Donald Trump Körfez turuna çıkıyor! Uzmanlar değerlendirdi: ‘ABD’nin önceliği ekonomi’
Trump yönetimi, Gazze için yeni bir plan hazırlarken Körfez ülkeleriyle yakın temas kuruyor. Netanyahu’nun beklentileriyle örtüşmeyen bu girişim, İsrail’in bölgede ikinci plana itildiği yorumlarını beraberinde getiriyor. Gelişmeleri uzmanlarına sorduk. Trump ile Netanyahu arasında anlaşmazlar var

ABD Başkanı Donald Trump’ın, Gazze’de ateşkes ve yeniden inşa sürecini kapsayan bir plan üzerinde çalıştığı bildirildi. İsrail basını, bu planın Tel Aviv’e “dayatılmış bir çözüm” gibi yansıyabileceğini ve Netanyahu’yu memnun etmeyeceğini yazdı.
Trump’ın 13-16 Mayıs tarihlerinde Suudi Arabistan, Katar ve BAE’yi ziyaret edeceği belirtiliyor. Bu ziyaretlerin, ABD-İsrail ilişkilerinde çatlaklara işaret ettiği, Trump’ın Körfez ülkeleriyle yeni bir denklem kurmaya çalıştığı yorumları yapılıyor. Gelişmeleri Emekli Tuğgeneral Prof. Dr. Fahri Erenel ve Prof. Dr. Hasan Köni, Aydınlık’a değerlendirdi.
‘NETANYAHU SAVAŞ İSTİYOR’
Emekli Tümgeneral Fahri Erenel, Trump’ın iç politikada Yahudi lobisine tavizler verdiğini belirtti. Erenel, “Yahudi lobisi yalnızca oy açısından değil, silah ve finans gibi stratejik sektörlerdeki etkisiyle Amerikan siyaseti üzerinde belirleyici bir güç.” dedi. Trump’ın bu gücü konsolide etmeye çalıştığını belirten Erenel, “ABD, İsrail karşıtı yazılar kaleme alanlara ağır yaptırımlar uygulayarak lobiyi memnun etmeye çalışıyor.” ifadelerini kullandı. İç politikada tavizler verilse de dış politikada ayrımlar olduğuna vurgu yapan Erenel, Trump’ın İsrail ile zaman zaman ayrıştığını söyledi.

Erenel şunları anlattı:
“Özellikle Netanyahu’nun Suriye’ye yönelik girişimleri dikkat çekiyor. İsrail, Şam’daki yönetimin geçici bir hükûmet olduğunu, Suriye’yi temsil edemeyeceğini ve yönetimin bir terör örgütü olduğunu savunuyor. Son olarak Dürzileri bahane ederek Suriye’ye düzenlenen saldırı bu kapsamda değerlendirilmeli. ABD ise Şam yönetimini kendi çizgisine çekerek resmileştirme çabasında. Bu da İsrail ile Amerika arasında bir gerilim yaratıyor. İsrail, Suriye’yi çok parçalı bir hale getirmek istiyor. ABD buradaki gerilimin tırmanarak Suriye sahasında Türkiye ile İsrail’in karşı karşıya geleceğinin farkında. Trump’ın da bu riski gördüğünü ve çekimser kaldığını söyleyebiliriz.”
