Konfederasyonlar, sendikalar, yüz binlerce emekçi ayakta! Üretiyoruz, büyütüyoruz hakkımızı alacağız
Emek örgütleri, Türkiye’nin dört bir yanında meydanlara çıktı. TÜRK-İŞ ve HAK-İŞ, 600 bin kamu işçisi adına Hükûmet’e ‘Sadaka değil emeğimizin karşılığını istiyoruz.’ diye seslendi.
TÜRK-İŞ, kamu işçilerine yönelik düşük zam tekliflerine karşı dün 81 ilde eş zamanlı basın açıklamaları düzenledi. İstanbul'da, AK Parti İl Başkanlığı önünde açıklama yapılması planlandı. Ancak AK Parti'nin önünde yapılmak istenen yere izin verilmedi. Önce izin çıkana kadar basın açıklamasını okumama kararı alındı. Sonrasında sendika başkanları, işçiler toplanarak karar aldı. Kamu işçileri sırtları AK Parti İl Başkanlığı döndü. Basın açıklamasını TÜRK-İŞ 1. Bölge Başkanı Halil Faki Erdal okudu.
TÜRK-İŞ’in eylem takvimi kapsamında geçen hafta işyerleri önünde bildiri okuyan işçiler, bu hafta şehir merkezlerinde kitlesel basın açıklamaları yaptı. İşçiler, 8 Temmuz’da mesai bitimi iş yerleri terk etmeyerek sabaha kadar iş yerlerinde kalacak.

‘GERÇEKÇİ VE ADİL BİR TEKLİF İSTİYORUZ’
Erdal, “2025 yılı Toplu İş Sözleşmesi sürecinde kamu işçilerinin insanca yaşam taleplerini görünür kılmak, kamuoyunu bilgilendirmek ve Hükûmet’in sorumluluklarını yerine getirmesini sağlamak amacıyla başlatmış olduğumuz eylem süreci kararlılıkla devam etmektedir.” dedi. “Çünkü artık sabrımız kalmadı. Çünkü artık yoksulluğa, adaletsizliğe, duyarsızlığa tahammülümüz kalmadı.” diyen Erdal şunları söyledi:
“TÜİK’in verileri yaşadığımız geçim sıkıntısını yansıtmıyor. Sözleşme teklifleri, TÜİK'in verilerine değil, pazarda, mutfakta yaşanan gerçeklere göre hazırlanmalıdır. İnsanca yaşanabilecek, geçim koşullarına uygun bir ücret talep ediyoruz. Hükümetin masaya getirdiği teklifler, emekçiyi oyalamaktan ibarettir. Toplu sözleşme, emekçinin iradesine ve yaşam şartlarına uygun olmalıdır. Emekçilerin sesi dikkate alınmadan yapılan hiçbir teklif meşru değildir. Gerçekçi ve adil bir toplu sözleşme istiyoruz. Hükûmet’in masaya getirdiği teklifler, emekçiyi oyalamaktan ibarettir. Toplu sözleşme, emekçinin iradesine ve yaşam şartlarına uygun olmalıdır. Emekçilerin sesi dikkate alınmadan yapılan hiçbir teklif meşru değildir.”
Gelir vergisi düzenlemesinin işçiler için adaletsiz olduğunu söyleyen Erdal şöyle devam etti:
GEÇİM SIKINTISINA ÇÖZÜM VE VERGİ ADALETİ’
"İşçinin maaşı daha eline geçmeden vergiyle eriyor. Az kazanandan çok, çok kazanandan az vergi alınan bu sistem adaletsizdir. Gelir vergisi matrahı adaletsiz sistemi sona erdirecek şekilde adil ve kademeli olarak düzenlenmelidir. Geçim sıkıntısına acil çözüm istiyoruz. Emekçiler kredi kartlarıyla, borçla, eksik beslenmeyle yaşamaya zorlanıyor. Halkın sofrasına, cebine, yaşadığı hayata bakılmadan ekonomi toparlanamaz.”

