04 Mayıs 2024 Cumartesi
İstanbul 14°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Bantu coğrafyasında Çin’in ABD’ye karşı büyük zaferi Suriye’den Kongo’ya, ‘Kobani’lerin tasfiyesi

DOĞAN DUYAR

Bantu coğrafyasında Çin’in ABD’ye karşı büyük zaferi Suriye’den Kongo’ya, ‘Kobani’lerin tasfiyesi
BANTU COĞRAFYASINDA ÇİN’LE İŞBİRLİĞİ Yeşil renkli bölgede çatışmaların yerini hızla işbirliği alıyor.
A+ A-

Suriye’de 2. İsrail terör koridoru “Kobani”ye operasyon hazırlıklarının yapıldığı şu günlerde, Afrika, “Kobani”lerini art arda tasfiye ediyor.

Sahraaltı coğrafyasında, Fransa’nın Sahel terör koridoru jandarması Barkan Gücü’nü Mali’den başlayarak kovalayan; Etiyopya’nın PKK’sını hizaya getiren Afrika, bu kez, Orta Güney Afrika’da, Kongo Demokratik Cumhuriyeti (Kongo DC)’nde “Kobani”sini tasfiye mutabakatını yakaladı.

Angola’nın evsahipliğinde, Doğu Afrika Devletleri Topluluğu gözetiminde gerçekleşen Kongo DC, Ruanda ve Burundi temsilcilerinin katıldığı 23 Kasım günlü mini zirvede, Çin-Afrika işbirliğini baltalayan terör örgütlerinin tasfiyesi kararlaştırıldı.

M23 ve benzeri terör örgütlerinin “Doğu Afrika Ortak Silahlı Gücü”yle tasfiyesi gündemde.

Mutabakat; emperyalist merkezlerin, komşu devletlere birbirinin teröristini destekleme dayatmasının da sonuna işaret.

Bölge devletleri arasındaki “kan davaları” ve “küskünlük”, yerini çok yönlü işbirliğine bırakıyor.

Dağlık Karabağ, Mali, Libya, Batı Sahra ve benzeri coğrafyalarda fiyaskoyla sonuçlanan ABD güdümündeki “iktidarsız” Birleşmiş Milletler (BM) misyonlarının yerini, bölge devletlerinin işbirliği alıyor.

24 TRİLYONLUK MADEN ZENGİNLİĞİ

Eski Belçika sömürgesi, 1961 yılında öldürülen yurtsever Başbakan Patrice Lumumba’nın memleketi Kongo DC, Afrika’da 2,34 milyon kilometre kare arazisiyle Cezayir’den sonra ikinci büyük coğrafya.

110 milyon vatandaşıyla da 212 milyon nüfuslu Nijerya ve 118 milyon nüfuslu Etiyopya’nın ardından Afrika’da üçüncü en kalabalık nüfusa sahip.

24 trilyon dolarlık zengin yeraltı rezervine sahip olduğu ifade edilen ülke gümüş, bakır, kobalt, altın, koltan ve elmas zengini.

5G teknolojisinin yanı sıra pille çalışan elektronik gereçlerde ve elektrikli araçların pillerinde kullanılan madenlerin üretiminde ve rezervinde dünya lideri.

Dünya koltan üretiminin yaklaşık yüzde 80'ini; kobalt madeninin de yüzde 70'inden fazlasını tek başına üretiyor.

Çıkarılmayı bekleyen petrol rezervleri için enerji şirketleri sırada.

90 SONRASI YAŞANAN DEVLETSİZLEŞTİRME

Rus lider Putin’in “jeopolitik felaket” diye nitelediği 1989-1991 yıllarında Sovyetler Birliği’nin dağılmasına koşut yaşanan “Arap ve Afrika Baharları” kıtaya yıkım getirdi.

Cezayir’de 1988 Ekim’inde, Mali’de 1991 Mart’ında  yaşanan “tek parti” yönetimlerini hedef alan sözde “halk hareketleri”nin ardından dayatılan “çok partili sistem”, Kongo’da da yaşandığı üzere  yüzbinlerin hatta milyonların ölümüne yol açtı.

