ali Demir, bölünme Anayasasına karşı oluşturulan Milli Anayasa Forumları’nın Ankara’da yapılan ilk toplantısına, severek ve gönüllü olarak ev sahipliği yapmış, her zaman Atatürk Cumhuriyetinin evladı olarak, milli duruşla, ulusal çıkarlardan yana olan yürekli bir yurtsever olmuştur. Milli Merkezin de gönüllü içten bir destekçisi olmuştur. 

Gizli-kapaklı, gayrı meşru, hiçbir iş ve ilişkisi olmadığı, yaptığı her şeyi alın teri ve emeği ile gerçekleştirdiği için, kimseye- hiçbir güce ve menfaat veya baskı grubuna müdanası olmadı. 

Dik durdu, dik yaşadı onuruyla öldü. 

Şimdi ODTÜ mezunu genç bir mühendis iken, elim bir trafik kazasında yaşamını yitiren oğlu Erhan Demir’e kavuştu. 

İnanıyoruz ki, Cumhuriyetimiz böyle öğretmenler, Atatürk sevdalıları, çağdaş ve namuslu insanlar yetiştirdiği sürece ilelebet payidar kalacaktır. 

Bu büyük Cumhuriyet öğretmenine, başarılı eğitimciye, iyi ve çalışkan insana Allah’tan rahmet, ailesine, yakınlarına, meslektaşlarına ve öğrencilerine başsağlığı ve sabırlar diliyorum.