Yandex
25 Mart 2025 Salı
İstanbul 13°
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Avrupalılar Trump karşısında nasıl bir strateji izleyecek?

Ali Rıza Taşdelen

Ali Rıza Taşdelen

Gazete Yazarı

A+ A-

Seçim kampanyasını “Önce Amerika” şiarı çerçevesinde yürüten Donald Trump 20 Ocak Pazartesi günü yemin töreninde yaptığı konuşmasında her şeyden önce iç politikayı öne çıkardı ve Amerikan halkına seslendi. Paris Anlaşması'ndan ve Dünya Sağlık Örgütü'nden (WHO) çekildiğini açıklarken seçim öncesi veya seçildikten sonra özellikle Avrupa’da büyük yankı uyandıran konulara ilişkin veya NATO’nun geleceği ve Avrupa-NATO ilişkileri ya da Ukrayna savaşı hakkında açık tek bir kelime bile etmedi. Fakat Avrupalılar Trump’ın açıklamalarını endişeyle dinlediler.

Avrupalılar Trump karşısında nasıl bir strateji izleyecek? - Resim : 1

Trump bugün daha güçlü ve arkasında dört yıllık bir başkanlık tecrübesi var. 2017’de beklenmeyen bir başarı elde etmişti. Kendi partisini (Cumhuriyetçiler) kontrol edemiyordu. 2025’te güçlü bir başarı elde etti. Başkanlığı kazandığı gibi hem Kongre'yi hem de Yüksek Mahkeme'yi kontrol ediyor. 2017 yılında Avrupa'da savaş yoktu ve dış politika konusundaki bölünmelerin Avrupa kıtasının güvenliği üzerinde doğrudan bir etkisi yoktu. Hatta Rusya, Çin ve İran ile ilişkilerini geliştirebilmişlerdi. Ekonomik kriz vardı ama bugünkü kadar değildi. İlk üç yıl milyonu geçen ölümlere mal olan ve trilyon dolarları aşan bir yük getiren Korona salgını yaşanmamıştı. Böyle bir dünyada Macron’un Fransa’sı ve Merkel’in Almanya’sının başını çektiği Avrupalı liderler Trump’ın karşısına dikilebilmişlerdi. Ama bugün artık Avrupa karşısında daha özgüvenli bir ABD Başkanı var.

Avrupalılar Yeni ABD Başkanı Trump’ın Avrupa ülkelerine ilişkin yapacağı ekonomik, askeri ve siyasi dayatmaları biliyorlardı. Birincisi Avrupa’nın yaptığı ihracat mallarına ek gümrük vergisi getirmek. İkincisi, Askeri harcamalarını ve NATO’ya katkılarını artırmak. Üçüncüsü, Ukrayna savaşını Rusya Devlet Başkanı Putin ile anlaşarak bitirmek.

AVRUPA İLE TİCARET SAVAŞI

Bütün bu sorunlar, zorluklar içinde Avrupalıların üzerinde durduğu ve endişelendiği konu Trump Amerika’sı ile ticaret. AB ile ABD arasındaki ticarette AB ülkeleri kazançlı durumda çünkü 350 milyar fazlaları var. İşte Trump’ı “isyan” ettiren de bu durum.

Avrupalılar Trump karşısında nasıl bir strateji izleyecek? - Resim : 2
Emmanuel Macron ve Donald Trump

Trump, yemin töreninde açıkça ifade etmedi ama 21 Ocak Salı günü düzenlediği basın toplantısında daha doğrudan konuştu: Avrupa'dan ithal edilen ürünlere ek gümrük vergisi uygulanması olasılığını yeniden açık bir şekilde gündeme getirdi. AB ile 350 milyar dolar ticaret açığı verdiklerini söyleyen Trump bu açığın Avrupa'nın ABD petrol ve doğalgazına yönelik ilave alımları yoluyla da ele alınabileceğini söyledi. Avrupalılar için “AB bizim için çok kötü. Bize çok kötü davranıyorlar. Arabalarımızı almıyorlar. Tarım ürünlerimizi almıyorlar. Neredeyse hiçbir şey almıyorlar,” diye ekledi. “Bunu ya gümrük vergileriyle çözeceğiz ya da petrol ve gazımızı satın almak zorunda kalacaklar” dedi.

