Yandex
05 Aralık 2025 Cuma
İstanbul
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Emekli maaşları artırılmalıdır

Serhat Latifoğlu

Serhat Latifoğlu

Gazete Yazarı

A+ A-

Günümüzde emekli maaşlarının finansmanına ilişkin tartışmalar, çoğu zaman devletin para yaratma kapasitesini göz ardı eden, hanehalkı mantığıyla devlet bütçesi arasında yanlış bir paralellik kuran neoliberal/ana akım/ortodoks anlayışların etkisi altındadır. Bu nedenle, emekli maaşlarının kaynağına ilişkin yanlış bilgi ve inanışları düzeltmek önemlidir.

EMEKLİLERİN MİLLİ GELİRDEKİ PAYI AZALIYOR

Türkiye’de emeklilerin nüfus içindeki payı artarken pastadaki payı düşüyor, emekli aylıkları yüksek enflasyon etkisiyle reel olarak dibe vurdu. 2003’te asgari ücretin yüzde 36 üzerinde olan ortalama emekli aylığı, bugün asgari ücretin yüzde 22 altında bulunuyor. 2002’de ortalama emekli aylığının kişi başına GSYİH’ye oranı yüzde 46,4 iken 2025’te bu oran yüzde 29’a geriledi. AB ülkelerinde ortalama yüzde 9,8 olan emekli aylığı ve hak sahiplerine yapılan ödemelerin GSYİH’ye oranı, Türkiye’de yüzde 3,7 düzeyinde bulunuyor. 2009-2024 arasında Sosyal Güvenlik Kurumuna (SGK) yapılan bütçe transferlerinin bütçe ve GSYİH’ye oranı ciddi biçimde düştü.

EMEKLİ MAAŞLARININ KAYNAĞI

Kendi para birimini ihraç eden devletler harcamalarını finanse etmek için vergi veya prim toplamak zorunda değildir. Devlet harcama yaptığında para yaratır, vergi topladığında parayı dolaşımdan çeker. Bu bakış açısından emekli maaşlarının kaynağı çalışanlardan toplanan primler değil, devletin para yaratma kapasitesidir. Prim sistemi politika ve muhasebe düzeni olarak vardır; finansal bir zorunluluk değildir. Emekli maaşı ödemesi de devletin yaptığı bir harcama olduğundan, teknik olarak para yaratma sürecinin bir parçasıdır. Bu nedenle emekli maaşlarının finansmanında önceden vergi veya prim toplanmasına ihtiyaç yoktur. Primlerin toplanması sosyal güvenlik sisteminin kayıtlarını düzenler, gelir dağılımını etkiler ve çalışma yaşamına ilişkin teşvikleri şekillendirir; fakat devletin ödeme gücünü belirlemez. Devletin emekli maaşları için “para bulması” gerekmez; çünkü bu ödemeleri kendi para yaratma yetkisiyle gerçekleştirir.

‘ÇALIŞANLARIN PRİMİNDEN ÖDENİYOR’ İDDİASININ HATALARI

Devlet-birey ilişkisinde bütçe mantığı birebir geçerli değildir. Bireyler gelir yaratamaz; ancak devlet yaratır. Dolayısıyla bireylerin bütçesi ile devletin bütçesi aynı kurallara tabi değildir. Çalışanların primlerinin emekli maaşlarını finanse ettiği düşüncesi, devletin ödeme gücünü çalışan nüfusun sayısına bağlar. Oysa devletin ödeme gücü, para yaratım kapasitesiyle belirlenir. Demografi üretim kapasitesini etkileyebilir; fakat ödeme kapasitesini etkilemez. Çalışan sayısı azalabilir, artabilir; ancak devlet her durumda kendi para biriminde ödeme yapabilir. Ayrıca primlerin yetmediği durumlarda da devlet maaşları ödemeye devam etmektedir. Bu gerçek bile ana akım tezleri çürütmek için yeterlidir. Eğer prim yetmiyorsa ama maaşlar ödeniyorsa, kaynağın prim olmadığı açıktır.

Neoliberal/ana akım/ortodoks ekonomistler;

- Devletin para yaratma gücünü yok sayar.

- Demografik yapıyı finansman kısıtı gibi gösterir.

- Vergi ve primlerin harcamaları finanse etmek için değil, enflasyonu kontrol ve gelir dağılımı düzenlemesi için kullanıldığını görmezden gelir.

AŞIRI DÜŞÜK MAAŞLARIN ZARARLARI

Emekli maaşlarının düşük tutulması yalnızca emeklileri değil, tüm toplumu olumsuz etkiler. Emekliler, gelirlerini yüksek oranda tüketime harcayan bir gruptur. Bu nedenle düşük maaşlar doğrudan ekonomik daralma yaratır. Tüketim azalınca üretim düşer, işletmelerin ciro ve kârları geriler, istihdam zayıflar. Yani düşük emekli maaşları tüm ekonomiyi baskılayan bir faktördür. Düşük maaşlar aynı zamanda derin bir yaşlı yoksulluğu sorunu yaratır. Bu durum sağlık sorunlarını artırır, sosyal izolasyon doğurur, beslenme ve barınma kalitesini düşürür. Yaşlı yoksulluğunun maliyeti dolaylı olarak devlet tarafından karşılanır; yani düşük maaş tasarruf sağlamaz, sadece maliyeti farklı bir kaleme taşır. Düşük emekli maaşları hanehalkı üzerinde de baskı yaratır. Çalışan nüfus, yaşlı bireylere destek verdikçe kendi harcamalarını kısar; bu da toplam talebi daha da zayıflatır.

