Yahudi akademisyen Oliver Leaman Nurcuların yeni ‘Abisi’ mi?
Dinler arası diyalog ve Risale-i Nur’un İbranice açılımı üzerine bir gözlem
Başlık sizi şaşırtmış olabilir. Belki de ilk okuduğunuzda "Yok artık, bu kadarı da fazla!" demişsinizdir. Ancak yakın dönemde yaşanan bazı gelişmeler, bu soruyu ciddi biçimde sormamıza neden oluyor.
Nur cemaatinin önemli kollarından biri olan "Okuyucu" grubu, geçtiğimiz günlerde Sözler Yayınları aracılığıyla İbranice Risale-i Nur satışlarına başladı. Türkiye'de indirimli fiyat politikasıyla duyurulan bu gelişme, bir ilk olma özelliği taşıyor. Hemen ardından İstanbul İlim ve Kültür Vakfı da benzer bir şekilde İbranice çevirilerin tanıtımına başladı. Anlaşılan o ki hedef, “Yahudi Nurcular” projesi…
Vakfın iddiasına göre, Yahudilere Risale-i Nur’u ulaştırarak onları Nur talebesi yapmak mümkün. Böylece İsrail'in Filistin'e yönelik zulümlerinin engellenebileceğini savunuyorlar. Elbette bu, tamamen onların hayal ürünü bir tezidir.
Bu gelişmeler beni düşünmeye sevk etti: Risale-i Nur çevirilerine öncülük edenler arasında, Fetullah Gülen'i geçmişte olumlayan bir Yahudi entelektüel olabilir miydi? “Dinlerarası Diyalog” kavramı özellikle Nurcuların "Kırkıncı Hoca" ekolü üzerinden uzun yıllar boyunca ısrarla işlendiği için ve hali hazırda bugün de bu proje aynen devam ettiği için bu soru daha da önem kazandı.
GÜLEN’LE İLGİLİ ÇALIŞMALARI VAR
Yaptığım küçük bir sosyal medya ve açık kaynak araştırmasında karşıma İsrail merkezli The Times of Israel, İsraeldiaries ve benzeri bazı Yahudi haber kaynakları çıktı. Bu kaynaklar, ilginç şekilde, Oliver Leaman isimli Yahudi akademisyeni sıkça referans gösteriyordu. Leaman, İslam felsefesi ve Yahudi düşüncesi üzerine çalışan Yahudilerin çok sevgisini takdirini kazanmış bir akademisyen. Ancak dikkat çekici olan şu: Aynı isim, Fetullah Gülen ve onun yapısı üzerine yapılan çeşitli çalışmalarda da yer alıyor.

Tüm bu bilgiler bir araya geldiğinde, Leaman’ın bu çeviri ve açılımlarda doğrudan olmasa da fikrî bir zemin sunduğu ve nurculara ortam hazırladığı görülüyor. Fakat Nurculuk gibi yerli-manevî bir hareketin, dinlerarası diyalog adına hangi entelektüel temellerle ilerlediği ve kimlerce yönlendirildiği meselesi Devletimizin FETÖ/PDY birimlerince dikkatle takip edilmelidir. Cumhuriyet Gazetesi kaynaklı bir haber içeriğinde ise Yahudi Oliver Leaman Fetullah Gülen ve yapılanmasının faaliyetlerini şu cümleleri ile övmektedir.
Gülen hareketinin hedefi İslam’ın evrensel bir inanç olabileceğini göstermektir.
SANSÜRLENEN RİSALELER
Dinlerarası diyalog gölgesinde Nurculuk nereye gidiyor?
Geçtiğimiz günlerde Aydınlık gazetesinde yayımlanan “Nurcuların Ablası İngiliz Mery Weld” başlıklı yazıda, İngilizce Risale-i Nur çevirilerinde Bediüzzaman Said Nursî’nin özellikle Yahudilere yönelik sert ifadelerinin sansürlenip çıkarıldığına dair belge ve bulguları kamuoyunun dikkatine sunmuştuk. Bu sansür, sadece teknik bir çeviri tercihi değil, Risale-i Nur’un hedef, anlam ve bağlamından uzaklaştırılarak farklı bir amaca –yani Dinlerarası Diyalog projelerine– entegre edildiğinin açık bir göstergesi.