YATIŞTIRMA MI? DİRENME Mİ?

Yemin töreni öncesi Trump’ın bu çıkışlarına sessiz kalan AB yönetici ve liderleri artık Trump’ın resmen ABD Başkanı koltuğuna oturması ve Avrupa’ya yönelik açıklamalarına devam etmesi ve direnmesiyle birlikte, ABD’ye karşı nasıl bir tavır almak gerektiği konusunda bir strateji geliştirme çabası içine girdiler. Ama gerçek şu ki Avrupalılar, Donald Trump'ın kampanya vaatlerini hayata geçirmesi halinde nasıl bir strateji izleyeceklerine henüz karar vermiş değiller. Her kafadan, her kurum yöneticisinden ve ülke liderlerinden ayrı ayrı sesler çıkıyor. Bazıları ABD ile bir ticaret savaşından kaçınmayı, Trump’ı yatıştırmayı ve anlaşmayı savunurken bazıları da Avrupa’nın ABD’ye “gücünü göstermesi” çağırısında bulunuyor.

Uzun süre sessizliğini koruyan Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen pragmatik bir tavır sergiliyor. Salı günü İsviçre'de düzenlenen Davos Ekonomik Forumu'na katılan ve bir konuşma yapan Leyen, Washington'un önemli bir ticaret ortağı olduğunu hatırlatarak, “İlk önceliğimiz ortak çıkarlarımız doğrultusunda hızlı bir şekilde görüşmelere başlamak ve müzakereye hazır olmaktır” diyen Leyen sözlerini şöyle sürdürdü: ”Pragmatik olacağız ancak çıkarlarımızı savunmak ve değerlerimize saygı göstermek gibi ilkelerimiz konusunda da kararlı olacağız”.

Avrupalılar Trump karşısında nasıl bir strateji izleyecek? - Resim : 3
Olaf Scholz ve Emmanuel Macron ortak basın açıklaması - Elysee Sarayı

Le Figaro’nun aktardığına göre: Ticaret cephesinde ise Komisyon Başkanı (Leyen), Beyaz Saray'ın ev sahibinin gözüne girmek umuduyla ABD'den daha fazla sıvılaştırılmış doğal gaz almayı önererek kartlarını çoktan açtı… Doğalgazın yanı sıra havacılık ya da silahlanma da buna dahil edilebilir. Amaç Trump’ı yatıştırmak ve bir anlaşma yapmak.

‘ÇİN İLE İLİŞKİLERİMİZİ DERİNLEŞTİRECEĞİZ’

Ama diğer taraftan Davos’taki konuşmasında Ursula von der Leyen, “Sadece değerlerimizi paylaşan uzun süreli dostlarımızla değil, aynı zamanda ortak çıkarlarımızın olduğu tüm ülkelerle işbirliğini savunmaya devam edecek” bir Avrupa. Sözlerine şunları da ekledi: “Dünyanın geri kalanına mesajımız basit: Karşılıklı fayda sağlayacaksa sizinle diyalog kurmaya hazırız” dedi.

Özellikle Hindistan'a bir gezi düzenleyeceğini duyuran AB Komisyonu Başkanı, AB'nin Çin'e “ulaşmaya” ve Pekin ile ilişkilerini “derinleştirmeye” hazır olduğunu belirtti.

ABD KARŞISINDA BÖLÜNMÜŞ BİR AB

Avrupalılar, Trump’ın onlarca yıllık ikili ve transatlantik ilişkileri sarsan açıklamaları ve AB’ye karşı izleyeceği politikalar karşısında bölünmüş durumdalar.

