03 Mayıs 2024 Cuma
İstanbul 20°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Antrenörlük...

Atilla Özalp

Atilla Özalp

Gazete Yazarı

A+ A-

BÖYLE bir meslek olabilir mi? Dünyada hangi meslek kolunda yılda iki defa kovularak kapı dışarı edilip seneye yine bir takımla anlaşıp tekrar kovulursun ki? Otuz senelik antrenörlük hayatın olsa bu süreçte en az 30 ile 60 arasında kapı dışarı ediliyorsun. Başka hiçbir meslek dalında bu kadar aşağılanma yoktur.

KAĞIT MENDİL GİBİ...

Sezon başı göreve gelirken omuzlardasın, sonrasında elinde bavulun, yanında bir Allah'ın kulu yok. Hoş, profesyonel bir takımda çalışıyorsan aldığın yüklüce tazminatla ayrıldığında nispeten mutlusun ama amatör liglerde çalışıyorsan durumun içler acısı. Kağıt mendil gibi bir kenara atılıyorsun. Liglerimizde yaşanan bu eşitsizliğe Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) ve Türkiye Futbol Antrenörleri Derneği (TÜFAD) kayıtsız kalınca, profesyonel liglerde çalışan meslektaşlarıyla aynı belgeye sahip olan amatör küme antrenörleri çaresizce pılını pırtısını toplayıp gidiyor.

TAM BİR ÇIKMAZ

Takım çalıştırabilmek için yeterlilik belgesi anlamına gelen antrenör sertifikasının en üst seviyesi UEFA Pro Lisans. Fatih Terim'de ve amatör liglerde takım çalıştıran birçok antrenörde de bu belge var. Yeter ki paran olsun. 60 bin lira verip elde ettiğin UEFA A Lisansıyla 3 sene bir takımda çalışıp 180 bin lira TFF'nin, 20 bin lira da TÜFAD'ın kasasına bu parayı yatırdın mı hop belge elinde. Birden Fatih Terim, Abdullah Avcı, Şenol Güneş, Jorge Jesus ile eşit seviyede oluyorsun. Hatta Emre Belözoğlu'ndan bile üst seviyede oluyorsun ama alacağın maaş, transfer ücreti ve tazminat söz konusu olduğunda hakkını koruyan, gözeten hiçbir dayanak ve yetkili kurum olmuyor.

İşin diğer trajikomik tarafı da; Pro Lisans'a sahip olamazsan Süper Lig'de takım çalıştıramıyorsun ama amatör ligde bu lisansa sahip olsan bile çalıştıracak takım bulamayabiliyorsun. Yani lisansa sahip olmak için 200 bin lira öde ve takım bile bulama. Ne biçim çıkmaz bu, anlaşılır gibi değil. Binbir türlü çabayla, borç harç banka kredisi çekerek sahip olduğun sertifikanın parasını hiçbir zaman kazanamayacak olman da işin cabası.

FUTBOLDA DA PARAYI VEREN DÜDÜĞÜ ÇALIYOR

“Tamam yahu, sen de pro lisans alma, alt tarafı amatör kümede çalışacaksın, onun bir alt sertifikası olan UEFA A Lisans ile takım çalıştır.” dersen o sertifikaya sahip olmak için de 60 bin lirayı gözden çıkarman gerek. Aslında Pro Lisans belgesine sahip olman için tüm sertifikaları adım adım toplasan cebinden 300 bin lirayı aşan bir parayla vedalaşman lazım. Yani anlayacağınız futbolda da parayı veren düdüğü çalınca ülke futbolunda felaket çanları bangır bangır çalmakta. Peki duyan kim? Anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az diye boşuna dememiş büyüklerimiz.

Profesyonel liglerde de, amatör liglerde de takım çalıştırmak için bu belgelere sahip olmak gerek. Eğer harcanan emek karşılığında verilecek ücreti belirleyen adı “Emekmetre” olan bir alet olsa, amatör liglerde harcanan emeğin, profesyonel liglerde çalışan antrenörlerin emeğinden çok daha fazla olduğu ortaya çıkar ama emek karşılığında amatör liglerde alınan ücret ve antrenörlerin hakları rezalet ötesi.

OYUNCU FABRİKASINDA ÇAĞDAŞ KÖLELER

Amatör liglerdeki antrenörler tüm olumsuz koşullara rağmen oyuncu yetiştirme açısından profesyonel kulüplerin kazan dairesi konumunda. Adeta oyuncu fabrikasının emekçileri durumundalar ama iş alınan ücrete gelince futbolun çağdaş köleleri gibiler.

Zaman zaman birçok genç antrenör yanıma geliyor, “Hocam çalıştıracak takım var mı?” diye soruyor. “Var, buluruz ama parası çok çok az, değer mi?” dediğimde, futbolu çok seven, ülke futbolunda bir şeyler başarma ateşiyle yanıp tutuşan genç antrenörler yine de “Olsun be hocam, başlayalım bir yerden” diye yanıt verince, olan bitene razı olan bu anlayışla, bu bozuk düzende devranın devam edeceğini her defasında anlıyorum. Alan razı veren razı olup ses çıkarmadıkça ne bu düzen değişir ne de ülke futbolu kurtulur...