‘EMEĞE SAYGI, İŞÇİYE DEĞER İSTİYORUZ’
Güvenceli çalışma ve iş güvencesi istiyoruz. Taşeron sistemine, güvencesiz çalışmaya son verilmelidir. Kamu işçisinin geleceği koruma altına alınmalıdır. Bugün işi olan, yarını için kaygı duymamalıdır. Alın terine değer verilmediği sürece adalet sağlanamaz. Biz çalışıyoruz, biz üretiyoruz, biz bu ülkenin temel direğiyiz. Emek yok sayılırsa, üretim de adalet de kalkınma da mümkün değildir.
Taleplerini yüksek sesle duyurmak için alanlarda olduklarını belirten Erdal, şu sözlerle çağrısını yineledi:
“Bugün buradayız, çünkü başka çaremiz kalmadı. Çünkü duymayan kulaklara, görmeyen gözlere artık ses yükseltme zamanı geldi. Sadaka değil, hakkımızı, İkram değil, emeğimizin karşılığını istiyoruz. Sefalet değil, onurlu yaşam istiyoruz.”
EYLEM KARARIYLA BİRLİKTE İÇİME UMUT DOĞDU’
“Eylemde bir kamu işçisinin kaleme aldığı mektup da okundu. Geçim sıkıntısı yaşayan binlerce emekçinin sesi olan mektupta şu ifadelere yer verildi:
“Ben bir kamu işçisiyim. Sesimi duymanız gerekiyor. Çünkü içime attığım ne varsa, artık dışa dökülüyor. Her sabah kalkıyorum, çocuğumun yüzüne bakıyorum: “Bugün ne götürebileceğim?” diyerek çarşıya pazara gidiyorum. Fakat evimin ihtiyaçlarını karşılayamıyorum, evime elim boş dönüyorum. ‘Bugünlük de idare ederiz.’ diyorum her seferinde. Ama aslında idare ettiğimiz ve eksilen her şey insanca yaşam hakkımız. Bize reva görülense aynı, her gün geçim mücadelesi. Her gün idare her gün sabır… Bu böyle gider mi gitmez. Ve bir gün, içimden ‘yaşamak bu değil’ dediğim anda… Sendikamızdan bir açıklama geldi. İşte o an, içimde bir umut doğdu. Görülmediğimi düşündüğüm bu hayatta yalnız olmadığımı hissettim. Benim gibi binlerce emekçi kardeşim vardı, sesime ses verdi. Kendime geldim. Direnmenin, birlikte olmanın, hakkını aramanın anlamını yeniden hatırladım. Mücadele edelim. Yaşarken ölüye dönmeyelim.”
VATAN PARTİSİ VE TÜRKİYE GENÇLİK BİRLİĞİ İŞÇİLERE DESTEK İÇİN ALANDAYDI

Vatan Partisi ve Türkiye Gençlik Birliği üyeleri AK Parti İl Başkanlığı önündeki eyleme katılarak kamu işçilerine destek verdi. Aydınlık Gazetesi'nin "Kaynak var, işçiye yok" başlıklı manşetiyle eyleme katılan üyeler, Türk Bayrakları ve gazeteyle alana giriş yaptı. TÜRK-İŞ 1. Bölge Başkanı Halil Faki Erdal da konuşmasında gazetenin manşetini dile getirerek teşekkür etti.

Ankara’nın dört bir yanı eylem yeri
‘Sorun Türkiye’nin kaynaklarında değil, dağılımında’
YUSUF TUNÇER / ANKARA
Dün, Türkiye'nin dört bir yanında emek örgütleri sokaktaydı. Başkent Ankara'da eylemlerin adresi AK Parti İl Başkanlığı, Maliye Bakanlığı, Çalışma Bakanlığı ve TÜİK önü oldu. İşçi ve memur emeklileri, alacağı zam oranını belirleyen TÜİK'in yüzde 16,67'lik enflasyonun rakamına isyan ederken; TÜRK-İŞ ve HAK-İŞ de, AK Parti hükümetinin 600 bin kamu işçisine zam teklifine karşı yeni eylemlerle bayrak açtı. Ankara'da TÜRK-İŞ eylemlerinde Ak Parti işçinin sesini bastırmak için yüksek müzik açtı.
