19 Mart 2024 Salı
İstanbul
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Sistemi oylayacağız Erdoğan'ı değil

Şule Perinçek

Şule Perinçek

Gazete Yazarı

Bazı evetçiler diyor ki:
“Tayyip Erdoğan şöyle yaptı. böyle yaptı...”
“Onu çok seviyorum.”
Kimi daha kestirme...
“Reis ne derse o!”
Onun için “evet” diyeceğim.
Biz sistemi oylayacağız.
Tayyip Erdoğan'ı değil.
O oylama sonra gelecek. Diyelim ki siz çok seviyorsunuz, güveniyorsunuz. Ama bu halkoylamasında “evet” derken Erdoğan'a oy vermiyorsunuz. Öyle bir sisteme “evet” diyorsunuz ki ileride size çok ters biri seçilirse de, aynı yetkileri ona da tanımış olacaksınız.
İkincisi, Doğu Perinçek de basın toplantısında söyledi; bu getirilmek istenen öyle bir sistem ki “insanı imandan çıkarabilir”.
Öyle yetkiler veriyor ki...
Şimdi düşünün. Müslümansınız. Dini inancınız kuvvetli. Kötülük yapmazsınız. Yalan söylemezsiniz. Hırsızlık yapmazsınız. Ama dinimizde öyle kurallar var ki, sizi ona rağmen denetler... düşüncelerinizi bile... Bu bir önlemdir. Doğru yoldan ayrılmayın, akıllı olun... diye.
Ben kendi partimden,düşüncemden biri bile, böyle yetkilere “denetimsiz” sahip olsun istemem. Denetimsiz gücün ne yapacağı belli olmaz. En azından aklı çelinir. İyi ya da kötü niyet olması hiç önemli değil. İnsanı kötü yola düşürmeye açıktır.
İşte getirilmek istenen, evet ya da hayır diyeceğimiz sistem böyle.
Asmaya kesmeye olsa neyse, ona izin vermeyiz.
Mafyalaşmaya açıktır. Hem siyasi hem ekonomik.
Baştan aşağı.
Ayrıca milletin egemenliği milletindir. Bunu canını, cananlarını vererek kazanmıştır.
Hepimizin ailesinde şehitler, gaziler var.
Bu emaneti kimseye devretmeye, kimsenin hakkı yoktur.
Biz Kürdüz.
Biz Sünniyiz.
Biz Aleviyiz.
Biz Türk milletiyiz.
Hepimiz birlik istiyoruz.
Huzur istiyoruz.
Geçim derdimize çare istiyoruz. Bu çare değil. Onun için hepimiz “hayır” diyoruz.
Diyarbakır'a gittiğimde özgeçmişlerini verdiler. İki genç pırıl pırıl kadın. Fotoğraflarına bamktım durdum. Okumuşlar. Biri dilbilimci, biri inşaat mühendisi. İş istiyorlar.
Bizim kombi bozuldu. Tamir için şirket eleman gönderdi. Genç bir delikanlı. Bizim duvardaki tablolara bakması dikkatimi çekti sordum.
-İlgileniyorsun galiba...
-Evet...
Resimle ilgisi öylesine... Aslında makine mühendisiymiş. Şırnaklı. Okulu bir dizi fedakarlıklarla bitirmiş. Ailede tek okuyan. Ne umutlarla, zorluklarla dükkan açmış. Terör vb. derken. Ancak bir yıl dayanabilmiş. Kapatmış. Kimsede para yok ki... diyor. Kalkmış gelmiş İstanbul'a yevmiyeyle tamircilik yapıyor.
Benden daha çok birlikçi, benden daha çok huzurcu... Geçim derdinde aynı sayılırız.
İşte onun için hep birlikte hayırcıyız.

BİR ATANMIŞ BÖYLEYSE
Kemal Derviş.
Bir taneydi.
Atanmış geldi.
Hükümeti elinin tersiyle kenara itti.
Yengenize hayran kaldınız.
Şöförlerle simit yedi.
15 günde 15 yasa çıkardı gitti.
Hâlâ bedelini ödüyoruz.
Bir de 25'i birden atanmış gelecek.
Artık siz hesaplayın!!