‘ABD’NİN TÜRKİYE’YE İHTİYACI VAR’
“İkinci olarak, İsrail, Trump’ın Amerikan askerlerini Suriye’den çekme yönündeki politikalarını hızla hayata geçirmesinden rahatsızlık duyuyor. İsrail, savaşı sonlandırmak yerine, Suriye genelinde yaygınlaştırma çabası içinde. Bu, Halep ve kuzey bölgeleri dahil tüm sahada hissediliyor. Bazı gruplar, örneğin PYD gibi yapılar da bu parçalanma sürecine katkı sunacak şekilde harekete geçiriliyor. Bu durum, Türkiye’nin politikalarıyla uyumsuz. Dolayısıyla ABD’nin şu anda Orta Doğu’da Türkiye’ye büyük ölçüde ihtiyaç duyduğunu düşünüyorum. Çünkü bölge ülkeleri —Suriye, Irak, Ürdün, Mısır, Suudi Arabistan, BAE ve Katar— İsrail’le kalıcı bir anlaşma yapma niyetinde değil. Bu ülkeler zaman zaman menfaat gereği tatbikatlar ya da işbirlikleri gerçekleştirse de İsrail’le uzun vadeli ortak hareket edebilecek, NATO üyesi olan tek ülke Türkiye. Bu nedenle, ABD yavaş yavaş tercihlerini Türkiye’den yana kullanıyor gibi görünüyor. Son Trump-Erdoğan görüşmesinde de bu işaret edilmişti. Netanyahu’nun oldu-bittilerle ABD’nin Orta Doğu politikasını sarstığını ve sıkıntıya soktuğunu düşünüyorum. Ayrıca Netanyahu’nun ABD’ye, İran’la yapılan müzakerelere son verilmesi için baskı uyguladığı, bu görüşmelerin başarısız olmasını hedeflediği ve İran’a yönelik bir savaşa zemin hazırladığı da görülüyor. Ancak Trump, İsrail’in bu savaş ve güç kullanma odaklı çizgisinden uzak durmak ve Orta Doğu’dan çekilerek burayı daha güvenilir aktörlere bırakmak istiyor. Orta Doğu’daki güçlü aktörler olarak İsrail, Türkiye ve İran gösterilebilir. Ancak İran bir tehdit olarak görüldüğü için ABD'nin işbirliğini Türkiye ve İsrail’le yürütmek istediği anlaşılıyor.”
‘İSRAİL’İN HER HAMLESİ SALDIRI VE TEHDİT ÜZERİNE KURULU’
"1945’ten önce İngiltere’nin, sonra uzun süre ABD’nin yön verdiği bölgede son yıllarda bu boşluğu İsrail’in doldurması ciddi sorunlara yol açtı. Bu nedenle Trump, ülkeler arası işbirliğini artırmak istese de İsrail’in her hamlesi saldırı ve tehdit üzerine kurulu olduğu için başarılı olamıyor. İsrail’in bu politikaları, ABD’nin kuvvetlerini bölgeden çekme planını ve Trump’ın Orta Doğu vizyonunu sekteye uğratıyor. Nitekim İsrail Ordu Radyosu da bu doğrultuda bir açıklama yaptı. Trump artık Netanyahu’yu gözden çıkarmış gibi görünüyor. Dünkü açıklamasında da bu yönde ifadeler kullandı. Bu durum Netanyahu’nun İsrail kamuoyu içindeki etkisini azaltabilir ve kendisine yönelik tepkilerin artmasına yol açabilir.
“Şu anda İsrail'e uluslararası uçuşlar durdurulmuş durumda. İsrail'in buna karşılık verdiği saldırılarda ise Yemen'de yüzlerce insan hayatını kaybetti. Netanyahu bu saldırıları genişleterek ve İran üzerinden besleyerek, ABD'nin dikkatini İran’a çekmesini ve bölgenin daha büyük bir savaşa sürüklenmesini istiyor. Ancak bu, ABD'nin istemediği bir senaryo. Bu nedenle Trump'ın, Türkiye’ye özel bir öncelik verdiğini ve olası bir PKK/PYD devletinin kurulmasını da engelleyebileceğini düşünüyorum. İsrail bu konuda ters bir tercih içinde.
