Yandex
05 Aralık 2025 Cuma
İstanbul 12°
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Proje okulları kadrolaşma için kuruldu!

Hepimizin Sendikası Grubu Sözcüsü Zafer İncebacak, usülsüz atamalarla gündeme gelen proje okullarının niteliğini anlattı: 2000’li yıllarda iktidara yakın sendikalar, dernekler, vakıflar, Anadolu ve fen liselerinde kadrolaşamıyordu çünkü öğretmen ve yönetici atamaları sınavla yapılıyordu

Proje okulları kadrolaşma için kuruldu!

Türk halkı son günlerde çocuklar arasında öldürmeye varan akran zorbalığını konuşuyor. Okullarda olması gereken çocuklar, sokakta yaşıtlarına zorbalık yapıyor. İki ay önce İstanbul Kadıköy’de meydana gelen cinayette, mağdurun ailesine karşı mafyatik bir tehdit, yıldırma çabası olduğunu da gördük. “Eğitim sistemimiz çocukları mafyaya mı kaptırıyor?” sorusu tartışılıyor.

Anne babalar bunu düşünüp bunu konuşurken, Milli Eğitim yine öğretmen atamasında usulsüzlüklerle gündeme geldi. En son proje okullarına öğretmen atamalarında usülsüzlük, kabak gibi açığa çıktı. İktidar ortağı partiye yakın bir sendika bile isyan etti, sendikanın genel başkanı “Sendika ve STK görünümünde atama çeteleri var!” diyerek ağır bir eleştiri yaptı.

Bu durumu ve çözümleri, Eğitim İş Sendikası içinde örgütlü Hepimizin Sendikası Grubu Sözcüsü Zafer İncebacak ile konuştuk.

Proje okulları kadrolaşma için kuruldu! - Resim : 1

KAYIRMACILIK HANGİ ‘DEĞERLERİMİZE’ UYUYOR?

Atamalardaki usulsüzlüklerin önüne nasıl geçilebilir? Köklü çözüm nasıl olabilir?

Kamunun bütününde genel olarak atamalarda, bir liyakat sorunuyla, bir kayırma sorunuyla karşı karşıyayız. Planlama ihtiyacı var. Öğretmen kadrosunda ihtiyaç planlaması yapılmalı. İkincisi, atamada mesleki yeterlilik için nesnel ölçütlerin ortaya konulması gerekiyor. Hem mesleğe başlarkenki ilk atamalarda hem meslek içinde yükselme ve yer değiştirmelerde nesnel ölçütler belirlenmeli ve artık Türkiye, liyakat sorununu, adam kayırma sorununu gündemden çıkarmadı.

Maarif Modeli’nde sürekli olarak değerlerimiz vurgulanıyor, öbür taraftan adam kayırıyoruz. Dilin çürük dişe kayması gibi. Ama mızrak çuvala sığmıyor.

Muazzam bir öğretmen fazlası var, bunun nasıl eritileceğini de tartışmamız gerekiyor. 500 binden 1 milyona kadar giden rakamlar var.

Meslek içi yer değiştirmelerin, yükselmelerin, atama ve terfilerin nesnel olması gerekiyor. Kim, nereden, nereye, nasıl gitti, bundan kimsenin haberi olmuyor.

BİRİ DIŞINDA BÜTÜN SENDİKALAR ANLAYIŞ BİRLİĞİ İÇİNDE

En son proje okullarında sorun oldu. İktidar ortağı partiye yakın bir sendika, “Atama çeteleri var!” dedi. Çok ağır bir eleştiri. Bu durumu nasıl yorumluyorsunuz?

Eleştiri ağır değil, doğru bir tespit. Bir sendika dışındaki bütün sendikalar bu konuda anlayış birliği içinde. Ama sendikalarımız biraz geç kaldı, iş yapıldıktan sonra konuşuyoruz.

Proje okullarında atama usülsüzlüğü had safhada mı?

