27 Nisan 2024 Cumartesi
İstanbul 13°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Büyük sorunlar büyük çözümleri zorunlu kılar

Mehmet Bedri Gültekin

Mehmet Bedri Gültekin

Eski Yazar

A+ A-

Batı Asya devletlerinin hemen hepsi emperyalizmin neden olduğu ağır sorunlarla boğuşuyorlar, büyük bedeller ödüyorlar.

ABD liderliğindeki dünya emperyalist sistemi, hegemonyasını sürdürebilmek için bütün bölgeyi hedef alan bir operasyonu 1991 yılından bu yana yürütüyor. Emperyalizm; Ortaçağ gericiliği (Haçlı irtica) ve etnik bölücülüğü de kullanarak, bölge devletleri ve halklarına karşı tarihin en yıkıcı savaşlarından birini sürdürüyor.

Sorunlar büyüktür. Çözüm için olağanüstü tavırlar zorunlu hale gelmiştir. Batı Asya ülkeleri milli sınırlarına hapsolarak sorunlarını çözemezler.

İran, Irak ve Suriye'nin, kendilerine yönelen tehdit karşısında bugün işbirliği halinde olmaları, koşulların dayattığı bir zorunluluktur.

Türkiye'nin bu işbirliğine dahil olmaması ise, sorunların halen devam ediyor olmasının temel nedenidir.

AKP Hükümeti, bölge ülkeleri ile işbirliğine gitmek bir yana, tam tersine ABD hesabına komşularının iç işlerine karışmakta, terörizme destek olmaktadır.

Türkiye böylece, bir yandan komşularının yaşamakta olduğu yangına benzin taşırken öte yandan kendi kuyusunu kazmaktadır.

YAKIN TARİHTEN BİR DERS

Oysa Türkiye, İran, Irak ve Suriye arasında yapılacak işbirliği, öncelikle şeriatçı terörün sonunu getirir. Etnik bölücülüğün hayat bulduğu zeminin, gene bu işbirliğiyle ortadan kalkacağını da söyleyebiliriz.

Yani bölge ülkeleri arasında işbirliği, barışın sağlanmasının ön şartıdır.

Yakın tarihimizde, böyle bir işbirliğinin olumlu sonuçlarını hemen gördüğümüz bir dönem de bulunmaktadır.

28 Şubat sürecinde Türkiye, bütün komşuları ile ilişkilerini düzeltti. Suriye ile "Adana Mutabakatı" imzalandı. Ülkedeki PKK varlığına karşı önlemler alındı. Öcalan'ın ülkeden ayrılmasına ve ardından Türkiye'ye getirilmesine kadar giden süreç başlatıldı.

İran ile yapılan bir dizi görüşmenin ardından bu ülkenin kendi topraklarında PKK'nın varlığına son vermesi sağlandı. Saddam Hüseyin'in Irak'ı ile her bakımdan iyi ilişkiler öteden beri vardı.

ABD işgalinin besleyip büyüttüğü şeriatçı terör, o günlerde ülkelerin gündeminde yoktu. Özellikle Türkiye'yi uğraştıran bölücü terör ise bu işbirliğinin sonucunda sıfırlandı.

Böylece Bölge ülkeleri arasında gerçekleşen işbirliği içerde ve dışarıda barışı getirdi.

CAYDIRICI GÜÇ

Dört ülkenin birliği, her türlü emperyalist müdahaleyi kesin olarak önlemenin de biricik yoludur.

Dört ülke toplam olarak 200 milyonun üzerinde nüfusa, iki buçuk milyon km² toprağa, dünyanın enerji rezervlerinin önemli bir bölümüne ve toplam olarak hiçbir emperyalist gücün yan gözle bakmaya cesaret edemeyeceği, bir askeri varlığa sahiptir.

Hindistan, Çin ve Rusya etnik ve dinsel bakımdan büyük çeşitlilik arz eden bir konumda olmalarına rağmen emperyalist emellere set çekebilmişlerdir. Çünkü büyük ülkelerdir.

İşte bugün Batı Asya ülkeleri arasında teröre karşı işbirliği ile başlayacak birlik süreci Bölgeye böyle bir olanak sunacaktır.

TARİHİ ZEMİN

Bölge milletleri, sürekli olarak büyük imparatorluklar gerçekleştirmiş veya imparatorluklar içinde başka etnik ve dinsel topluluklarla bir arada yaşamış bir tarihi geleneğin mirasçılarıdır. Bu bakımdan Dünyada ancak Çin ve Hindistan; Batı Asya coğrafyası ile kıyaslanabilir.

Türkler, Farslar, Araplar, Kürtler ve bölgenin Hıristiyan toplulukları, başkalarıyla birlikte hareket etme, birlikte yaşama kültürüne sahiptirler. Bu bakımdan bütün bölgenin emperyalizme karşı işbirliği politikası, halklar içinde kolaylıkla benimsenmektedir.

Yüzyıllık parçalanmanın ardından bölge devletleri arasında işbirliğinden başlayarak adım adım birliğe doğru yöneliş, milletler ve devletler katında her geçen gün daha fazla taraftar bulabilmektedir.

CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMİ

Bölgemizde barışın, istikrarın ve refahın önündeki en büyük engel, kaderini ABD'nin bölge planlarının başarısına bağlamış olan AKP iktidarıdır.

AKP iktidarını yıkmak sadece Türkiye açısından değil, Bölgemiz açısından da sorunların çözümünün ilk adımı olacaktır.

Cumhurbaşkanlığı seçimlerine bir de bu açıdan bakmakta yarar vardır.

Atatürk'ün Bölge Merkezli Dış Politikasını uygulayacak cumhuriyetçi bir aday, Türkiye'nin ve bölgenin yüzyüze olduğu sorunların çözümüne katkıda bulunur. Barışın sağlanmasına hizmet eder.

ABD'nin önümüze koyduğu iki dinci adaya mahkûm olmak ise yangının daha da büyümesi ve Türkiye'nin de o yangının içine çekilmesi anlamına gelecektir.