04 Mayıs 2024 Cumartesi
İstanbul 12°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

23 Nisan Medyanın Halleri

İşte günün öne çıkan köşe yazıları....

23 Nisan Medyanın Halleri
A+ A-
NADİR TEMELOĞLU

IRAK’A YİNE DENGELİ BİR ZİYARET

DİDEM ÖZEL TÜMER - MİLLİYET

Bugün Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Türkiye’den kalabalık bir heyeti ağırlayacak olan Sudani için, Türkiye-Irak ilişkilerinin dalgalı seyrini değiştiren isim demek yanlış olmaz. 2021’de Sudani’nin göreve gelmesiyle, ilişkiler büyük ölçüde istikrar kazandı. Diplomatik gözlemcilerin “hizmet odaklı yönetim anlayışına sahip bir isim” olarak nitelendirdiği Sudani, bu yönüyle Ankara’nın Bağdat ile geliştirmek istediği noktayı da temsil ediyor. Kalkınma Yolu konusundaki kararlılığı, Sudani’nin yaklaşımını en iyi anlatan örneklerden biri. O bu projeye Iraklıların geleceği olarak bakıyor. Irak’ın PKK’yı uzun bir süreden sonra ‘yasaklı örgüt’ olarak kabul etmiş olması da, bir başka örnek.

ERDOĞAN’IN IRAK ZİYARETİNİN KODLARI

ABDULKADİR SELVİ - HÜRRİYET

Bağdat yeniden ayağa kalkmaya çalışıyor. Bunda Başbakan Sudani’nin çabalarının etkisi çok büyük. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ziyareti böylesine uygun bir konjonktürde gerçekleşiyor. Olumlu bir yönde gelişen Türkiye ile Irak ilişkileri bölgesel bir model olma yolunda ilerliyor. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan bunu “Bölgesel Kalkınma Vizyonu” olarak tanımladı. İki ülke sadece terörle mücadeleyi konuşmayacak; ortak kalkınmaya dayalı bölgesel bir vizyonla hareket edilecek. O nedenle Erdoğan’ın heyetinde sadece güvenlik ve diplomasiden sorumlu isimler yer almayacak. Çünkü Türkiye ile Irak arasında ticaret, tarım, enerji, su, sağlık ve ulaştırma alanlarında ortak komiteler kurulacak. Komitelerin başkanlıklarını karşılıklı olarak bakanlar yapacak. Terörle, iç savaşla anılan bölgemizde amaç refahı, kalkınmayı ortak payda yapmak. Türkiye ile Irak arasındaki bu konsept başarılı olursa hedef İran’ın da buraya dahil olması.

ATATÜRK’ÜN ADINI KULLANMAK BU KEZ SİZİ KURTARAMAYACAK

NEDİM ŞENER - HÜRRİYET

Tıpkı Kemal Kılıçdaroğlu gibi her sıkıştığında “Atatürk” adını kullanan Özgür Özel yönetimindeki CHP, Türkiye Cumhuriyeti’nin milli sembollerine saygısızlık, Türkiye Cumhuriyeti gibi yönettiği partinin kurucusu Atatürk’e küfür eden PKK/DEM’lilere tek bir kelime eleştiri yapamaz hale geldi. Çünkü 31 Mart 2024 yerel seçimlerinde elde ettikleri sonucu PKK/DEM ile kurdukları “Kandil uzlaşısının” eseri olduğu biliyorlar. Sadece bu değil, 2028 yılında yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de bekledikleri sonucun yine PKK/DEM ile işbirliğinden geçtiğini düşünüyorlar. Yerel seçimlerde PKK/DEM’cilerle çalışmayacağını açıklayan, CHP Afyon Milletvekili ve partinin TBMM’deki Grup Başkanvekili iken Afyon Belediye Başkanı olan Burcu Köksal’a “Ya kendine başka bir iş bulsun ya başka parti bulsun” diyen İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun suskunluğu ise her şeyi anlatıyor. (…) Bu konuda asıl şaşırtıcı olan CHP’ye yakın isimlerin suskunluğu değil, artık PKK/DEM’cilerin rezaletlerini savunacak hale gelmeleri.