HAK-İŞ: BÜTÜN İŞ YERLERİNİ AYAĞA KALDIRACAĞIZ
Demiryolları, karayolları, elektrik üretim santralleri, bakanlıklar, üniversiteler ve hastanelerin de aralarında bulunduğu kamu kurum ve kuruluşlarındaki 600 bine yakın işçiyi kapsayan 2025-26 Yılı Kamu Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Protokolü (KÇP) görüşmelerinde, Hükûmet’in son teklifi bekleniyor. Hükûmet’in, ikinci teklifinde yüzde 16’yı, 17 yapmasını sendikalar “Akıl tutulması” olarak değerlendirmişti.
Hak İşçi Sendikaları Konfederasyonu (HAK-İŞ)’e bağlı sendika genel başkanları, 81 il şube başkanları, il ve bölge temsilcileri, KÇP’de talep ve beklentilerinin karşılanması için Ankara’da toplandı. KÇP kapsamında 300 bin üyeleri olduğunu belirten Genel Başkan Mahmut Arslan, yönetici ve üyeleriyle birlikte genel merkezden Hazine ve Maliye Bakanlığı önüne kadar yürüyerek, burada taleplerini dile getirdi. Arslan, Bakanlık önünden hükümete seslenerek, "Taleplerimiz kabul edilmezse, bütün iş yerlerini ayağa kaldıracağız. Kavgasız, çatışmasız bir toplu iş sözleşmesinin ortaya çıkmasını talep ediyoruz. Ancak bu talepler olmazsa sendikalarımız gereken yerlerde grev kararlarını alacak, grev yasağı olan yerlerde grevdeymiş gibi eylem yapacağız." dedi.
TÜRKİYE BÜYÜYORSA EMEKÇİNİN PAYINI VERİN
Hazine ve Maliye Bakanından 10 gün önce randevu talep ettiklerini aktararak, ”Bugüne kadar bekledik. Sayın Bakanın programları uygun değilmiş, bizimle görüşmek için taleplerimizi kabul etmediler.” diyen Arslan’ın konuşmasından öne çıkan başlıklar şu şekilde:
"Türkiye büyüyor, herkes böyle söylüyor. İşsizlik, TÜİK rakamlarına göre yine 25 yılın en düşük noktasında. Üretim artıyor, ihracat artıyor… Peki bizim gelirlerimiz neden artmıyor? Bizim maaşlarımız neden gerilerde? Talebimiz, 2025 yılı bütçesinin çalışanlar olarak sadece yüzde 8,4’üdür. Hükümetin ayırdığı oran bütçemizin yüzde 4,5’udur. Dolayısıyla arada büyük bir makas var. Her şey güzel ama bizim payımız nerede? Biz niye fakirleşiyoruz, niye yoksullaşıyoruz?
‘ZAMMI ALMADAN YÜZDE 12’SİNİ VERGİ OLARAK VERDİK’
“2015-2025 yılları arasında, son 10 yılda dünyada ve OECD ülkeleri arasında kira artışlarının oranında, OECD ortalaması yüzde 90, Türkiye’de ise yüzde 1400. Tam 14 kat kiralar artmış. Bu nasıl bir adalet? Dünyada, 20 kat konut fiyatlarının arttığı tek ülke Türkiye. Verginin bütün yükünü biz yükleniyoruz. Biz daha zammı alamadan yüzde 12’sini vergi olarak verdik. Bu nasıl adalet, bu nasıl paylaşım, bu nasıl hakkaniyet? Buna itirazımız var.