Bugün geldiğimiz noktada, bu manipülasyonların yalnızca bireysel çeviri tercihleri olmadığını, sistemli bir yönlendirme ile Nurculuğun farklı kollarında uygulanmaya başlandığını net biçimde görebiliyoruz.
Aydınlık’ın haberleştirdiği bir diğer önemli başlıkta, Colin Turner, Thomas Michel, Mery Weld ve Dale F. Eickelman gibi isimlerin, Türkiye'de Nurcuların en organize yapılarından olan Meşveret grubuna bağlı Suffa Vakfı ve Feyyaz Bilim ve Gelişim Derneği tarafından kaynak olarak gösterildiği ve eserlerinin okutulduğu belgelenmişti.
Bu ifşanın ardından ilgili vakıf ve derneklerin, bu kişilerle ilgili yayınları yayınlamaya devam ederken kaynak olarak isimlerini sansürledikleri “tedbir” yoluna gittikleri görülüyor. Ancak bu durum, geçmişte Fetullah Gülen yapılanmasına ait yayınlarda boy gösteren bazı papaz ve hahamların yazılarına da kapı aralandığını ve bunların Nurculuk adına okutulduğunu ortaya koyuyor.
Bu refleksif sansür hamleleri, yalnızca kurumsal bir geri çekilme değil, aynı zamanda bu yapıların içeriye yönelik meşruiyet kaygısına düştüğünün de göstergesidir. Bu noktada, ortaya çıkan tabloyu devletin ilgili kurumlarının dikkatine sunmayı bir vatandaşlık görevi olarak görüyorum.
Daha da düşündürücü olan, İstanbul İlim ve Kültür Vakfı'nın –eski milletvekili Said Yüce’nin başkanlığını yaptığı önemli bir yapı olarak– resmi platformlarında Yahudi akademisyen Oliver Leaman’a referans verilmesi ve bu ismin eş zamanlı olarak FETÖ’ye ait yasaklı sitelerde de “bilirkişi” gibi sunulmasıdır. Bunun yanı sıra, İsrail’e yönelik olarak başlatılan İbranice Risale-i Nur dağıtımları, sadece bir çeviri faaliyeti değil; FETÖ'nün yıllardır sürdürdüğü Dinlerarası Diyalog misyonunun, Nurculuk şemsiyesi altında yeniden canlandırılmaya çalışıldığını düşündürmektedir.

‘DİYANET’İN DAHİL EDİLMESİ KABUL EDİLEMEZ’
Bu noktada üzerinde özellikle durulması gereken bir başka skandal da şudur: Diyanet İşleri Başkanlığı'nın isminin, İstanbul İlim ve Kültür Vakfı’nın bu faaliyetlerine dolaylı olarak dâhil edilmiş olması. Bu durum, kabul edilemez bir zafiyettir. Diyanet, böyle bir sürece asla alet edilmemeli, tam tersine kamuoyuna açık bir şekilde tavır almalıdır.
Nurculuk adına başlatılan bu yeni yönelimlerin, ne Risale-i Nur’un ruhuyla ne de Bediüzzaman’ın temel ilkeleriyle bir ilgisi vardır. Dinlerarası Diyalog kılıfı altında yürütülen bu faaliyetler, geçmişte yaşanan acı tecrübeleri hatırlatmaktadır ve kamuoyunun, özellikle de inanan halkımızın dikkatle takip etmesi gereken bir tehlikeye dönüşmüştür.
Nurcuların kendilerine yeni abileri olarak referans olarak tanıttıkları Oliver Leaman’ın JUDAİSM isimli bir eseri bulunmakta ve bu kitabı ile Yahudiliği ve inançlarının propagandasını yapmaktadır.
Sonuç olarak; Risale-i Nur’un İbraniceye çevrilmesi Yahudileri nurcu yapma girişimi gibi iyi niyetle yorumlanabilecek sıradan bir yayın faaliyeti değil, ideolojik ve sosyolojik bir dönüşümün de bir adım ötede MOSSAD’ın nurcular adı altında Türkiye’de ve yurt dışında yürütebileceği bir projenin yardımcı aparatı gibi gibi duruyor.
Bu sürecin arkasında kimler var, hangi amaçlar güdülüyor, Nur talebeleri buna nasıl bakıyor, tüm bunlar üzerinde düşünülmeyi hak eden sorular olarak kamuoyunun takdirine bırakırken devletimizin ilgili kurum ve yetkilerinin bu gelişmelere karşı tedbir ve önlem almaları gerektiğini önemle vurguluyorum.

Nurcuların büyük İngiliz ablası: Mery Weld ve uyduruk Risale tercümeleriÖzgürlük Meydanı
Nurcular içindeki derin Fetullah Gülen bağlantıları: Kardinaller, referanslar ve itiraz edilmeyen gerçeklerÖzgürlük Meydanı
Nurcular ve Thomas Michel: FETÖ'ye uzanan ilişki ağıÖzgürlük Meydanı