Neoliberal/ana akım/ortodoks ‘acı reçete’ veya ‘kemer sıkma’ politikaları;

- Yaşlı yoksulluğunu artırır.

- Ekonomide talep daralmasına yol açar.

- Hanehalkı borçluluğunu yükseltir.

- Sağlık ve sosyal yardım maliyetlerini artırır.

Bu nedenle düşük emekli maaşları hem ekonomik hem toplumsal açıdan rasyonel değildir.

YÜKSEK EMEKLİ MAAŞLARININ EKONOMİYE KATKILARI

Yüksek emekli maaşları, ekonominin canlanmasında önemli bir rol oynar. Emeklilerin harcama eğilimi yüksektir ve gelir artışı hızla piyasaya yansır. Bu harcama artışının etkisi özellikle perakende, gıda, sağlık, ulaşım ve hizmet sektörlerinde güçlü şekilde hissedilir. İç talebe dayalı bir ekonomide çarpan etkisi büyüktür ve emekli maaşı artışları istihdamı artırır, işletmeleri güçlendirir. Ayrıca yüksek emekli maaşları daha geniş bir vergi tabanı yaratır. Tüketim arttıkça KDV ve ÖTV gelirleri yükselir. Böylece devlet yaptığı harcamaların bir kısmını dolaylı vergiler yoluyla geri alır. Bu nedenle emekli maaşı artışları bütçe üzerinde uzun vadede pozitif bir etki bile yaratabilir. Aynı zamanda toplumsal huzur ile ekonomik refah arasında güçlü bir ilişki vardır. Emekli maaşlarının yeterli olduğu toplumlarda sosyal gerilimler azalır, güvenlik ve toplumsal dayanışma artar.

- İç talebi artırarak büyümeyi destekler.

- KOBİ’ler için satış hacmini yükseltir.

- Dolaylı vergi gelirlerini artırır.

- Yaşam kalitesini yükselterek sağlık harcamalarını azaltır.

- Toplumsal istikrarı güçlendirir.

NEOLİBERAL KEMER SIKMA POLİTİKALARI VE EMEKLI MAAŞLARININ BASKILANMASI

Neoliberal ekonomi politikaları, kamu harcamalarının kısılmasını ve sosyal devlet anlayışının zayıflatılmasını hedefler. Bu çerçevede emekli maaşları çoğu zaman bir yük olarak görülür ve reel olarak baskılanır. Ancak bu politikalar kısa vadede bütçe dengesine görünürde katkı sağlasa da uzun vadede ekonomik ve toplumsal maliyetleri yüksektir. Gelir eşitsizliği artar, talep azalır, işletmeler zorlanır, ekonomik büyüme yavaşlar. Emekli maaşlarının baskılanması yalnızca emeklileri değil, tüm ekonomiyi olumsuz etkiler. Kemer sıkma politikalarının yarattığı toplumsal hoşnutsuzluk, ekonomik güvensizlik ve politik istikrarsızlık da bu politikanın dolaylı maliyetlerindendir. Neoliberal yaklaşım kamu harcamalarını kısarak bütçe görünümünü iyileştirmeyi hedefler. Bu doğrultuda emekli maaşları reel olarak baskılanır. Ancak bunun sonucu:

- Gelir eşitsizliği artar.

- Talep yetersizliği büyür.

- Ekonomik durgunluk ve toplumsal huzursuzluk derinleşir.

Bu politikanın ekonomik ve toplumsal maliyeti, sağladığı bütçe avantajının çok üzerindedir.

YÜKSEK EMEKLİ MAAŞI GÜÇLÜ BÜYÜME

Sonuç olarak, yüksek emekli maaşlarının ekonomiye katkıları sanılanın çok üstündedir. Geçmişte ve bugün uygulanan neoliberal/ana akım/ortodoks ekonomi politikaları iki temel amaç gütmüştür. Birincisi, gelişen ülke ekonomilerini Batı ekonomisine bağlamak; ikincisi, gelişen ülkelerde toplumsal barışı bozarak iç karışıklık çıkarmaktır. Dolayısıyla bu ekonomi politikalarını sıradan bir öneri olarak değil Batı’nın ‘başarıyla’ uyguladığı bir komplo olarak görmekte yarar vardır.

Kaynakça

• Kelton, S. (2020). The Deficit Myth: Modern Monetary Theory and the Birth of the People's Economy.

• Mitchell, W., Wray, L. R., & Watts, M. (2019). Macroeconomics

• Wray, L. Randall. (2015). Modern Money Theory.

• Mazzucato, M. (2018). The Value of Everything.

emekli maaşı