Abdülkadir'i hatırlar mısınız?

Abdülkadir Kayalı... 2009 ara transferinde Gökhan Emreciksin'le birlikte Ankaragücü'nden Fenerbahçe'ye gelen, UEFA'nın "Geleceğin en iyi 10 futbolcusu" arasında gösterdiği 18 yaşındaki yıldız adayı. O tarihte, U-15'ten U-19'a dek tam 50 kez milli olmuş, Chelsea ve Manchester City dahil bir çok kulübün ilgi alanındaki futbolcu.

Abdülkadir, Fenerbahçe'de bir tek lig maçında bile yer almadan, önce İstanbul Belediyespor'a, sonra Orduspor'a gitti. Bu sezonsa Boluspor'da oynuyor. 2011'den beri de milli maçı yok. Aynı yıl itibariyle 47 defa alt kademelerde milli olmuş İlhan Parlak'ı, France Football "Bitirici" lakabıyla, "Gelecek vaat eden" futbolcular arasında gösteriyordu ki, 20 yaşında Kayserispor'dan Fenerbahçe'ye gelen İlhan da, 4 sezondur Karabükspor'da.

Fenerbahçe'den örneklemeyi sürdürelim. 2007'de Zeytinburnuspor altyapısından 12 yaşındaki Hüseyin Rüzgar'la, Galatasaray'dan önce davranılıp, babasını Batman'dan getirerek sözleşme imzalanmıştı. 2009'da Sakaryaspor altyapısından alınan Onur Karakabak 36, Furkan Aydın ise 10 kez Genç Milli formayı giymişti. Mardinspor'dan alınan Okan Alkan, Denizlispor'dan gelen Gökay İravul da defalarca genç milli olmuş oyunculardı. Bugün alt liglerdeler ve kadroya bile giremedikleri oluyor.

Yalnızca Fenerbahçe için geçerli değil bu durum. Alt kademelerde 50'nin üzerinde milli olup da, hiç A Milli olamamış yakın dönem futbolcularından bazılarını sıralarsak: Uğur Uçar, Cafercan Aksu, Özgürcan Özcan, Cem Sultan, Mülayim Erdem, Ali Öztürk, Ali Kuçik, Barış Memiş, Doğa Kaya, Emrah Eren, Eren Albayrak, Ergin Keleş, Ferhat Öztorun, Ferhat Kiraz, Fevzi Elmas, Furkan Özçal, Gürhan Gürsoy, Hasan Üçüncü, Kerim Zengin, Koray Çölgeçen, Murat Duruer, Orhan Şam, Orhan Gülle, Özgür Çek, Serkan Reçber, Umut Sözen, Ümit Aydın, Volkan Babacan bilinen isimlerden bazıları. Liste çok uzun.

Elbette hepsi A Milli olamayacaktı, elbette piramit daralarak yükselecek. Ancak genç milli düzeyinde 50 kereden fazla oynatılmaya layık bu oyuncuların bugünkü konumu, uygulanan sistemi sorgulatır. Bir kısmının yeteneği, gelişimi sınırlıdır; bir kısmı sakatlanmış, engellenmiş ya da başka tercihler kullanmıştır; bir kısmının önünde çok güçlü rakipleri vardır. İyi de bu yüzlerce gencin içinden bir "Aurelio" çıkamaması nasıl açıklanabilir? Başka açıdan bakarsak, iyi bir sosyal ve psikolojik destek programı uygulansa, Batuhan Karadeniz'in kariyeri böyle mi olurdu? "Gelişim zinciri"nin, bir yerlerde koptuğu; sistemin hedefinin, verimliliği göz ardı ettiği ya da ıskaladığı ortada.

Futbolumuz paranın içinde yüzmeye başlayalı 10 yılı geçiyor. 10 yıl bir nesil demek. Kimler yetişti bu 10 yılda, parmakla gösterilebilecek?.. Gökhan Gönül bile, doğrudan A Milli formayı giydi. Ankara'nın göbeğindeki yeteneği dahi fark edip de, "U"lu milli yapamamışız 1 kere bile! Uyumuşuz! Tıpkı, Ömer Çatkıç, Tayfur Havutçu, Suat Kaya, İbrahim Üzülmez, İlhan Mansız, Ümit Karan, Deniz Barış, Hakan Balta'yı da zamanında keşfedemeyip, direkt A Milli yaptığımız gibi.

Yaman çelişki! Yukarıyı beslemesi gereken altyapının bu işlevi devre dışı! Buna karşılık altyapıya yolu düşmeyenlerse üstyapıda... Çok değil 4 yıl önce İspanya'daki U-17 Şampiyonası'nda Hollanda'nın 10 numarası ve kaptanı kimdi dersiniz? Bugün Beşiktaş'ın ve A Milli Takım'ın oyuncusu olan Oğuzhan Özyakup... İşte lafın bittiği nokta!

Cari gerçek şu; Türkiye'nin futbol bütçesi, futbol kültürüne, vizyonuna, gelişmişliğine kıyasla çok hem de çok fazla. Yoksa Melo'lar, Meireles'ler böyle şımarıp, saygısızca at oynatabilirler mi?