İLBER ORTAYLI HAKLI

MELİH ALTINOK - SABAH

İlber Ortaylı "Bütün Galataport'ta, yani Karaköy'den Tophane'ye kıyının açık olması lazım. İnsanlar orada oturabilmeli, gezebilmeli çünkü İstanbul'da gezinti yeri yok" diyor Sonuna kadar haklı. İstanbul'un kıyıları işgal altında. Tıpkı Ege'de, Akdeniz'de olduğu gibi. Sahillerimizi geri istiyoruz.

AYNADA KENDİMİZE BAKMAYA SIRA GELECEK Mİ?

HAŞMET BABAOĞLU - SABAH

Kimse kusura bakmasın! Ben en çok çalışma hayatına bakarım... İş yerlerindeki insan davranışlarına bakar, laboratuvar gibi yaklaşırım. Yahu çalışma hayatı denen şey "mobbing" olup çıkmış; iş yeri zorbalığı, psikolojik şiddet, saçma sapan bir etiketi (makamı) üzerine yapıştıranların diğer çalışanlara hayata zehir etme davranışları almış yürümüş... Yöneticiler iş yerlerinde fındık fıstık meseleleri büyütüp insani meseleleri görmezden gelmekle meşgul... Herkes tuttuğunu hırpalıyor. Emek verimsiz... Çalışan mutsuz... Düzgün insanlar bile bu yamukluklara bakıp hızla bozuluyor. Bu çürük zeminden sağlam bina çıkar mı? Memleket nasıl farklı olsun? (…) İçimiz koflaştıkça koflaşıyor. Hayattan yoksunuz; sosyal gerçekler üzerimizden silindir gibi geçiyor. Ama sokakta biri mikrofon tutarsa, en doğru tercihler konusunda atıp tutmada üzerimize yok! Geçelim bunları... Geçelim de biraz da aynada kendimize bakalım... mı?

TÜRKİYE TASARRUF YAPMALI

ERDAL TANAS KARAGÖL - YENİ ŞAFAK

Türkiye ekonomisinin en temel sorunu tasarruf eksikliğidir. 2024 yılında Türkiye ekonomisinde tasarrufların GSYH içindeki payı yüzde 29,6 olarak gerçekleşeceği tahmin edilirken bu oranının yüzde 30,5 oranı kamu tarafından sağlanmakla birlikte özel kesim tasarrufun GSYH içindeki payı yüzde -0,9 olarak gerçekleşeceği tahmin edilmektedir. Dolayısıyla toplam tasarrufun büyük kısmı özel kesim tarafından gerçekleşmesi beklenmektedir. Kamu kesiminin, ülke tasarruf miktarına pozitif katkısı az olduğu gibi bazı yıllarda negatif olmasından dolayı toplam tasarruf miktarını azalmaktadır. Esas olarak tasarrufu azaltan bu yapıyı kırmak gerekiyor. Düşük tasarruf oranı, ekonomi için en ciddi tehdittir. Şöyle ki; Tasarrufu düşük olan ve dolayısıyla toplam tasarrufları yatırımlarından düşük olan ülke ekonomilerinde meydana gelen yatırım-tasarruf açığı ancak borçlanma ile telafi edilecektir. Dolayısıyla, düşük tasarruf oranına sahip olan bizim gibi gelişmekte olan birçok ülke sürekli borçlanmak zorunda kalmaktadır. Diğer yandan, düşük tasarruf nedeniyle yatırımların da düşük olmasına ve dolayısıyla düşük ekonomik büyüme oranlarının gerçekleşmesini beraberinde getirecektir. Bu durum ülkenin bulunduğu gelir grubunu değiştirememesine neden olduğu gibi uzun yıllar boyunca düşük kişi başı gelirde kalmasına sebep olacaktır. Bu da ülkenin yatırımlarını finanse etmek ve harcamalarını karşılamak için sürekli borç almak zorunda bıraktığı gibi ülkenin finansal olarak dışa bağımlılığını artıracaktır. Düşük tasarruf nedeniyle oluşan kamu açıkları ve bunun neden olduğu yüksek kamu borcu, ülke risk primlerinin yükselmesine, borçlanma faizlerinin artmasına ve dolayısıyla borç-faiz-enflasyon sarmalının hızlanmasına neden olacağı açıktır. Borç-faiz sarmalı nedeniyle oluşan yüksek borç dolayısıyla ülke ekonomisinde yüksek kamu dış borç stokunun oluşmasına da neden olmaktadır.

PKK DEM Parti Irak Recep Tayyip Erdoğan GSYH