2000'li yıllarda Anadolu ve fen liselerine öğrenciler puanla alınırdı ve oraların öğretmenleri için de bir sınav yapılırdı. Milli Eğitim Bakanlığındaki iktidara yakın sendika ve iktidara yakın çeşitli dernekler, vakıflar, buralarda da kadrolaşabilmek için bu sistemi değiştirdiler. Önce bütün okullara Anadolu adı verildi. Onun yerine proje okulları adı altında, sınavla öğrenci alan, özel bir program uygulayacak okullar açıldı. Bazı imam hatipler, olgunlaşma enstitüleri bunun içine dahil edildi. Öyle bir yönetmelik hazırlanmış ki tamamen keyfi atama yapılıyor, adeta ‘adam kayırma yönetmeliği’! Kimin nereye, neye göre atandığı gerçekten belli değil. 2014'lerden bu yana uygulanıyor bu yönetmelik. Hakkıyla gelenler veya gidenlerin içinde orada kalması gerekenler vardır, bilemiyorum ama kesin olan şu ki hiçbir nesnel ölçüt yok. Yani kim neye göre oraya getirildi, kim neye göre oradan götürüldü, bu belli değil ve çeşitli mağduriyetler yaratıldı.

Sendikalarımız da ‘bu yanlış’ diyor ama orada bırakıyor. Somut öneriyle Bakanlığa gitmesi lazım. Sadece dava açarak sorunları çözmemiz mümkün değil. Liyakatın adını koymamız lazım. Hem onlara hem Bakanlığa çağrımız şu: Öğretmenlerle ilgili bir portfolyo hazırlayalım, proje okullarına puana göre öğretmen yerleştirelim. En az 20 yıllık öğretmen olsun, başöğretmen statüsündeki öğretmenler olabilir. İkincisi, alanında yüksek lisans, doktora yapmış, bilimsel makale, bildiri yayımlamış, bilimsel çalıştaylara, kongrelere katılıp bildiri sunmuş, TÜBİTAK projelerinde yer almış öğretmenlere birer puan eklensin. Okulun da hizmet puanı eklensin. Meslekte alınan ödüller, cezalar dikkate alınsın. Böylece oluşturulan portfolyo puanına göre öğretmen o okula atansın.

KÖKLÜ OKULLARA DOKUNABİLMEK AMAÇLANDI

Proje okulu kavramının da içi doldurulmalıdır. Aslında merkezi sınavla öğrenci alan okullardır ama bunun içine maalesef imam hatipler de dahil edildi. Proje okulları açılırken, köklü okullara, Anadolu liselerine dokunabilmek amaçlanmıştı. İmam hatiplerin dahil edilmesinin amacı ise imam hatipleri teşvik etmek. Çünkü hangi dünya görüşünden olursa olsun, muhafazakar aileler bile çocuğunu İmam hatiplere vermek istemiyor. Dolayısıyla imam hatipler öğrenci bulmakta zorlanıyor. ‘İmam Hatip Fen Lisesi’ diye okullar açıldı. Olmaz. İmam hatipin tanımı bellidir, fen lisesinin yetiştireceği öğrencinin niteliği ayrıdır.

Kapsam genişletildikçe kayırmanın boyutu da genişledi.

KAPSAMI DARALTILMALI

Proje okulları için ne yapılmalı?

Proje okullarının kapsamı daraltılmalı. Bir şeyi ne kadar genişletirseniz, içini o kadar boşaltırsanız. Diyelim LGS sınavına giren 8. sınıf öğrencilerinin yüzde 10'u gibi, okul sayısı da buna göre planlanmalı.

Bunlar başlangıçta proje üretilecek okullar diye planlandı ama öyle olmadı. Anadolu liselerinden farklı bir program uyguladıkları yok.

Proje okullarının kapatılması önerisine ne diyorsunuz? Nitelikli öğrenci, niteliksiz öğrenci ayrımı yapmayalım önerisi oldu Eğitim İş Sendikası’nın...

Sendikamızın o önerisi stratejik olarak doğru ama kısa vadede gerçekçi değil. Nitelikli öğrenci, niteliksiz öğrenci diye bir ayrım elbette olmamalı. Ülkede ekonomik modeli değiştirmemiz lazım. İnsanlar bu okullara niye yöneliyor? Çünkü Türkiye'de akademik eğitim öne çıkarıldı, mesleki eğitim, sanat eğitimi geri plana itildi. Gelecek kaygısı, eğitim tercihlerini belirler hale geldi. İnsanların rahatlıkla iş bulabileceği, üretim odaklı bir ekonomi olması, çocukların da ilgi ve yeneklerine göre geliştirilmesi, yönlendirilmesi lazım. Bunlar yapıldıktan sonra zaten sınavlara ihtiyaç kalmayacak.

