27 Nisan 2024 Cumartesi
İstanbul 15°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

TÜSİAD bildiğiniz gibi neoliberal ve Batıcı

Serhat Latifoğlu

Serhat Latifoğlu

Gazete Yazarı

A+ A-

Eski TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner bu hafta içinde gazeteci Cansu Çamlıbel’le yaptığı röportajla gündeme geldi. T24 isimli internet gazetesinde yayınlanan röportajda Ümit Boyner siyaset ve ekonomi konusunda açıklamalarda bulundu. Röportaj ‘Cumhuriyet burjuvazisi (TÜSİAD) yapabileceklerinin çoğunu yaptı, duruşundan ödün vermedi’ başlığıyla yayınlandı. Ümit Boyner’in bu röportajı ekonominin soyut bir teori ve uygulama dizisi olmadığı, ekonominin dibine kadar politik olduğu gerçeğini göstermesi açısından çarpıcı bir örnektir. Önce TÜSİAD’ın duruşunun ne olduğunu tarihsel süreçle birlikte kısaca ele alalım, sonra Ümit Boyner’in ekonomi ile ilgili görüşlerine değinelim.

CUMHURİYET BURJUVAZİSİ DEĞİL BATICI BURJUVAZİ

Ümit Boyner TÜSİAD’ı cumhuriyetin burjuvazisi olarak tanımlamış ve kurucu değerlerin koruyucusu olduğunu ima etmiş. Öyleyse Ümit Hanım’a şu soruları soruyorum; Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu ideolojisi olan Kemalizm veya Atatürkçülük ile taban tabana zıt bir ideolojiye sahip olan TÜSİAD nasıl cumhuriyetin değerlerini koruyabilir? TÜSİAD, Kemalizm’in en temel ilkelerinden olan devletçilik, halkçılık, milliyetçilik, devrimcilik ilkelerinden hangisini savunuyor? TÜSİAD Batıcılığın AB’ciliğin şampiyonluğunu yaparak mı milliyetçiliği savunacak? Neoliberal ideolojinin sözcüsü TÜSİAD, devletçiliğe veya halkçılığa nasıl sahip çıkacak? 12 Eylül faşizmini destekleyerek mi devrimciliği savunacak? Bu dört ilke olmadan diğer iki ilke (cumhuriyetçilik ve laiklik) olur mu? TÜSİAD’ın açıklamalarını ve icraatlarını bir kenara bırakalım sadece internet sitesine baktığımızda sitenin her satırında Kemalizmin/Atatürkçülüğün devletçilik, halkçılık, milliyetçilik ve devrimcilik ilkelerine açık düşmanlık beslendiğini görüyoruz. Dolayısıyla TÜSİAD’ın cumhuriyetçiliği CHP’nin cumhuriyetçiliği gibi sahte ve içi boştur. TÜSİAD’ın Atatürkçülüğü kullanarak politik mevziini güçlendirmek istediği ve burada hayat bulmaya çalıştığı ortadadır. Bol bol Atatürk mesajları verirken savunma sanayimizin yaptığı atılımlarda, terörün ezildiği operasyonlarda, Mavi Vatan’da TÜSİAD’ı göremiyoruz. Nerede emperyalizmin kaşıdığı bir konu varsa orada TÜSİAD’ı görüyoruz. Bu ideolojik tutum bize TÜSİAD’ın kimliğini açıkça gösteriyor. Ümit hanım bir ‘duruş’tan bahsetmiş ama o duruş milli bir duruş değil batıcı duruştur.

12 EYLÜL DARBESİ’NİN DESTEKÇİSİ TÜSİAD

Ümit Boyner röportajda “Türkiye’nin sorunlarını hep TÜSİAD mı çözecek?” diye sormuş. Bu soru 12 Eylül 1980 faşist darbesi öncesinde Türkiye’de yaşanan ekonomik ve siyasi kargaşada, bugün Türkiye ekonomisinde yaşanan sorunların kaynağı olan 24 Ocak 1980 kararlarının arkasında kimin durduğunun itirafıdır. TÜSİAD 1970’lerin sonunda gazetelere boy boy ilan verip hükümeti düşürmek için çalışmıştı. İç kargaşa ortamını fırsat bilen çok sayıda TÜSİAD üyesi karaborsanın oluşması ve yaşanan ekonomik kaosta temel rol oynamıştı. IMF için sürekli olarak yapılan lobinin arkasında hep TÜSİAD yer almıştır. TÜSİAD’ın önde gelen iş adamlarından birisi olan Vehbi Koç Kenan Evren’e destek mektubu göndermiş, genç TÜSİAD üyesi Rahmi Koç BBC ile yaptığı röportajda 12 Eylül darbesini hararetle savunmuştu. 12 Eylül 1980 sonrasında devleti zaafa uğratan süreçte siyaseti ve ekonomiyi kendi çıkarları doğrultusunda şekillendiren açıklamalarda, eylemlerde, Türk toplumunun yeniden tasarlanmasında TÜSİAD damgası vardır. Tüm bu veriler ışığında Ümit Boyner’in 1990’lardan sonra demokrasi havarisi kesilen TÜSİAD’ın Türkiye’de demokrasinin bayraktarlığını yaptığını iddia etmesi trajikomiktir.