Le Figaro’da Florentin Collomp şöyle devam ediyor: “Avrupa Komisyonu Başkan Yardımcısı Stéphane Séjourné (Macron’un preslerinden ve eski Fransa Dışişleri Bakanı), “üstüne bir de ticaret savaşı çıkmaması” koşuluyla Avrupa'nın ABD'ye savunma konusunda taahhütler vermesinden yana. Üye Devletlerin çoğunluğu bu uzlaşmacı çizgiyi destekliyor”. Yazar diğer taraftan Macron’un partisinden ve Avrupa Parlamentosu'ndaki Renew (merkezci) grubun başkanı Valérie Hayer’in “Eğer düşük bir profil çizerek, Amerikalıların paspası olmayı kabul ederek Trump'ın gümrük tarifeleri konusunda iyi niyetini kazanacağımızı düşünüyorsak yanılıyoruz” dediğini aktarıyor.

Amerika uzmanı Dominique Simonnet, ladepeche.fr’e yaptığı açıklamada “Trump'ın ilk döneminden farklı olarak İtalya'da Giorgia Meloni ve Macaristan'da Viktor Orban gibi Avrupa'nın en az demokratik ülkelerinden bazılarının desteğine sahip olması durumu daha da karmaşık hale getiriyor. Bu ittifaklar, Donald Trump'tan gelebilecek herhangi bir saldırıya karşı koyabilecek ortak bir Avrupa cephesi oluşturmayı zorlaştırıyor” diyor.

Avrupalılar Trump karşısında nasıl bir strateji izleyecek? - Resim : 4
Trump tehdit ediyor, Avrupa yakında Putin'le tek başına yüzleşecek - 4 Ocak 2024

MACRON VE SCHOLZ ZEVAHİRİ KURTARMAYA ÇALIŞIYOR

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve Almanya Başbakanı Olaf Scholz, iki ülke arasında Elysee Antlaşması'nın imzalanmasının 62. Yıldönümü nedeniyle Paris’te bir araya geldiler. Donald Trump'ın ABD başkanlığına dönüşü ve Avrupa’ya ilişkin politikalarına karşı daha güçlü bir Avrupa çağrısında bulundular.

Trump’ın ilk döneminde Ülke içindeki Amerikancıların, Brüksel’in ve Küreselci güçlerin desteği ile yeni seçilen Macron genç, dinamik ve Avrupa için taze kan olarak görülüyordu. AB’nin liderliğine oynayan bir hava içindeydi. Küreselcilere meydan okuyan Trump’la karşı karşıyaydı ama ABD derin devletinin saldırgan neocon kanadına yakındı. Trump’a karşı ABD’den bağımsız Ortak bir “Avrupa ordusun”dan dem vuruyor, “stratejik özerlik”ten bahsediyordu. Bunların hepsi bir balondu ve patladı. Macron’un Biden döneminde Ukrayna savaşı ve İsrail’in Gazze katliamında olsun Afrika’da birlikte terör örgütlerine verdikleri destekler olsun nasıl Amerikancı-Atlantikçi bir lider olduğunu biliyoruz.

Bugün İşbirliği yaptığı Biden yenildi ve karşısında yeniden Trump var. Çarşamba günü Paris’te Scholz ile birlikte düzenledikleri basın açıklamasında söylediklerinin içi boş ve hiçbir kıymeti harbiyesi yok. Ne demiş: “Birleşik, güçlü ve egemen bir Avrupa'nın pekiştirilmesinde rol oynamak her zamankinden daha fazla Avrupalıların ve dolayısıyla iki ülkenin görevidir. Transatlantik bağlara bağlı, aynı zamanda kendi çıkarlarını savunabilen ve bunları Avrupa değerleri ve araçlarıyla koruyabilen bir Avrupa. Zorluklar ve bazen de ortaya çıkan endişeler karşısında oluşturduğumuz çift sağlamdır (...) Daha fazla birlik, daha fazla hırs ve cesaret ve Avrupalılar için daha fazla bağımsızlık, bizi harekete geçiren şey budur ve bu doğrultuda hareket etmeye devam edeceğiz” dedi. Bugün kendi ülkesinde halk desteğini yitirmiş, meşruiyeti tartışılan, bir hükümet kuramayan Macron’un söylediklerinin ne ulusal ne de uluslararası alanda bir karşılığı yoktur.

