27 Nisan 2024 Cumartesi
İstanbul 13°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Didim Beylerine karşı bir Köroğlu

Kemal Ateş

Kemal Ateş

Gazete Yazarı

A+ A-

Bir romanı bitirdikten sonra, uzun bir süre yenisine başlayamıyorum. Roman böyle bir tür ya da ben böyle bir yazarım. Sessiz Şampiyon’un ardından, bir tarla misali kendimi gene nadasa bıraktım. Bazen uzun sürüyor bu dönem. İnsanlarla konuşuyorum, dertlerini, öykülerini dinliyorum… Kafamda hep yazabilir miyim düşüncesiyle…

Uzayıp giden davalar Kemal Sunal filmlerine konu olmuştur. Yargı yerleri bu yüzden korkutur insanları. Bazen bir ömür adliye koridorlarında geçebilir.

Mehmet Polat, yaklaşık kırk yıl süren bir davanın kahramanı… Doğrusu ben bunca uzun süren bir mahkeme ne gördüm, ne duydum… Böylesine inatla mücadele eden bir davacıya da rastlamadım. Kırk yıl bu… Yıllar geçtikçe dava sayısı da artmış. Önce bir dava, iki, üç derken, otuza ulaşmış. Kayınpederinden Didim/Yakınköy’de müstakil, bahçeli bir kooperatif hissesi miras kalmış… Yolsuzlukları, usulsüzleri içine sindirememiş Mehmet, kooperatif yönetimine karşı dava açmış, kırk yıl önce… Bir öğretmen maaşından ibaret geliri, yıllardır avukatlara, bilirkişilere, mahkeme masraflarına gidiyor… Günleri avukat bürolarında, mahkeme koridorlarında geçiyor. Karışık adalet mekanizması içinde önce avukatlardan soğumuş. Dostoyevsky de hiç sevmez avukatları. “Satılmış vicdanlar” der. Adaletin temel direği vicdanı daha kendi avukatında bulamamış Mehmet. Gerisini siz düşünün… Mahkemelerde hukuk bilgisi epey ilerlemiş, sonunda kendisi avukat olmuş. Karşı taraf trilyonlarla oynayan kooperatifçiler, her yere kolayca uzanıyorlar… Belediyesinden adliyesine dek adamları var. Bizimki bir garip öğretmen… Ama yılmıyor, yıldıramıyorlar, peşine taktıkları çakallar da yıldıramamış. Vaktiyle öğrendiği karate, Batıkent tepelerinde birlikte yaptığımız koşular, idmanlar işe yaramış. Sıhhiye Köprüsü’nün altında peşine taktıkları iki çakalı bir güzel pataklamış. Mehmet’le birlikte dağlarda çok koştuk. Bazen ay ışığında başlayan koşularımız gün ışığında biterdi. Hayatımda en erken randevuyu ben bu arkadaşa verdim, sabahın köründe söylediği saatte gelirdi. İkimiz de koşmayı seviyorduk.

Epeydir görmüyordum Mehmet’i, hâlâ güçlü görünse de, biraz zayıflamış. Yıllar önce dağlarda koşarken dinlediğim davasını gene orasından burasından anlatmaya başladı. Sevgilisinin heykelini kentin ortasına diken bir belediye başkanından söz etti. Adam “deniz balığı” diye kendi şeyinin heykelini de dikmiş. “Âbi altı testisli balık olur mu?” diye gülüyor. Kadınlar oradan geçerlerken yüzlerini çeviriyorlarmış. İnanamadım. Siyaset böyle cıvıdı, çürüdü, bunun sağı-solu yok… Kırk yıl daha sürse, anlaşılan bu insanlarla uğraşmaya devam edecek Mehmet.

Halk dilinde “adalet sıtması” dedikleri budur işte!.. Bu sıtma insanı çok yorar, yer bitirir. Uyku uyutmaz, moral bırakmaz. Göğsünü açıp gösterdi Mehmet, kocaman bir ameliyat izi. Kalbini açmışlar… Kolay değil trilyonlarla oynayan kooperatif cambazlarıyla uğraşmak. Didim beylerine karşı bakalım daha ne kadar sürecek arkadaşımın savaşı? “Didim beylerine karşı bir Köroğlu!” diye takılıyorum Mehmet’e. Kente inmiş bir Köroğlu… Köroğlu, Dadaloğlu gibi yiğitler, artık dağlarda değil, şehirlerde… Kırk yılı bulan davalarının sonucunu yalnız bir arkadaşı olarak değil, bir romancı olarak da merak ediyorum. Romanı yazılmalı böylesi davaların. Şu benim nadas dönemi bitse de yazabilsem keşke…