10 Mayıs 2024 Cuma
İstanbul 15°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Batılı seyyahların gözüyle Ramazan Bayramları

Ece Ataer

Ece Ataer

Gazete Yazarı

A+ A-

Osmanlı toplumsal hayatına dair arşiv belgeleri ile resmi tarihi anlatan kaynaklar dışında, var olan bilgileri tamamlayacak en önemli dayanak seyahatnamelerdir. Batılı seyyahların 15. yüzyıldan 19. yüzyılın sonuna kadar diplomasi, ticaret, misyonerlik veya gezi amacıyla Osmanlı ülkesine yaptıkları gezilerin yansımaları, mektup ile hatıratların yanında seyahatname olarak kendini gösterir. Özellikle 16. yüzyılda oryantalist etkilerle bu kaynak türünde bir zenginlik göze çarpar.

Din, birçok millette olduğu gibi Osmanlı toplumunda da belirleyicidir. Kaynağını dinden alan törenlerin arasında bayramlar, toplumsal hayatın içinde önemli bir yere sahiptir.

İşte, gözleme dayalı anlatımlarıyla seyahatnameler, payitahtta kutlanan ramazan bayramları hakkında da bilgi içerir.

Batılı seyyahların gözüyle Ramazan Bayramları - Resim : 1

Bayramların “Büyük” ve “Küçük” Olarak Adlandırıldığını Söyleyen Seyyahlara Göre Büyük Bayram “Ramazan Bayramı”dır

16. yüzyılda, Hans Dernschwamİstanbul ve Anadolu'ya Seyahat Günlüğü”nde bayramların ne zaman kutlanacağını, padişahın emriyle bir haberci tarafından duyurulduğunu belirtir. 1554 yılı Ramazan Bayramı’nın başlangıcını, 27 Ağustos’ta Galata’da bir atlı dolaşıp 29 Ağustos’ta bayram yapılacağını duyurmuştur. Bayram, her kesimin hazırlık yaptığı dini bir kutlamadır. “Bayramdan bir önceki gün (arife) bayrama hazırlık günü gibidir. Çünkü ihtiyaç duydukları her şeyi satın alırlar. Bayramın birinci günü sabahleyin büyük topu ateşlerler.”

Batılı seyyahların gözüyle Ramazan Bayramları - Resim : 2

Gérard de Nerval, 1843 İstanbul’unda “Doğu’ya Yolculuk”ta topların etkisini anlatır: “Gün doğarken bütün kalelerden ve gemilerden atılan topların yankısı, binlerce minarenin tepesinden Allah’ı yücelten müezzinlerin ezanlarını bastırarak etrafa yayıldı. (...) İstanbul, Üsküdar ve Pera’dan gelen, sayıları belki de bir milyona varan insan, Sarayburnu’nda sona eren koskoca üçgeni dolduruyordu.”

16. Yüzyılda, Ogier Ghislain De Busbecq Bayram Namazı’nı Otağ-ı Hümâyun’a Nazır Bir Tepeden İzler

“Türk Mektupları”nda, Amasya’da ordugâhta, Kânuni’nin de katıldığı Ramazan Bayramı Namazı’nı rüşvetle izlediğini anlatan Busbecq: “İmamın söylediklerini derin bir sessizlik içinde dinliyorlardı. Her rütbe ve sınıfın kendine ayrılmış yerleri vardı. Sıralandıkları geniş alanda birer duvar görüntüsü veren ayrı ayrı saflar halinde dizilmişlerdi... Sanki toprağa çakılmış ve kök salmış gibi hareketsiz duruyorlardı. Ne öksüren ne de boğazını temizleyen vardı. İmam, Muhammed’in adını telaffuz ettiği zaman derin bir saygı içinde başlarını yere eğiyorlar, Tanrı’nın adı anıldığında huşuyla yere kapanarak toprağı öpüyorlardı. Türkler dini ayinlerine büyük bir sevgi ve saygıyla katılıyorlar.”

Batılı seyyahların gözüyle Ramazan Bayramları - Resim : 3

Bayram namazını kılan Sultan Abdülmecid’i gören Nerval, padişahın halkın karşısına sade giysilerle çıktığına dikkat çeker: “Ama atı, altın işlemelerle ve elmaslarla öylesine kaplanmıştı ki, bakan herkesin gözü kamaşıyordu.”

16. Yüzyılda, Stephan Gerlach Ramazan Bayramı’nın Eğlence Yönünün Ağır Bastığını Belirtir

“Türkiye Günlüğü”nde “Bayram, Türklerin en neşeli kutlama günüdür. Herkes en güzel elbisesini giyer ve üç gün boyunca bu özenli elbisesi ile dolaşır. Bütün meydanlara ve geniş caddelere dört yüksek direk dikilir ve bunlar defne, zeytin ve başka yeşil dallarla süslenir. Üzerine de güzel bir çadır örtülür. Bunun altına portakallar, narlar, halka biçiminde çörekler, simitler ve başka yiyecekler asılır. Salıncağa oturanı iki kişi sallar. Sallanan kişi giderek hızlanıp elleriyle ya da ayaklarıyla tepede asılı duran meyvelerden, çöreklerden birini yakalamaya çalışır. Bir yandan da davullar, zurnalar çalınır. Ortalıkta dolaşan satıcılar, küçük şişeler içinde güzel kokular sunarlar ve gelip geçenin yüzüne püskürterek onlardan para isterler. Salıncakta sallananlar da her itiş için bir akçe öderler. Böylece bayram yerinde çalışan bir kimse epey para kazanır. Bazıları da değirmen çarkına benzeyen büyük bir çarkın üzerine otururlar ve birileri de bu çarkı döndürür. Kâh tepelere yükselir, kâh aşağıya inerler. Bu üç bayram günü boyunca çeşit çeşit eğlenceler düzenlenir. Bütün sokaklar insanlarla dolar.”

Batılı seyyahların gözüyle Ramazan Bayramları - Resim : 4

“Türkler birbirlerine tepsiler dolusu tatlılar gönderir. Çavuşumuz da efendime böyle bir hediye gönderdi.” diyen Gerlach, bayramlarda kimin kime ne hediye vereceğinin geleneğe göre saptandığını bildirir.

Bayram Eğlenceleri Seyyahların Ortak Temasıdır

Salomon Schweigger “Sultanlar Kentine Yolculuk”ta yüksek makam sahiplerinin evlerinde de Ramazan Bayramı eğlencelerinin düzenlendiğini söyler. “Hatta padişah bile böyle gülünç oyunlarla vakit geçirirmiş.”Dernschwam sarayın bayram eğlencelerine katkısını pekiştirir: “Büyük bayramlarda padişah meydanlarda yemekler hazırlatıp büyükbaş hayvanlar kestirir. Sonra meydana canlı kurt, tavşan, tilki, köpek ve kuşlar salınır. Halk da bunları kapışmak için itişip kakışır. Eğlenceli bir gürültü kopar.”

Bu tür uygulamalar zamana, mekâna bağlı olarak değişse de özü değişime açık değildir. Değişimin hızı, biçimi ne olursa olsun dini olan, değişime direnir. Modernleşmeyle birlikte ritüellerde farklılıklar olsa da Ramazan Bayramı kök olarak yaşamaya devam etmektedir.

Ramazan/Şeker Bayramımız kutlu olsun.

Not: Bahsettiğim seyahatnamelerin çoğunun maalesef baskısı yoktur. Kitapseverler, bu kitapları bulurlarsa kaçırmasınlar.

Osmanlı Ramazan Bayramı İstanbul ve Anadolu'ya Seyahat Günlüğü Seyahatname Hans Dernschwam