‘GELİR DAĞILIMININ EN KÖTÜ 4. ÜLKESİ TÜRKİYE’
“OECD ülkeleri içerisinde adaletsiz, haksız, hukuksuz bir refah dağılımının en kötü 4. ülkesi Türkiye. Biz bunu hak etmiyoruz. Bu haksızlık. Sorun, Türkiye’nin kaynaklarının olmadığı değil. Türkiye üretiyor, ihracat yapıyor. Türkiye’de istihdam artıyor, işsizlik azalıyor, büyüme ise devam ediyor. Ama bunlar niye bize gelmiyor? İşte sorun burada. Paylaşım sorunu var. Biz üretiyoruz, biz vergiyi veriyoruz, birileri alıyor.
‘TÜRKİYE, 2 MİLYON AZINLIK TARAFINDAN SÖMÜRÜLÜYOR’
“Bir İsviçre bankasının Türkiye ile ilgili zenginlik araştırması raporu... Birincisi, Türkiye dünyada dolar milyoneri en çok artan ülkesi. Açık ara birinciyiz. Peki, nereden geliyor bu milyonerlik? Kimden kime gidiyor? İkincisi ise yine Türkiye servet artışı olarak en hızlı servet artış oranı artan ülke. Birilerinin servetleri artıyor, birilerinin dolarları artıyor, milyoner oluyor. Türkiye, 2 milyon azınlık tarafından ne yazık ki sömürülüyor. Bizler sömürülen tarafta, birileri de sömüren tarafta. Peki bu Türkiye’nin kaderi mi? Asla.
‘SORUN ADİL PAYLAŞIMDA’
“Sorun adil paylaşımda. Biz biliyoruz ki bu ülkenin kaynakları var, bu ülkenin imkânları da var, bu ülkenin parası da var. Bu ülkenin paylaşım sorunu var. Paylaşımda adaletsizlik var. Biz adil bir paylaşım istiyoruz. Bütçenin hepsini istemiyoruz. Söylediğim rakamlar bütçenin yüzde 8,5’ine geliyor, bizim bütün taleplerimiz. Biz bu ülkede insan onuruna yaraşır iş ve ücret istiyoruz.”
Açıklama sonrası sendika yönetici ve üyeleri, Maliye Bakanlığı önünde 5 dakika oturma eylemi yaptı.
Emekli ve işçi TÜİK kapısına dayandı
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK)'in haziran ayı enflasyon oranı açıklamasıyla milyonlarca emekli ve memurun yılın ikinci yarısında alacağı zam oranları da belli oldu. Buna göre, SSK ve Bağ-Kur emeklileri yılın ikinci 6 ayında yüzde 16,67, memur ve memur emeklileri ise yüzde 15,57 zam alacak. Açıklanan gerçek dışı verilerin zam oranlarında belirleyici olduğunu belirten sendikalar TÜİK’in kapısına dayandı.
KESK üyeleri, haziran ayı enflasyon verisinin açıklandığı saatlerde TÜİK önünde açıklama yaptı. Daha sonra bazı emekli sendikaları ve kitle örgütleriyle birlikte DİSK açıklaması geldi. DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı önünde, ardından da TÜİK önüne, burada toplanan kitle adına açıklamada bulundu. Açıklamaya TÜRK-İŞ Konfederasyonu Ankara Temsilcisi Nihat Zengin de destek verdi.
‘OMUZ OMUZA MÜCADELE’
TÜİK'e seslenen Çerkezoğlu, "Sizin göreviniz enflasyonla mücadele değil, verileri doğru açıklamaktır. Enflasyonu düşürmek hükümetin görevidir. Gerçekleri açıklayın, ekmeğimizle oynamayın. TÜİK verileri sadece bir akademik mesele değil, çalışanın ve emeklinin geleceğidir. TÜİK, gerçek rakamları açıklamakta diretmektedir. Bu ülkenin bütün birikimi bizlerin alın teriyle oluşuyor. Ücretlerdeki erime, sendikal haklar, hukukun üstünlüğü için mücadele edeceğiz. Bu adaletsiz düzeni değiştirmek için yan yana omuz omuza mücadele etmek zorundayız."

TÜRK-İŞ sendikaları AK Parti’nin kapısına dayanıyor! Kaynak var işçiye yokEmek