Maarif Modeli, okullarda test sınavı yaptırmıyor. Çok doğru. Öğrenciler ilgi ve yeteneklerine göre yönlendirilecek, portfolyolar hazırlanacak… Çok doğru. Peki bu portfolyoları biz hatıra olarak mı saklayacağız? Öğrenci temel eğitimden orta öğretime geçerken yine sınavla geçiyor. Ekonominin dönüştürülmesine ihtiyaç var.

Proje okulları kadrolaşma için kuruldu! - Resim : 2 Gelecek kaygısını ortadan kaldıralım

Meslek liselerinde zorbalığın, huzursuzluğun, disiplinsizliğin daha yüksek düzeyde olduğu ifade ediliyor. Meslek lisesine giden çocuk, mutlu değil mi?

Bakanlık bu konuda birtakım olumlu adımlar attı ama yeterli değil. Mesleki eğitimde en çok öğrenci alan 10 bölümle en çok istihdamın olduğu 10 alana bakın, birbiriyle örtüşmüyor. Bir tutarsızlığın olduğu kesin. O okullarda motivasyon düşüklüğü olması normal, öğrenciler geleceğiyle ilgili kaygı yaşıyor.

ÇOCUK MESLEK LİSESİNE YENİLGİ HİSSİYLE BAŞLIYOR

Veliler ‘şansını denesin’ diye bütün çocukları merkezi sınavlara sokuyor, hak verilmiş LGS'ye. Başarılı olamayan çocuk zaten kendini yenilmiş hissediyor, o yenilmişlik hissiyle meslek lisesine veya sınavla öğrenci almayan Anadolu lisesine giden çocuklar gelecekle ilgili umutsuz oluyor. Eğitimimizde liberalleşmenin getirdiği genel olarak bir kimliksizlik, sözde özgürlükçülük, disiplinsizlik, başıboşluk var. Öğretmenler de dahil olmak üzere, kılık kıyafet serbestliğinden başlayarak, disiplin hükümleri ortadan kaldırıldı. Veli veya öğrenci, öğretmeni çok rahat şikâyet eder hale geldi ama öğrenciye yönelik hiçbir disiplin yaptırımı neredeyse kalmadı, zorlaştırıldı. Sonuç: kendini arayan, kendini bulamamış çocuklar, maalesef şiddetin içinde. Akran zorbalığı bu nedenle yükseliyor. Çocukları sanatla, sporla da buluşturamıyoruz. Kendi kültürüyle, toplumuyla bütünleştiremiyoruz.

ARKADA KALAN DÖNEMDE ÇOK BAŞIBOŞLUK YAŞANDI

Demek ki eğitimle büyük bir mesafe kat edebiliriz...

Tabii! Her şeyden önce çocuklardaki gelecek kaygısını ortadan kaldırmamız için Türkiye'nin daha köklü çözümlere ihtiyacı var. Bu köklü çözüme ulaşıncaya kadar da okullarımızda sanat, spor olmalı, kendi kültürel, milli benliğimizi kazandırıcı uygulamalar olmalı.

Bakanlığın son 1-2 yıldır bu konuda olumlu adımları var. Seçmeli ders yönetmeliği değişti, öğrenci mutlaka bir sanat veya spor dalı seçecek. Yine küreselleşmenin dayattığı çeşitli sapkınlıklara karşı aileyi koruyan, bireyi koruyan, toplumu koruyan dersler konuldu. Disiplin hükümleri getirilmeye başlandı. Telefonların serbestçe okullara getirilmesi, geçen yıldan beri yasaklandı, doğru bir karardır. Yeter ki bunlar okullarda amacına uygun değerlendirilsin. Ama birden düzelme olmuyor. Çünkü arkada kalan dönemde maalesef çok başıboşluk yaşandı.

EĞİTİMDE PLANLAMA

Eğitimde bir planlamanın yapılması lazım. Çocukların gelecek kaygısı hissetmemeleri, kendi toplumlarının kimliğini benimsemeleri, o kimliğin içinde özgürlük kazanmaları gerekiyor. Bunları başarabilirsek akran zorbalığının ve şiddet olaylarının ortadan kalkacağını düşünüyorum. Mili Eğitim Bakanlığı bünyesinde akran zorbalığı konusunda seminerler veriliyor ama sorunu köklü olarak çözecek uygulamalar değil bunlar.

Şiddet eğilimi toplumun birçok kesiminde var. Şiddetin temelinde maalesef ekonomik sistemin olduğunu görüyoruz.

Madde bağımlılığı da özellikle lise düzeyinde önemli bir sorun.

Eğitim okul Öğretmen