27 Nisan 2024 Cumartesi
İstanbul 13°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Batıda varlık balonları sönüyor, kriz derinleşiyor

Serhat Latifoğlu

Serhat Latifoğlu

Gazete Yazarı

A+ A-

Neoliberal Batı ekonomisi çok sayıda krizi aynı anda yaşıyor. Stagflasyon (enflasyon ve durgunluk) gıda, enerji, güvenlik krizlerinin bir araya gelmesi ile birlikte Batı ekonomilerinde varlık balonları sönmeye başladı. Salgın sonrası varlık fiyatlarında yaşanan aşırı yükselişleri gıda ve enerji piyasalarında fiyat yükselişi izledi. Yüksek enerji ve gıda fiyatlarına bağlı olarak yıllardır çok düşük seviyelerde seyreden enflasyon oranları bir yıllık zaman dilimi içinde son 40 yılın en yüksek seviyelerine ulaştı. Hemen ardından Batı merkez bankaları başta olmak üzere dünya merkez bankalarının faiz artırımı beklentileri arttı ve art arda faiz artışları gerçekleşmeye başladı. Nihayet Rusya Federasyonu’nun Ukrayna Operasyonu’nu bahane edip keyfi bir ambargo uygulamaya başlayan Batı kendi eliyle krizi derinleştirmiş oldu. Ambargo, zaten aşırı şişmiş olan gıda ve enerji fiyatlarının daha da yükselmesine neden oldu. Sonuç olarak Batı ekonomilerinde enflasyon oranı son 40 yılın en yüksek seviyelerine ulaşmış oldu.

İLK SATIŞ DALGASI FİNANSAL PİYASALARDA

Merkez bankalarının faiz artışlarının başlaması ile birlikte dünyanın en büyük hisse senedi endeksleri olan S&P 500 Endeksi yılbaşından bugüne yaklaşık yüzde 20, Nasdaq 100 yüzde 27 oranında değer kaybetti. Batı ülkelerinin hemen hemen tümünün hisse senedi piyasalarında benzer oranlarda değer kaybı yaşandı. Gerçekleşen satışlar 2008 krizi sonrasında ikinci en büyük,  2020 krizi sonrasının en büyük değer kaybını ifade ediyor. Hisse senedi sahipliğinin yüksek olduğu ABD’de hane halkı ve varlıklı bireylerin toplam varlıkları 170 trilyon dolardır. Bu varlıkların yaklaşık yarısı gayrimenkul ve hisse senetlerinde bulunuyor.  JP Morgan’ın tahminine göre ABD hane halkı bu satışlarda 5 trilyon dolar büyüklüğünde zarara uğradı. Emeklilik sistemi hisse senedi ve tahvil piyasalarına dayalı olan ABD için bu kayıplar büyük önem arz ediyor.

KRİPTO VARLIKLAR BÜYÜK BİR DARBE ALDI

Üst üste gelen krizlerden kripto varlıklar da etkilendi. Yılbaşından bugüne Bloomberg Kripto Para Endeksi yaklaşık olarak yüzde 48 değer kaybı ile en büyük kayıplardan birini yaşadı. Kripto paraların içinde öncü konumda bulunan Bitcoin, Kasım 2021’de ulaştığı zirve seviyesinden yüzde 61 oranında gerileyerek tarihinde gördüğü en büyük değer kaybına uğradı. Şu anda işlem gördüğü kritik 29.000 destek seviyesinde tutunamazsa yaşanacak yeni bir satış dalgası Bitcoin’in 14.000’lere kadar gerilemesine neden olabilir. Kripto varlıklarda yaşanan satış dalgası bize bu varlıkların ‘alternatif olma’ iddiasının ve ‘merkeziyetsiz finans’ teorilerinin içinin boş olduğunu bir kez daha göstermiş oldu.

ENERJİ VE GIDA FİYATLARI HÂLÂ YÜKSEK

Rusya Federasyonu’nun Ukrayna Operasyonunun başlamasından hemen sonra 140 dolar seviyesine ulaşan Brent petrol fiyatları, operasyonun devam ettiği haftalar boyunca ısrarla 100 doların üstünde kaldı. Birleşmiş Milletler’e bağlı FAO’nun (Gıda ve Tarım Örgütü) Gıda Fiyatları Endeksi 1961’den beri en yüksek seviyede ve rekor üstüne rekor kırmaya devam ediyor. Rusya Federasyonu’na karşı Atlantik Cephesi tarafından uygulanan keyfi ambargo devam ettiği sürece gıda ve enerji fiyatları yükselmeye, yüksek fiyat seviyelerinde kalmaya devam edecektir. Yüksek enerji ve gıda fiyatlarının neden olduğu enflasyon, Batı ekonomilerini de vurduğu için bu konuda önümüzdeki aylarda ambargo konusunda geri adımlar atıldığını görebiliriz. Aksi halde Batı ekonomilerinde uç gösteren stagflasyon her geçen gün derinleşecektir.

SIRADA EMLAK BALONU VAR

Batı merkez bankalarının faiz oranlarını hızla artırmaya başlamasının ardından ABD uzun vadeli konut kredisi faizleri (mortgage) yükseldi. 2020 başlarında yüzde 3.5 olan konut kredisi oranları son bir yıl içinde 5.14’e kadar yükseldi. Fed’in faiz artırmaya devam etmesi halinde konut kredisi faiz oranlarının yüzde 6.5’e ulaşması bekleniyor. Hem hızla gerçekleşen faiz artışı hem de faiz artışı beklentilerinin artması nedeniyle ABD’de nisan ayı konut satışlarında sert bir gerileme yaşandı. Bununla birlikte Avrupa Merkez Bankası emlak piyasalarında sert bir gerileme olma ihtimalinin arttığı uyarısında bulundu. Mevcut veriler ışığında önümüzdeki aylarda Batı ekonomilerinde iyice şişmiş bulunan emlak balonunun hisse senedi piyasalarında yaşanan gerilemeye benzer bir düşüş sürecine girmesi mümkün görünüyor.

TÜRKİYE ‘KUSURSUZ FIRTINA’YA HAZIRLIK YAPMALIDIR

Her ne kadar sermaye piyasaları diğer gelişen ülke piyasalarına göre belli oranda ayrışma gösterse de Türkiye, Batı’da yaşanan krizden etkilenmeye devam edecektir. Türk ekonomisi ‘kusursuz fırtına’yı atlatacak güçtedir. Fakat hükümet, krizin devam etmesi ve derinleşmesi ihtimaline karşı daha etkin önlemler almalıdır. Başta gıda ve enerji güvenliği olmak üzere Türk ekonomisinin istikrarı için daha cesur ve kararlı adımlar atılması gerekmektedir.  Kontrollü kambiyo rejimi ve dar bantlı kur sisteminin uygulanması, önümüzdeki aylarda ve yıllarda yaşanacak dalgalanmalarda Türk ekonomisini koruyacak, en az hasarla atlatmasını sağlayacaktır. Ayrıca kamunun gerek yatırımlarla gerekse yasal düzenlemelerle adımlar atması gıda ve enerji güvenliğini sağlamlaştıracaktır. Tüm bu adımların planlı bir karma ekonomi modeli çerçevesinde yapılması ayrı bir önem taşımaktadır.