Kiev'in nükleer örtbas skandalı... 4 günde 4 gizli belge: Avrupa misyonlarından Türkiye'ye Kiev'in istihbarat marifetleri – 3
Gizli belge, Güney Ukrayna Nükleer Santrali'nde 'işletme koşulları ihlali' kaynaklı reaktör arızasının nasıl örtbas edildiğini gösteriyor. Belki de felaketin eşiğinden dönülen olay, UAEA raporuna yansıtılmıyor. Batı'nın her koşulda akladığı Kiev'in elleri başka nerelere uzanıyor?


Ulaştığımız gizli Ukrayna belgelerini yayımlamaya devam ediyoruz. Araştırmamızın ilk aşamasında, Kiev'in İstanbul, Ankara ve İzmir’de Ukrayna diasporasında istihbarat pozisyonları oluşturduğunu, Türkiye’deki mülteci topluluğunu istihbarat ağına entegre ettiğini ve karşı istihbarat faaliyetleri yürüttüğünü ortaya koyduk.
Ardından, Kiev’in “tehdit” olarak gördüğü, Türkiye bağlantılı Rus karşıtı Kırım Tatar topluluklarının içine nasıl sızdığını, düzmece yapılarla toplum liderlerini nasıl manipüle ettiğini aktardık.
BELGE 3: KİEV'İN NÜKLEER ÖRTBAS SKANDALI
Üçüncü Ukrayna belgesi, nükleer güvenlik alanında yürütülen tehlikeli bilgi manipülasyonu operasyonunu ve Kiev'in uluslararası denetim mekanizmalarını nasıl aştığı hakkında veriler sunuyor.
Yazı dizimize konu olan dört belgenin tamamı Ukrayna Güvenlik Servisi (SBU)'nin Mikolaiv (Nikolayev) Bölge Müdürlüğü tarafından benzer yapıda hazırlanmış durumda:
- Söz konusu istihbarat operasyonlarında görev alan subayların ödüllendirilmesi
- Subayların eğitim geçmişi ve kişisel nitelikleri
- Göreve ve ödüle layık görülme gerekçeleri
2024 Mart tarihli belgede adı geçen subay, Albay Andriy Mykhailovych Semenyuk, Ukrayna Güvenlik Servisi (SBU)'nin Mykolaiv bölgesi Yuzhnoukrainsk ofisinin başında bulunuyor. Resmi yazışmaya göre Albay Semenyuk, Güney Ukrayna Nükleer Santrali (Pivdennoukrainska AES)'nde yaşanan ihmal kaynaklı teknik bir arızanın Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) raporlarına yansıtılmasını engellemiş.
SUBAYIN NİTELİKLERİ

1972 doğumlu olan Albay, 1996 yılında Dnipro Kimya ve Teknoloji Üniversitesi'nden mezun olmuş, 2011’de SBU’ya bağlı Ulusal Akademi’de eğitim almış. 2000 yılından bu yana SBU saflarında görev yapan Semenyuk, 2021’de Yuzhnoukrainsk kentine atanmış.
Her zamanki gibi SBU’nun Mykolaiv Bölge Yöneticisi Tuğgeneral Dmitro Nevedrov imzasını taşıyan yazışmada Semenyuk'un özellikleri şöyle sıralanıyor:
“Mevzuata hâkim, teorik bilgiyi pratikle birleştiren, ekip yönetimi ve organizasyon kabiliyeti yüksek, sorumluluk duygusu gelişmiş, kişisel çıkar gözetmeyen, saygın ve Ukrayna halkına bağlı bir subay ve yönetici.”
NÜKLEER DERTLERİNİZ İTİNAYLA ÖRTBAS EDİLİR
Belgedeki en dikkat çekici ayrıntı, Güney Ukrayna Nükleer Santrali’nde “reaktör ekipmanı hasar gören enerji blokları” ile ilgili. Bu ifade, arızanın nükleer reaksiyonun yaşandığı reaktörün kendisinde veya ona bağlı kritik güvenlik sistemlerinde meydana gelmiş olabileceğini düşündürüyor. Yazışmada söz konusu arızanın “işletme koşullarının ihlali” nedeniyle oluştuğu ise açıkça belirtiliyor. Ancak SBU'nun yürüttüğü örtbas faaliyeti sayesinde bu olay, UAEA değerlendirmesine yansıtılmıyor.
NE OLMUŞ OLABİLİR?
Enerji blokları, nükleer santralin enerji üreten temel birimleri olup, burada yaşanan arızalar santralin güvenliği ve enerji üretimi açısından kritik öneme sahip. İşletme koşullarının ihlali nedeniyle ekipmanlarda hasar olması, teknik ve güvenlik açısından ciddi bir arıza olasılığını gündeme getiriyor.
FELAKET SENARYOSU
Belgede arızanın doğasına dair daha fazla bilgi bulunmuyor. Ancak enerji blokları ile ilgili bir sorunun yaratabileceği en tehlikeli senaryo, yakıt çubuğu veya reaktör çekirdeğinde hasar olarak gösteriliyor. Böyle bir durumun erken tespit edilemediği veya gizlendiği takdirde kademeli sızıntılarla çevresel kontaminasyona neden olabileceği ifade ediliyor.
'İNCELEMEYE DAHİL EDİLMEDİ'