Cihatçı, ayrılıkçı veya Kongo-Ruanda örneğinde “Hutu ve Tutsi farklılıkları arasında boğazlaşma yanlısı” terörist örgütler peydahlandı.

Devlet bütünlükleri ve sınır güvenlikleri ortadan kalktı.

Mali’de halen ülkenin üçte ikisi kurtarılmayı bekliyor.

Ekonomik altyapı, KİT’ler özelleştirildi.

Yıkım sürecinde, CIA yöneticisi Graham Fuller’in ifadesiyle, “Cihatçı FİS yani İslami Selamet Cephesi, Cezayir petrol şirketini özelleştirme sözünü verdiği için” Batı tarafından desteklendi.

90’lı yıllarda Kongo’nun zengin devlet maden şirketleri aynı şekilde tasfiye edildi.

PKK, bizim coğrafyamızda nasıl uyuşturucu trafiğini yönetiyorsa, Kongo’da terör grupları, kaçak madenciliğin “baron”ları oldular.

Bantu coğrafyasında Çin’in ABD’ye karşı büyük zaferi Suriye’den Kongo’ya, ‘Kobani’lerin tasfiyesi - Resim : 1
KONGO’NUN “KOBANİ”Sİ Kongo’nun doğusunda, Uganda, Ruanda ve Burundi’ye sınır bölgelerinde zengin maden yatakları teröristlerin denetiminde.

ÇİN’LE İŞBİRLİĞİ İSTEDİ, ÖLDÜRÜLDÜ

80’li yıllar aynı zamanda ABD ve Batı ekonomilerinin gerilediği, havlu attığı yıllardı.

Çin, Hindistan ve Asya’nın diğer devletlerinin ekonomideki payı ise hızla yükseliyordu.

Çin devlet şirketleri, işletme gücü kalmayan Amerikalı, Kanadalı, Avustralyalı çokuluslu şirketlerinin Afrika kıtasındaki hisselerini almaya başladılar.

Aluminyum rezervinin yüzde yetmişini elinde bulunduran Gine’den, Kongo’ya pek çok alanda yatırımlara soyundular.

Kongo’da en büyük bakır ve kobalt üreticisi olan ve 2009'da kurulan Tenke Fungurume Madencilik şirketinin çoğunluk hissesi, ABD'li Phelps Dodge'da iken zaman içinde parça parça Çin'e geçti.

Çinli Molybdenum grubu, son hisse satın alımını ABD Başkanı Joe Biden'ın oğlu Hunter Biden'ın ortağı olduğu Çin merkezli BHR gruptan satın alarak, hisselerinin yüzde 80'ine sahip oldu.

ABD’nin başını çektiği Atlantik Cephesi’nin bu sürece yanıtı kanlıydı.

1994 Ruanda Tutsi soykırımı,

1996-1997, 1. Kongo Savaşı,

1998-2003, 2. Kongo Savaşı,

2004’den bu yana süren Kivu Savaşlarıyla

Kongo, Angola, Uganda, Ruanda ve Burundi istikrarsızlığa sürüklendi. 

Amerikalı senatör Cynthia A McKinney, Nobel Barış Ödülü Sahibi Adolfo Perez Esquivel’le birlikte 2008 yılında yaptığı açıklamada, Kongo’daki terörist grupları, “Çin’in Kongo’yla işbirliği yapmasını istemeyen büyük yabancı tekellerin jandarmaları” olarak niteledi.

Dahası, 1997-2001 yılları arasında devlet başkanlığını yürüten baba Laurent-Désiré Kabila’nın “Çin ve Venezuela’yla dostluğu” savunduğu için öldürüldüğünü söylediler.

Kongo ile Çin’in bakır ve koltan madenlerinin işletilmesi amacıyla yapılan 9 milyar dolarlık sözleşmenin altını çizdiler.

BM eski Genel Sekreteri Butros Butros Gali’nin bölgedeki soykırımlardan “ABD sorumlu” açıklamasından sonra görevine son verildiğini hatırlattılar.

İspanyol Senatör Pere Sampol de yaşananları “etnik veya kabile savaşı” olarak yansıtılmasını eleştirenlerden:

“Kongo’nun doğal kaynaklarını elinde tutmak isteyen Amerikalı ve Avrupalı tekeller, Kongo’nun çok iyi koşullarda Çin’le ortaklık yapmasını engellemek için çatışma çıkarıyorlar”.