Almanya Başbakanı Scholz’un durumu da farklı değil. O da Macron gibi partisi Avrupa Parlamentosu’nda yenilmiş, başını çektiği hükümet yıkılmış, 23 Şubat 2025’te yapılacak erken genel seçimlerde şansı olmayan bir lider. O da demiş ki: “yeni Amerikan Başkanlığı Avrupa için bir “meydan okumadır”. Ve eski kıtanın ise trans-Atlantik ilişkilerde “çekingen ya da saklanan değil, yapıcı ve kendine güvenen bir ortak olacağını” ifade etmiş. “Bunlar zor zamanlar ve tam da bu zor zamanlarda Avrupa'nın bize, yani Fransız-Alman çiftine ihtiyacı var. (...) İkimiz de Avrupa'nın değişen dünyada daha güçlü ve daha dirençli olması gerektiği konusunda hemfikiriz” diye devam etmiş. İki lider ayrıca Avrupalıların Ukrayna'yı desteklemeye devam etmeleri gerektiğini de teyit etmişler.

‘O BİR TİCARET EDAMI DİPLOMATİK YAKLAŞIM İŞLEMEZ’

Avrupalı siyasetçilerin “diplomaside temkinli olunması gerektiğini ve Donald Trump ile müzakere edilebileceğini düşündüğünü” belirten Amerika Uzmanı Simonnet “Ancak bu yaklaşım gerçekten doğru bir teknik değil çünkü Amerikan Başkanı acımasızca hareket ediyor. O sadece güç ilişkilerine ve ticari mantığa aşinadır… Sadece güç temelinde hareket eden biriyle karşı karşıya olduğunuzda, onu diplomatik jestlerle yatıştırmaya çalışmanın bir anlamı yok. O böyle çalışıyor. Onun için Avrupa her şeyden önce bir müşteri ve ticaret ortağı” Trump’ı yatıştırma çizgisinin bir hata olduğunu belirten yazar, “ Avrupa'nın güçlü, kararlı ve tepki vermeye hazır olduğunu göstermesi gerekiyor. Kendi kararlılığımızı ortaya koymalı ve onun kadar güçlü olabileceğimizi göstermeliyiz. Tek çözüm budur” diyor.

Evet Trump bir milyarder iş adamı. Her şeye bir patron ve tüccar gözüyle bakabilir. Ama diğer bir gerçek de Trump’ın Küreselcilerin arı kovanına çomak sokmasıdır. “Savaşları bitireceğim” demesidir. Büyük Amerika’yı yeniden kuracağım demesidir. Tabi bunlar Trump’ın hayalleri. ABD’nin büyük bir emperyalist ülke olduğunu, ABD Derin Devleti içindeki saldırgan kesimin Trump’ı ne kadar rahat bırakacağı, Nitekim Tekelci sermayenin bir temsilcisi olan Trump’ın askeri olarak yenilen, dolar saltanatının haraç sisteminin çökmeye başladığı, milli gelirinden fazla kamu borcu olan bir Amerika’nın başkanı olduğunu da unutmayalım.

Avrupalılar Trump karşısında nasıl bir strateji izleyecek? - Resim : 5
Unutulmayan fotoğraf, Kanada, 2018, G7 Toplantısı... Başta Merkel Avrupalılar Trump'a diklenirken

Trump’tan Avrupa’ya:

Ukrayna savaşını bitireceğim sen de askeri harcamaları yükselt

Ticaret Savaşı dışında diğer iki konuda da Avrupalılar endişe içindeler. Askeri harcamaların ve NATO’ya katkıların artırılması ve Ukrayna savaşını Rusya Devlet Başkanı Putin ile anlaşarak bitirilmesi.

ABD’nin Yeni Başbakanı Trump, NATO ülkelerinin savunma bütçelerini GSYİH'lerinin %5'ine çıkarmaları gerektiğini ilan etti. Amerika'nın Rusya'nın Ukrayna'daki savaşına yönelik tutumuna ilişkin belirsizlikler ve Ukraynalılar ile Avrupalıların zararına bir “barış” Eski Kıta'daki endişeyi arttırıyor.