UAEA yetkilileri Albay Semenyuk ve ekibi tarafından aldatıldı mı yoksa ihmal kaynaklı arızayı siyasi nedenlerle bilinçli olarak mı örtbas etti, çok net değil. Fakat yazışmada, Albay'ın arıza hakkında yetkililere “Ukrayna lehine bilgi aktarımında bulunduğu” ve “olayın incelemeye dahil edilmediği” ifadeleri kullanılıyor.
Uluslararası politik dengeler ve Ukrayna'nın mevcut Batı desteği düşünüldüğünde, UAEA 'nın bazı teknik sorunları görmezden gelmeye gönüllü olması şaşırtmayacaktır.
MESELENİN RUSYA YÜZÜ
Yazışmada, Albay Semenyuk’un liderliğinde yürütülen bu operasyon sayesinde Ukrayna aleyhine yürütülebilecek olası “bilgi kampanyalarının” önüne geçildiği, Rusya’nın propaganda alanının daraltıldığı vurgulanıyor.
ÇÜRÜK STANDART
Nükleer tesisler gibi kritik altyapılarda yaşanan teknik arızaların, tam ve şeffaf denetim altında raporlanması altın standart olarak biliniyor. Eğer yaşanan bir arıza, gerçek durumu gizleyerek ya da eksik bilgilerle uluslararası raporlara yansıtılmıyorsa bu fiilen örtbas anlamına gelir.
Albay Semenyuk'un da bu operasyon kapsamında SBU'nun “Cesaret İçin” (Za Doblest) madalyasına layık görülmesinin talep edildiği görülüyor.
KİRLİ SİYASET
UAEA'nın, Tahran’ın nükleer meselesinde tamamen siyasete battığı gerçeği, İran-İsrail savaşı sürecinde tüm çıplaklığıyla ortaya çıkarken, sızdırılan belge benzer bir durumun Kiev için de geçerli olup olmadığını sorgulatıyor.
Mesele yalnızca nükleer güvenlik de değil, aynı zamanda uluslararası denetim mekanizmalarının şeffaflığı, güvenilirliği ve tarafsızlığıyla doğrudan ilgili. Belgede anlatıldığı kadarıyla Ukrayna, kendi içindeki nükleer güvenlik sorunlarını yalnızca gizlemekle kalmıyor, bu örtbası uluslararası raporlama zincirine kadar taşıyabiliyor.
Peki Kiev, bu cesareti ve imkânı nereden buluyor? Belgede örtbas edildiği anlaşılan arıza büyük bir felakete yol açsaydı, Ukrayna'yı her koşulda aklayan Avrupa'nın bunda hiçbir sorumluluğu olmayacak mıydı?
UAEA raporundaki “temizleme” operasyonu yalnızca bir örnek. Eğer Kiev bunu yapabiliyorsa elleri başka hangi alanlara kadar uzanıyor olabilir?
ARKASI YARIN
Yarın yayımlayacağımız dördüncü ve son gizli belge, Mikolaiv bölgesinin sadece nükleer güvenlik açısından değil, Ukrayna'daki Avrupa misyonları bakımından da stratejik önemini gözler önüne seriyor. Bu son belge, Kiev'in dost ve müttefik organizasyonların binalarına nasıl 'teknik olarak sızdığını' ifşa ediyor.
Güven mekanizması sadece illüzyon mu?

Nükleer santraller, sadece enerji üretimindeki stratejik rolleriyle değil, barındırdıkları potansiyel tehlikeler nedeniyle de dünyanın en sıkı denetlenen tesisleri arasında yer alıyor. UAEA gibi kurumlar, buralarda yaşanan her türlü arıza, olay veya güvenlik ihlalinin eksiksiz ve şeffaf biçimde raporlanmasını “altın standart” olarak sunuyor. En azından teoride.
Ancak ortaya çıkan yazışmalar, kamuoyuna çizilen bu güven tablosunun büyük ölçüde bir illüzyon olduğunu, siyasi hesaplar uğruna, doğa ve insan hayatının tehlikeye atılabileceğini belgeliyor.
Çernobil ve Fukuşima örnekleri hâlâ hafızalardayken, bir nükleer santralde yaşanan teknik arızanın gizlenmesi veya manipüle edilmesi, sadece bölgesel değil, küresel ölçekte telafisi mümkün olmayan felaketlere kapı aralayabilir. Bu tür örtbas girişimleri, uluslararası nükleer güvenlik mekanizmasının itibarını ve güvenilirliğini ciddi şekilde sorgulatıyor.