TRUMP RİYAD İLE İLİŞKİLERİ GELİŞTİRMEK İSTİYOR
“Trump’ın bölgeye yönelik yaklaşımında Türkiye önemli bir yerde duruyor. Ziyareti sırasında Türkiye’ye uğramasa da Cumhurbaşkanı Erdoğan’la yaptığı görüşme ve bu görüşmenin kamuoyuna açık biçimde duyurulması, Türkiye’ye verdiği önemin göstergesiydi. Suudi Arabistan, İsrail’le yapılan İbrahim Anlaşmaları’na dahil olmadı. Ancak Riyad’ın Arap ülkeleri ve Suriye rejimi üzerindeki etkisi biliniyor. Katar’la birlikte bu etkiden faydalanmak istiyorlar.
“Filistin meselesinde de Filistinlilerin başka bölgelere nakledilmesi gibi planlardan söz ediliyor. Bu konuda da Suudi Arabistan’la görüşmeler yapılacağını düşünüyorum. Öte yandan Suudi Arabistan, daha önce ABD’ye 500-600 milyar dolarlık yatırım sözü vermişti. Büyük miktarda silah ve araç siparişi de vermişti. Bu nedenle Trump’ın ziyareti aynı zamanda bir ‘teşekkür ziyareti’ olarak da görülebilir. Sonuçta Trump bir iş adamı.
“Trump Orta Doğu’da öncelik verdiği iki ülke olarak Türkiye ve Suudi Arabistan’ı öne çıkarıyor. Türkiye’yi ziyaret etmemesi ise Yunanistan ve İsrail lobilerini kızdırmamak amacıyla olabilir. Ancak Erdoğan’la yapılan telefon görüşmesi bu eksikliği bir ölçüde telafi etti ve Türkiye’ye verilen önemin bir göstergesi oldu.
‘ABD HİNDİSTAN’I YANINA ÇEKMEYE ÇALIŞIYOR’
"Diğer yandan Hindistan-Pakistan arasındaki gerginliğin savaş düzeyine ulaşacağını düşünmüyorum. Ancak Çin’in devreye girmesiyle birlikte, ABD bu fırsatı kullanarak Hindistan’ı kendi yanına çekmeye çalışıyor. Suudi Arabistan üzerinden geliştirilen 'Hindistan-Orta Doğu-Avrupa Ekonomik Koridoru (IMEC)' hayata geçmesi için İsrail-Suudi Arabistan yakınlaşması gerekiyor. Suudi Arabistan’ın bu projede güçlenmesi hedefleniyor. Aynı zamanda Suudi Arabistan ve Katar’ın, Gazze’nin yeniden inşası ve Suriye’nin yapılandırılması süreçlerinde maddi katkı yapması isteniyor.
“ABD’nin istediği, Hindistan’ın bu koridor üzerinden Akdeniz’e ulaşması. Zaten Hindistan’ı Akdeniz’e yerleştirme planları başladı bile. Ermenistan ile stratejik işbirliği kurarak Türkiye’ye karşı pozisyon aldı ve 4-5 savaş uçağı verdi. Aynı zamanda Kafkasya’da Rusya’ya karşı denge oluşturma çabası var. Ancak Hindistan’ın Rusya ile de güçlü ilişkileri bulunuyor: Enerji ihtiyacının neredeyse tamamını Rusya’dan karşılıyor, silahlarının üçte ikisi Rus yapımı. Bu nedenle Hindistan hem Rusya hem ABD arasında sıkışmış durumda. Üstelik Rusya-Çin ilişkileri de giderek güçleniyor.
HİNDİSTAN-PAKİSTAN ÇATIŞMASI:
‘SAHTE BAYRAK’
“Bu ortamda ABD, Yunanistan’daki saldırıyı bir ‘sahte bayrak operasyonu’ olarak kullandı diye düşünüyorum. Pakistan Dışişleri Bakanı daha 10 gün önce ‘CIA bizi rahat bıraksın’ demişti. Bu açıklamadan sonra Hindistan saldırıyor ve üstüne Direniş Ekseni grubu “biz yapmadık, yeri yerinde inceleyelim.” diyor. Ama Hindistan hiç tartışmadan suyu kesiyor, saldırıyı kabul ettiriyor ve tansiyonu artırıyor. Burada Hindistan’ın nükleer gücüne güvenerek hareket ettiğini görebiliriz ama nükleer savaş iki ülkeyi de haritadan siler. O yüzden fiili kullanımı çok zayıf ihtimal ama gerginliği artırarak Çin’i de bölgeye çekmek, Çin-Pakistan ekonomik koridorunu baskılamak gibi hedefler de olabilir. Hindistan burada Amerika’nın istediğini yapıyor gibi görünse de aslında kendi çıkarları doğrultusunda denge siyaseti güdüyor. Çin’le rekabetten çok, Çin’le birlikte var olma eğiliminde.”