TUTMA ELİNİ SEVERİM SENİ
1915'te topun namlusu üzerinde yürüyen bir kedi. O zamanlar trafo yokmuş demek ki...

Kim var içeride cezaevlerinde?
Çıkanlarla konuşuyoruz. Avukatlarla konuşuyoruz. Hu çeken, namaz kılan, takkeli, cübbeli... Üstelik bunlar dışarıdayken tebdili kıyafet geziyorlarmış demek ki... şimdi gerçek kimlikleriyle.
Rütbeler de öyle.
İmam rütbesi, silahlı kuvvetlerin rütbesini tutmuyor. Amirler-erler değişmiş.
Bunların içeriye atılması, iyi mi? İyi.
Atlantikten kopmamız kötü mü? Hayır. İyi.
Tutma ağanın elini. Daha çok kopalım.
Şimdiye kadar boğazımızı sıkan kimdi?
Atlantik sistemi.
Toplum içinde Amerikancılık, vatanseverliğe doğru evrildi.
Ne çok duyardık. Siz de “her şeyi Amerika'ya bağlıyorsunuz...”
46'da alkışlarla gelmişti.
İzmir Marşıyla uğurluyoruz.
Fena mı?
İyi... iyi... seviniyoruz... daha çok iyi olması için çalışacağız.
Ya cayarlarsa?
Sopam, arkamda elimde..!
Bu kez eskisine de benzemez, çokuz, hem çok daha çok...
Fena benzetiriz.
Zaten cesaret ister.

ABD SIRTIMI SIVAZLASIN BOR'DA KALDI
Vatan savaşının başına geçen artık hükümet olur, hükümette kalır.
Neden?
Vatan savunması birincil sorunumuz. Çözüme aday oldun, oldun...
Yoksa, in aşağı. Geç yerine sıradaki.
Kim çözecek?
“Ben borç bulurum” diyen mi? Üretimin, istihdamın önünü açan mı...?
ABD'ye mesaj vereyim, sırtımı sıvazlasın, diyen mi??
Geçti Bor'un pazarı.
Ne Niğde'si Ankara'ya geldik.

AB, AB DEDİĞİNİZİN TEK KİŞİ KALMIŞ!

Hollanda'da esrar serbest. Reklamın iyisi kötüsü...

Hollanda Parlamentosu esrar ekimini serbest bırakıyor... Muhalefetteki Demokratlar 66 Partisi (D66) tarafından hazırlanan yasa önerisi, Meclis çoğunluğunun desteğini aldı. Esrar sadece devlet tarafından ruhsat verilen kişiler tarafından denetimli bir şekilde üretilecek. Yasa dışı esrar üretimi ve buna bağlı suçlarla mücadele amacıyla, suçu suç olmaktan çıkarıyor. Sağlığa uygun hale getiriyor,
Hollanda'da hoşgörü yasası çerçevesinde, "coffeeshop" adı verilen kafelerde esrar satışı zaten serbestti. Kafelerde de sadece yasal yollarla üretilen esrarın satışına izin verilecek.
Esrar ekimini yasallaştırmanın başka ne yararı var?
Yasa dışı esrar ekiminde kaçak elektrik kullanımı hem ekonomiye büyük yük getiriyormuş, hem de sık sık yangınlara yol açıyormuş. Ayrıca yılda milyarlarca euroluk bir kayıt dışı pazar da oluyormuş...
Öneri, Hollanda Belediyeler Birliği (VNG) tarafından da olumlu karşılandı. Belediyelerin büyük çoğunluğu esrar yetiştirmeye talipmiş...
Hadi bir haber daha vereyim en son.
Amsterdam kentindeki bir restoran, ülkedeki "esrar kültürüne" yeni bir boyut kazandırdı. Kent merkezindeki Green House Kitchen adlı restoran, müşterilerine yemek yerken "sağlıklı biçimde kafa bulma" olanağı sunuyormuş. Green House Kitchen adlı restoranın müşterileri yemek yerken, masalarında bulunan özel düzenek sayesinde "organik esrar" da içebiliyorlarmış.
Bazen içimden şöyle doldura doldura “Yuh artık!!” demek geçiyor da... kullandığım bir sözcük değil, terbiyem izin vermiyor.

FOTO:
1
2-