Yandex
05 Aralık 2025 Cuma
İstanbul 10°
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Kahve Parkinson riskini üçte bir azaltıyor

Prof. Dr. Tatlıdede düzenli kahve tüketiminin Parkinson hastalığı riskini azalttığına dair güçlü kanıtlar olduğunu söyledi: ‘Çalışmalar günde yaklaşık üç fincan kahvenin hastalığın riskini yüzde 25-30 oranında azalttığını gösteriyor.'

Kahve Parkinson riskini üçte bir azaltıyor

Dünyada en çok tüketilen, ülkemizde de son yıllarda tüketimi hızla artan içeceklerden kahvenin yararlı mı zararlı mı olduğu hep tartışıldı. Yakın zamanlarda kahvenin yararları daha çok vurgulanıyor. Kahvenin Alzheimer’den kansere, kalp damar hastalıklarından diyabete kadar günümüzün en yaygın hastalıklarına olumlu etkisi var.

Konuyu Türkiye Alzheimer Derneği Marmara Şube Başkanı Prof. Dr. Aslı Demirtaş Tatlıdede ve Kalp Damar Cerrahı Prof. Dr. Salih Fehmi Katırcıoğlu’na sorduk. Her iki profesör de ölçüyü kaçırmamanın ve bireyin özel durumunun dikkate alınmasının şart olduğunu söyledi.

Öncelikle Prof. Dr. Tatlıdede’ye kulak veriyoruz:

Kahve Parkinson riskini üçte bir azaltıyor - Resim : 1

DÜZENLİ TÜKETİLDİĞİNDE FAYDALI

- Kahvenin Parkinson ve Alzheimer gibi hastalıklarda riski düşürdüğü iddia ediliyor. Bu konudaki değerlendirmeniz nedir?

Düzenli kahve tüketiminin Parkinson hastalığı riskini azalttığına dair güçlü kanıtlar var, büyük meta-analiz çalışmaları günde yaklaşık üç fincan kahvenin (300 mg kafein) hastalığın riskini yüzde 25-30 oranında azalttığını gösteriyor. Alzheimer ile ilgili kanıtlar Parkinson hastalığı kadar tutarlı olmamakla birlikte, meta-analiz çalışmaları hayat boyu düzenli kullanıldığında kahvenin orta seviyede bir koruyucu etki yaptığını bildiriyor. Hafif bilişsel bozukluğu olan hastalardan Alzheimer'a dönen grupta kandaki kafein düzeyleri yüzde 51 oranında daha düşük. Her iki durumda da düzenli, orta miktarda kafein tüketimi, özellikle uzun yıllar boyunca sürdürüldüğünde, faydalı görünüyor.

BİLİŞSEL İŞLEVLERİN KORUMASINI DESTEKLER

- Kahvenin beyne etki süreci nasıl işliyor?

Kahve beyin ve sinir sistemine çeşitli mekanizmalarla etki ediyor. İçinde binden fazla kimyasal bileşen var, kafeinin yanında trigonelin, cafestol, polifenoller gibi başka önemli biyoaktif bileşikler de bulunuyor. Kafein beyinde adenozinin bağlandığı bölgeleri bloke eder, adenozin gün içinde biriken, uykuyu teşvik eden ve beyin aktivitesini baskılayan bir madde. Bunun yanında beyinde dopamin, norepinefrin ve asetilkolin gibi uyarıcı mesajcıların salınımını artırır. Kahve, içerdiği polifenoller, antioksidanlar ve trigonelin karışımı sayesinde beyin ve damar sağlığını, bilişsel işlevlerin korumasını destekler. Serbest radikalleri nötralize ederek doku hasarını azaltır, metabolik fonksiyonları iyileştirir. Anti-inflamatuar (yangıyı azaltıcı) ve antioksidan özellikleri nöroprotektiftir, yani beyin hücrelerini korumaya yardımcı olur, nörodejeneratif hastalıklarla bağlantılı hasarlı proteinleri temizleyen süreçleri artırır.

YAŞLI YETİŞKİNLERDE ÖZELLİKLE KADINLARDA

- Parkinson ve Alzheimer'dan koruyucu olması dışında başka bir etki söz konusu mu?