TÜSİAD NEOLİBERAL EKONOMİ POLİTİKALARINI DESTEKLİYOR

Ümit Boyner ‘kurallı ekonomiye dönüş için Mehmet Şimşek’e cesaret verme gereği hissettik’ demiş. Kurallı ekonomi olarak ifade edilen kavram ana akım neoliberal ekonomi politikalarıdır. TÜSİAD bu politikaları 12 Eylül Darbesi öncesinde boy boy verdiği ilanlarda tarif etmiş, uğursuz 24 Ocak kararlarını desteklemiştir. Dolayısıyla bu söyledikleri herkesin malumudur. Ümit Hanım’ın açıkça ifade etmediği şey şudur; kurallı ekonomi politikaları devleti ekonomiden silmiş, piyasalarda tekelleşmeyi ve kuralsızlığı getirmiştir. TÜSİAD ve IMF’nin fikir babalığını yaptığı 24 Ocak kararları son 40 yılda görülen kronik yüksek enflasyon, işsizlik, cari açık, döviz atakları ve dışa bağımlı ekonominin temelini oluşturmuştur. Ümit Hanım mandacı ekonomistlerin on yıllardır papağan gibi tekrarladığı ‘yapısal reformlar’ ezberini tekrarlamış. Neoliberal ekonomi politikalarının başarısızlığı, Türkiye’yi defalarca iflasın eşiğine getirdiği gerçeği, adalet, yapısal reform gibi soyut kavramlarla perdelenmiş. Ümit Hanım’ın ifadesiyle ‘yapışkan enflasyonun’ baş sorumlusu olan bazı açgözlü manipülatör TÜSİAD üyelerinin olduğu gerçeğini de es geçmiş. Röportajda hükümete salvo yapan Ümit Hanım açgözlü bazı üyelerinin tespiti ve üyelikten uzaklaştırılması konusunda ne düşünmektedir acaba? Yoksa bu konu tabu olmaya devam mı edecek?

PARADAN PARA KAZANAN KODAMANLAR

TÜSİAD’DA Röportajda dikkat çekilen başka bir konu ise üretimden değil paradan para kazananların çoğaldığıdır. Ümit Hanım’ın bu tespiti doğrudur ve kendisine Türkiye’nin en büyük şirketlerinden oluşan TÜSİAD üyelerinin bilançolarına bakmasını öneririm. Böylece döviz manipülasyonu, fahiş fiyat artışları ve faaliyet dışı kar elde eden kesimin büyük çoğunluğunun bazı TÜSİAD üyelerinden oluştuğunu görür. Bu şirketler elde ettikleri fahiş karlar ve manipülasyondan elde ettikleri kazançlar için vergi ödediler mi? Röportajda artık bayatlamış olan yabancı sermayenin gelmediği yalanı tekrar ediliyor ve neden olarak da adaletin olmadığı iddia ediliyor. Milli politikalar uygulamaya başlayan hükümetin yabancılar tarafından baskı altında tutulduğu gerçeği atlanıyor ve burada TÜSİAD’ın emperyalizmin yanında tutum takındığı anlaşılıyor. Ümit Boyner röportajda Türkiye’ye bağlılığını ifade etmiş. Ümit Hanım’ın bu güzel açıklaması TÜSİAD üyelerinin çoğunun yabancı pasaportlar alarak, servetlerinin önemli bir kısmını yurt dışına kaçırarak paralel hayatlar kurduğu gerçeğini değiştirmiyor.

BATICI DEĞİL MİLLİ BURJUVAZİ TÜRKİYE İÇİN ELZEMDİR

Sonuç olarak, Türkiye süper güç olma yolunda ilerlemektedir. Bu yolda TÜSİAD gibi yönünü batıya çevirmiş bir burjuvazi değil, gücünü Türkiye topraklarından alan ve vizyonu Büyük Türkiye olan bir burjuvazi gereklidir. TÜSİAD bu yolda olsa olsa ayak bağı olur, çünkü TÜSİAD 24 Ocak’la oluşan statükoyu koruma derdindedir, vizyonsuzdur, batının kolları kanatları altındadır. Bizim kendine güvenen, oradan buradan icazet dilenmeyen milli ekonomi neferlerine ihtiyacımız var. MÜSİAD, ASKON ve adını sayamayacağım sayısız KOBİ birliklerine, Anadolu ve Trakya’ya yayılmış olan çok sayıda OSB’de canla başla çalışan girişimcilere ihtiyacımız var. Hükümetimiz ve devletimiz bunları elinden tutup güçlendirmelidir. Tarih artık TÜSİAD benzeri güç odaklarının aleyhine dönmüştür ve bunların kumdan kaleler gibi yıkıldığını göreceğimiz günler yakındır. Kaynakça; https://t24.com.tr/yazarlar/cansu-camlibel/umit-boyner-cumhuriyet-burjuvazisi-yapabileceklerinin-cogunu-yapti-durusundan-odun-vermedi,43834 https://tusiad.org/tr/tusiad/tarihce

TÜSİAD Batı