NATO ve askeri harcamalar konusunda Donald Trump, son yıllarda kaydedilen ilerlemeye rağmen (Ukrayna savaşının tetiklediği Fransa’nın savunma harcamalarını ikiye katlama hedefi, Almanya’nın İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana görülmedik silahlanma harcamaları-Bn.) Avrupa'nın askeri çabalarının henüz günümüzün stratejik zorluklarını karşılayamadığını ve ABD'ye aşırı bağımlılığa dayalı bir modelin artık sürdürülebilir olmadığını belirtmektedir.

NATO eski Genel Sekreter Yardımcısı (2016-2022) ve Avrupa Dış İlişkiler Konseyi'nde (ECFR) savunma konularında uzman olarak görev yapan Camille Grand Le Monde gazetesinde durumu şöyle değerlendiriyor: “Avrupalılara düşen görev, Amerika'dan daha az destek alarak kendi savunmalarına daha fazla yatırım yapmak ve böylece 1949'dan bu yana süregelen transatlantik uzlaşının köklü bir revizyonunu masaya koymaktır. Hint-Pasifik'e verilen öncelik için Amerikan kaynaklarını serbest bırakmak ve esasen Avrupalıların hareket etme kapasitesini güçlendirerek yük paylaşımı tartışmasının şartlarını gözden geçirmek için İttifak'ın gerçek bir Avrupa ayağının oluşturulması gerekmektedir. Böyle bir yaklaşım tüm Avrupalılar tarafından paylaşılmalıdır. zira parçalanmış bir Avrupa, kendisine itibar etmeyen bir Trump yönetimine etkili bir şekilde yanıt veremeyecektir”.

Trump’ın ısrarlı açıklamaları Ukrayna Devlet Başkanı Zelensky’ye de geri adım attırdı. Daha önce Vladimir Putin'e herhangi bir taviz verilmesine karşı çıkan Zelensky, son aylarda ordusunun cephe hattında yaşadığı zorluklar ve Batı yardımının zayıflaması korkusu karşısında tutumunu yumuşattı; Ukrayna’nın NATO'ya alınması, güvenlik garantileri verilmesi ve Batı'nın yeni silah sevkiyatları karşılığında Ukrayna'nın Rusya'nın kontrolündeki topraklar üzerindeki hak iddiasından geçici olarak vazgeçmesi fikrini ortaya attı. Şimdilik NATO üyeliği hayal gibi görünüyor. Ama Barış planı masada.

RIA Novosti’ye göre Trump'ın Ukrayna'daki çatışmayı çözmek için üç planı var. Bu planlar müstakbel ABD Başkan Yardımcısı JD Vance, eski Ulusal İstihbarat Direktörü Richard Grenell ve Ukrayna Özel Temsilciliği görevine aday gösterilen Keith Kellogg tarafından dile getiriliyor. Grenell özellikle Ukrayna'nın doğusunda özerk bölgeler oluşturulmasını önerirken, Ukrayna'nın NATO üyeliğinin ABD'nin çıkarlarına uygun olmadığını belirtiyor. Kellogg'un planı cephe hattının dondurulmasına dayalı bir ateşkesi içeriyor. Vance'in önerisi ise Rusya ile Ukrayna arasındaki sınır hattının askerden arındırılması ve Rusya'ya Kiev'in NATO'ya katılmayacağının garanti edilmesi.

Avrupa açısından Ukrayna yenilgisi jeopolitik açıdan önemli bir olay olmakla birlikte bu üç konunun ortak noktası ekonomi yani para ve ticaret. ABD ile yaşanacak bir “ticaret savaşının” zaten büyük bir ekonomik kriz içinde bulunan Avrupa’yı özellikle de Fransa ve Almanya’yı derinden sarsacaktır. Bugün hiçbir Avrupa ülkesinin askeri harcamalarını yüzde 5 artırma ve NATO’ya daha çok ekonomik katkıda bulunma olanağı yoktur. Ukrayna içinse Avrupa’ya geçmiş olsun. ABD’nin gazına gelerek ülkelerini ve ekonomilerini ateşe attılar. Şimdi de cayır cayır yanıyorlar. ABD’nin Ukrayna’ya silah yardımını kesmesi ve/veya Rusya ile birlikte savaşı sona erdirmesiyle Ukrayna için artık kıllarını bile kımıldatamayacak durumdalar.

ABD Avrupa Donald Trump