Kafein beyinde yorgunluğu ortaya çıkaran adenozini bloke ederek uyanıklığı ve beyin aktivitesini artırır. Kahve tüketimi ile dikkat, çalışma belleği, görev değiştirme, reaksiyon zamanı gibi bilişsel işlevlerin performansında iyileşme ortaya çıkar, bu etkiler yaşlı yetişkinlerde (özellikle kadınlarda) daha belirgindir. Uzun süreli bellek ve hatırlama üzerine de olumlu etkiler bildirilmiş ama bu etkiler henüz kesinleşmiş değil. Kafeinin ayrıca uyuşukluğu azaltıp motor aktiviteyi arttırdığı bildiriliyor.

- Kahvenin ölçüsü önemli mi?

Evet, kahveyi doğru miktarda tüketmek ve özellikle içerdiği kafein miktarı çok önemli. Tek seferde 200 mg'ın altında kafein kullanımı uyanıklığı, enerjiyi artırıp duygu durumunu, iyi olma halini ve belleği desteklerken, günlük 800 mg'ın (veya tek seferde 400 mg'ın) üzerinde kullanım kaygı, sinirlilik, çarpıntı, titreme ve uykusuzluk gibi yan etkilere neden olabilir.

POTANSİYEL ZARARLARI GÖZ ARDI EDEMEYİZ

- Demans gibi önemli bir sağlık sorununda önleyici etkisi varsa, kahvenin zararları göz ardı edilebilir mi?

Kahvenin önleyici etkileri olduğu görülse de özellikle bazı kişiler için potansiyel zararları göz ardı etmek mümkün değil. Kafeini daha yavaş metabolize eden gen tipine sahip kişilerde yani vücudun kafeini daha yavaş temizlediği durumlarda olumsuz etkiler daha erken ortaya çıkabilir. Bu kişiler daha düşük dozlarda kaygı, sinirlilik, çarpıntı, titreme ve uykusuzluk gibi olumsuz etkiler yaşayabilirler, kalp krizi geçirme riskleri de artabilir. Bu nedenle kişinin genel sağlık durumu ve bireysel duyarlılık da dikkate alınmalı ve gerektiğinde bir sağlık uzmanına danışılmalı.

Veriler henüz sınırlı dikkatli olunmalı

Prof. Dr. Tatlıdede “Kahve konusunda tıp dünyasında bir asgari müşterek oluşuyor mu? Kurumsal olarak tavsiye açıklayan oldu mu?” sorumuzu şöyle yanıtladı:

Kafein tüketiminin güvenli sınırları konusunda tavsiye açıklayan çok sayıda uluslararası kurum var, ABD Gıda ve İlaç Dairesi (FDA), Avrupa Gıda Güvenliği Otoritesi (EFSA), Avustralya Yeni Zelanda Gıda Standartları (FSANZ) gibi. Sağlıklı yetişkinler için günde 400 mg'a kadar kafein kullanımının (yaklaşık 4-5 fincan kahve) sağlık riskleriyle ilişkilendirilmediği konusunda görüş birliği olduğunu söyleyebiliriz. Hamile veya emziren kadınlar için alımın 200 mg/gün ile sınırlandırılması, çocuklar ve ergenler için günde 3 mg/kg geçilmemesi öneriliyor ancak veriler henüz sınırlı olduğu için dikkatli olunmalı. Kahve kullanımında maksimum faydayı sağlayacak ideal doz ve ideal zamanlamayı belirlemek için daha fazla araştırmaya ihtiyaç var.

Kahve Parkinson riskini üçte bir azaltıyor - Resim : 2

Mucize değil araştırmalar sürüyor

Prof. Dr. Salih Fehmi Katırcıoğlu, son zamanlarda kahve tüketiminin sağlığa faydalı olabileceği yönünde hem klinik hem epidemik çalışmalar yapıldığını söyledi. Ancak Katırcıoğlu, kahvenin mucize etkileri olmayan, koruyucu etkileri tartışmalı bir içecek olduğuna dikkat çekti, “Düşük miktarlarda alınması kahveden beklenen olumlu etkileri göstermesine yardımcı olur.” dedi. Kahvenin sabah ve öğle saatleri arasında tüketilmesinin biyolojik ritim açısından önemli olduğunu belirten Katırcıoğlu, kahvenin hipertansiyon, ritim bozukluğu olan hastalarda doza bağlı olarak risk doğurabileceğini vurguladı.