TRUMP İLE NETANYAHU ARASINDA ÜÇ TEMEL ANLAŞMAZLIK
Prof. Dr. Hasan Köni de Trump’ın Orta Doğu planlarının İsrail ile büyük ölçüde çeliştiğini, buna karşılık Türkiye’yi sürecin dışında bırakmak istemediğini vurguladı. Köni’ye göre, Trump ile Netanyahu arasındaki üç temel anlaşmazlık Yemen, İran ve Türkiye-Suriye hattı. Köni anlaşmazlıkları şöyle anlattı:
“Netanyahu'yla üç konuda uyuşmazlık yaşanıyor. Birincisi, Husilerle ilgili Yemen meselesi. Husiler, Amerikan ve ticari gemilere saldırmayacaklarını açıkladı. ABD de buna karşılık olarak Husileri bombalamayacağını söyledi. Oysa İsrail’in yaklaşımı farklı. İngiltere’nin de dahil olduğu bir şekilde Husileri bombalamak istiyorlar. Gerekçeleri ise dünya ticaretini engelliyorlar… Ancak Husiler, sadece İsrail’e saldıracaklarını ifade etti. İsrail bu duruma tepki gösteriyor ve Trump’a karşı çıkıyor.
“İkincisi, Trump İran’ı yeniden bir nükleer anlaşmaya çekmeye çalışıyor. İran’ın ekonomik durumunun kötü olduğunu biliyor. Bu nedenle bir uzlaşma zemini arıyor. Bu görüşmeler hâlâ sürüyor. Çünkü nükleer anlaşmalar, atom enerjisinin denetimi konusunda Birleşmiş Milletler aracılığıyla enerji üretimini kontrol altına almayı mümkün kılıyor. Ancak İsrail bu anlaşmaya karşı çıkıyor, İran’ı doğrudan bombalamak istiyor. İsrail diyor ki, ‘Eğer Husiler bize saldırırsa, bu onların arkasında İran olduğu anlamına gelir. Cephane oradan geliyor.’ Bu tür söylemleri var.
TÜRKİYE-SURİYE HATTI
“Üçüncüsü, Türkiye ile Suriye arasındaki çatışma konusunda Trump, ‘makul olun’ diyor. Yani Suriye'nin tamamını Türkiye ele geçiremez. Türkiye de belli bir çözüm için elinden geleni yapıyor. Esas çözüm, Suriye’nin kuzeyindeki PYD/YPG’nin yapılanmasının zamanla erimesi ve silah bırakmasıyla mümkün.
“Öte yandan, İsrail’in Filistin meselesiyle ilgili de yaklaşımı sorgulanıyor. Belki tüm rehinelerin serbest bırakılması gündeme gelebilir. Ama temel amaç başka: Trump, ekonomik ilişkileri ön plana çıkarıyor. ‘Amerikan mallarını nasıl satabilirim, ekonomiyi nasıl düzeltebilirim?’ diye bakıyor. Çünkü ABD içinde devletin etkisini azaltmaya çalışan bir yapı var, buna karşı da Pentagon’un sürekli bir savaş modeli yürürlükte. Trump’ın Orta Doğu hedefi, ilişkileri geliştirip silah satışını artırmak ve ekonomik dengeyi sağlamak.”