KOMŞUNUN TERÖRİSTİNE EV SAHİPLİĞİNE SON

Çin’in Afrika’daki yatırımlarına ve ABD emperyalizminin etkisinin azalmasına koşut, bölge devletleri arasındaki “kan davaları” ve “küslük” de son buluyor.

Asırlarca Kongo İmparatorluğu’nda Gabon ve Kongo Cumhuriyeti (Kongo Brazzaville)’yle birlikte yaşayan Angola ve Kongre Demokratik Cumhuriyeti  (Kongo Kinşasa) 2000’lerde; 1965’lerden 90’lara uzanan “komşunun teröristine evsahipliği” dönemine son vermeye başladılar.

Güneyindeki Angola’yla ilişkilerini düzelten Kongo DC, bu kez doğusundaki komşu devletler Uganda, Ruanda ve Burundi’yle sorunlarını azaltmaya yöneldi.

Etiyopya’nın PKK’sıyla mücadelesi sürecinde oynadığı olumlu rolle dikkatleri çeken Kenya eski Devlet Başkanı Uhuru Kenyatta,

Mandela’dan bugüne Güney Afrika yönetimi,

Mugabe’nin Zimbabwe’si,

Alman sömürgeciliğinden kurtulan Namibya önderliği,

yine komşu Tanzanya liderliği,

keza geçmişte Kaddafi’nin Libya’sı, Çad, Sudan,

Kongo’dan başlayarak dörtyüz milyonluk Bantu coğrafyasında istikrarın sağlanması için çaba harcıyor.

BM’NİN KONGO FİYASKOSU

ABD denetimindeki BM Kongo Misyonu’nun, çözücü olmanın ötesinde yıkıcılığı dikkat çekiyor.

Sözümona milyar dolar bütçeli, yirmi yirmibeşbin çokuluslu askeri gücü barındıran BM Kongo Gücü; ilk başlarda 3-4 binlerle ifade edilen terörizmin dallanıp budaklanmasına “seyirci” kaldı.

Mali liderlerinin haklı olarak üstelik BM kürsüsünden sordukları, “Beş bin Fransız Barkan Gücü nasıl olur da sayıları yüzlerle ifade edilen teröristleri vaktiyle etkisizleştiremedi?” ve bugün Mali’nin üçte ikisini denetleme aşamasına geldiler.

BM Misyonlarının, haklarında “uluslararası yakalama emri” olan terör şeflerini tutuklamaması, dahası “Yerel halka zararları yok. Elimizde yeterince kanıt yok” savunması da hatırlarda.

1991’de alınan BM kararlarına rağmen nasıl Dağlık Karabağ sorunu kardeş Azerbaycan’ın kararlılığı, Türkiyemizin desteği ve Rusya’nın rızasıyla çözüldüyse, Afrika’da da çelişkiler bölgesel ittifaklarla, emperyalist merkezleri dışlayarak, Türkiye-Çin-Rusya dostluğuyla hızla çözüme doğru ilerliyor.

RUANDA – ABD ÇATIŞMASI

Uzun yıllar ABD etkisinde kalan, geçmişte Kongo’daki istikrarsızlık da başrolü oynayan Ruanda’da diğer Afrika devletlerinde olduğu üzere büyük değişim yaşanıyor.

Cumhurbaşkanı Paul Kagame ardarda Batı’yı kızdıran açıklamalar yapıyor.

Kagame, “dolar yasaklansın” benzeri bir açıklama yaparak, “Afrika’nın zenginliklerini ifade eden bir para birimine geçelim” çağrısıyla ABD’yi kızdırmıştı.

Ruanda Devlet Başkanı, Mali’den Fransa’yı kovan Millet-Ordu birlikteliğini selamlamış, « darbe » diye eleştirenlere “Askerleri suçlamaktan vazgeçin” çıkışını yapmıştı.

Kagame son olarak, 11 Ağustos 2022’de ABD’yle gerginlik yaşamış; devamında Dışişleri Bakanı Blinken, “Ruanda’da insan haklarından kaygılıyız” açıklamasını yapmıştı.

Son Dakika Haberleri