Katırcıoğlu, kahve tüketiminin etkili olabileceği hastalıkları şöyle sıraladı: Kardiyovasküler sistem hastalıkları, hipertansiyon, aritmi, kanser, osteoproz ve diyabet.

KAFEİNİN İŞLEVİ NE?

Prof. Dr. Salih Fehmi Katırcıoğlu kahvenin vücutta etkisini nasıl gösterdiğini, işlevini nasıl gördüğünü şöyle açıkladı:

“Kahve etkisinin, esas itibariyle güçlü bir merkezi sistem uyarıcısı ve akciğer damarlarını genişletici etkileri olan ‘kafein’ ile birlikte anılması gerekir. Ayrıca kahvede bulunan, ‘diterpen’ denilen moleküler bir grubun, serumdaki kolesterol düzeyini artırarak etkili olduğu bilinir. Ayrıca binden fazla molekülü olan aktif bir bileşendir.

“Kahve çekirdekleri içinde doğal olarak bulunan kafeinin 4-6 saat süren yarı ömrü vardır. Mide ve ince bağırsaklardan emilir. Beyin dahil olmak üzere vücuttaki tüm dokulara dağılıp karaciğerde metabolize olur.

Kahvede bulunan kafein miktarı kahvenin türüne, kavrulma derecesine, pişirilme derecesine göre farklılık gösterir. Değişik türlerde üretilen ve tüketilen bir fincan kahvede 72-130 mg arasında kafein bulunur. İki üç fincan içildikten sonra plazma kafein seviyesi 20-40 mikromol/ litreye ulaşır. Bu doygunluk değerlerinde kafein, temel etkisini ‘adenozin’ almaçları üzerinden gerçekleştirir.

“Adenozin, vücutta merkezi sinir sistemi, kalp karaciğer yağ dokusu, kas dokusu gibi birçok organda sentezlenen, uykunun başlaması ve sürdürülmesi ile ilgili sinirsel uyarandır. Kafein, adenozin almaçlarını (reseptör) işlev dışı bırakıp adenozin etkisini azaltır. Sonuçta kafein, potansiyel etkilerini sistemik olarak tüm vücutta gösterir.

“Kolesterolü yükselten ‘diterpen alkoller’ (kahvede bulunan kafestol ve kahveol), kahvenin kolesterol artırıcı etkisini gösterir. Yine çalışmalar filtre kahve tüketiminin kaynamış kahve tüketimine göre kolesterol düzeyini artırdığını göstermiştir.”

ANTİBAKTERİYEL ETKİSİ VAR

“Kahvenin bir başka etkin maddesi olan klorojenik asit, kahvenin antioksidan özelliğini verir. Bu özellik antibakteriel (mikrop öldürücü) etkisi olduğunu gösterir. Aynı zamanda kanser gelişimine karşı koruyucu etkisi vardır. Ancak bu kuramsal etkiler, özellikle kolesterol düzeyi, günde birkaç fincan kahve alanlarda belirgin artış göstermemiştir.

KORONER ARTER HASTALIKLAR

“Yine yapılan çalışmalarda iki hafta boyunca filtrelenmiş kahve tüketiminin, görece olarak koroner arter hastalıklarını (damarlarda plak birikmesi) artırabileceği düşünülmüş ancak düzenli çalışmalarda kahve tüketimi ve koroner arter hastalıkları arasında sağlıklı bir ilişki kurulamamıştır. Bir çalışmada, günde dokuz fincan kahve tüketen bireylerde koroner arter hastalığının artabileceği sonucuna varılmıştır. 400 bin kişi ile yapılan çalışmalarda kalp damar hastalıkları açısından en düşük riskin, günde iki fincan kahve içenlerde olduğu görülmüştür.

“Sonuç olarak günde bir iki bardak kahve içmenin kalp rahatsızlığı ile ilgili bir risk oluşturmadığı görülebilir. Yine günde iki bardaktan fazla kahve içenlerde hipertansiyon ve aritmi riskinin daha fazla olduğu görülmüştür.”

DNA HASARI ONARIMINDA BAŞROLDE

“Kanser açısından değerlendiği zaman kanserin saptanmış tüm risk faktörleri dışında kahvenin kanserde koruyucu etkisi, antioksidan özellikleri başta olmak üzere DNA hasarı onarımında başrol alması, bağışıklık sürecini denetlemesi, yangıyı azaltması gibi işleyişlerle anlatılabilir.

“Kahvenin kansere karşı koruyucu etkisi olduğu düşünülse de herhangi bir etkisinin olmadığı yönünde çalışmalar da bulunmaktadır. Meme kanseri ile ilgili çalışmalarda olumlu bir etkisi rapor edilmemiştir. Meme kanserinin bazı alt tiplerinde, post-menopozal kadınlardan anti östrojen ilaçlarla tedavi edilenlerde olumsuz bir ilişki gözlenmiştir. Yine kolerektan kanser ve kahve içimi arasında anlamlı bir bağlantı bulunamamıştır.

“Kahve kanser arasında ilişki açısından en çok tartışılan kanser türlerinden bir de pankreas kanseridir. Az sayıda çalışmada pankreas kanserini azaltıcı etkisi görülse de kahvenin bu kanser türünde de koruyucu bir etki yapmadığı söylenebilir.

“Kahve tüketiminde kemik metabolizması ve kemik yoğunluğu, kemik kırıkları arasındaki ilişkidir. Bunun nedeni şudur: Kahve tüketiminin tetiklediği asidik yük idrarla kalsiyum atılmasını sağlar, aşırı miktarda kahve tüketiminin kemik kaybına ve kırıklara neden olabileceği görülür. Bu oran az miktarlarda içenlerde görülmez.

“Diyabet ile ilgili bir çalışmada yüksek doz kahve içenlerde diyabet riskinin daha yüksek olduğu görülür.”

Kahvenin yararları

Enerji seviyesini artırır: Kahvedeki kafein, merkezi sinir sistemini uyararak uyanıklığı artırır ve yorgunluğu azaltır.

Zihinsel performansı iyileştirir: Kafein, odaklanmayı, hafızayı ve reaksiyon süresini iyileştirebilir.

Metabolizmayı hızlandırır: Kahve, metabolizma hızını artırarak yağ yakımına yardımcı olabilir.

Tip 2 diyabet riskini azaltır: Çalışmalar, düzenli kahve tüketiminin tip 2 diyabet riskini azaltabileceğini göstermektedir.

Karaciğer hastalıklarına karşı korur: Kahve, karaciğer kanseri, siroz ve alkole bağlı olmayan yağlı karaciğer hastalığı gibi karaciğer hastalıklarına karşı koruyucu etki gösterebilir.

Kalp hastalığı riskini azaltır: Kahve, kalp krizi ve inme gibi kalp hastalıkları riskini azaltabilir.

Parkinson ve Alzheimer hastalığı riskini azaltır: Kahve, Parkinson ve Alzheimer hastalığı gibi nörodejeneratif hastalıkların gelişme riskini azaltabilir.

Depresyon riskini azaltır: Kahve, depresyon belirtilerini hafifletmeye ve depresyon riskini azaltmaya yardımcı olabilir.

Bazı kanser türlerine karşı korur: Kahve, karaciğer kanseri, kolon kanseri ve meme kanseri gibi bazı kanser türlerine karşı koruyucu etki gösterebilir.

Gut hastalığı riskini azaltır: Kahve, gut hastalığı riskini azaltabilir.

Safra taşı oluşumunu önler: Kahve, safra taşı oluşumunu önlemeye yardımcı olabilir.

DNA hasarını önler: Kahve, DNA hasarını önlemeye yardımcı olan antioksidanlar içerir.

Egzersiz performansını artırır: Kahve, egzersiz performansını artırabilir ve yorgunluğu geciktirebilir.

İnflamasyonu azaltır: Kahve, vücuttaki iltihaplanmayı azaltmaya yardımcı olabilir.

Kahvenin zararları

-Anksiyete bozukluğu. Kişide huzursuzluk hissi meydana gelir Aşırı sinirlilik hali ortaya çıkar.

- Sindirim problemleri. Bağırsak rahatsızlıklarına, reflü ve ülser gibi mide problemlerine yol açar.

-Kafein bağımlılığı yapar.

-Diş sararması olur.

-Taşikardi (aşırı kalp atım hızı) ortaya çıkar.

-Uykusuzluk ve stres. Gece içilen kahveler uykusuzluğa zemin hazırlar. Stresli ve gergin yapar.

kahve Parkinson