Depremler-başkanlık-TBMM’ye veda-Kıbrıs

Siyasi iktidar gelecek seçimleri, başkanlık sistemi, 30 Ağustos Zaferi’nin yerine konulması çabaları içinde15 Temmuz’u öne çıkarma propagandalarına, güya bütün devletlere kafa tutma şallarına bağlamıştır. Aslında Türkiye bu siyasi iktidar döneminde her zaman söylediğimiz gibi dip dalgaları devam eden hatalar neticesinde büyük depremlerle karşı karşıya bırakılmıştır. Yükselen enflasyon, üzerine örtülen şallar, sürünmekte olan emekliler, stratejik kuruluşların satışları Ege denizinde adalarımızın Yunanistan tarafından işgali sanki yoktur, sanki yaşanmamaktadır.

DÜNDEN BUGÜNE BAŞKANLIK

1960 Anayasası’nın yapılması dönemlerini gazeteci olarak yaşamış ve yazmıştım. 1960 Anayasası Türkiye’ye önemli kazanımlar getirmiştir.1982 Anayasası’nı yapılması süresinde zamanın en etkin gazetelerinden Tercüman gazetesinde sürekli olarak yaptığım ve çift sayfa verdiğimiz açıkoturumlara Prof. Mümtaz Soysal, Yassıada’da 10 yıla mahkum olmuş ve sonra tahliye edilmiş DP’nin önde gelen isimlerinden Sebati Ataman, CHP kanadından Erhan Işıl, anayasa profesörlerinden Erdoğan Teziç gibi isimler katılmışlardır.

Bu açık oturumlara Anayas Komisyonu Başkanı Orhan Aldıkaçtı ve Oktay Ekşi de katılmıştır. Daha bir çok isim mevcuttur... Ortak kararları, başkanlık sisteminin Türkiye’ye uymayacağı olduğu gibi TBMM’nin suçlanmasının da hatalı olduğunu ifade etmişlerdir. Yaptığım bütün açıkoturumlarda aynı gruplarda değişik isimler de bu görüşlerde birleşmişlerdir.

SIZDIRMA VE YOKLAMA

Siyasi iktidar ekipleri hazırlanmakta olduğu söylenilen anayasa ile ilgili olarak iktidarlarına yakın isimlere bir takım sızdırmalar yaparak tepki ölçmek siyasetini de sürdürmektedirler. Öyle görülmektedir ki, bundan da yararlanmaktadırlar. Aslında yeni anayasanın çerçevesi temel maddeleri zaten Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın özel ekibi tarafından hazırlanmıştır bile.

BAHÇELİ SORUMLUDUR

Geçmiş yıllarda MHP lideri Sayın Bahçeli’nin siyasetlerinden bazılarını desteklediğimiz olmuştur. Bizim yazılarımızı takip eden değerli ülkücüler de bunu bilmektedirler. Ancaaak, MHP lideri Sayın Bahçeli’nin siyasi iktidarın yeni anayasasına ilk dört madde hariç “evet” demesi ve adeta kayıtsız ve şartsız yeni anayasayı destekleme siyasetinde siyasi iktidarla artık görünür bir koalisyon oluşturmuştur. MHP lideri Bahçeli bu yeni anayasa ve hazırlıklarının ve siyasi iktidarın politikalarının getireceği bütün sorunlardan “ortak olarak tek başına” sorumludur.

KKTC’DEN ORDU ÇEKME

Kıbrıs müzakerelerine gelirsek zaten sürmektedir de son günlerde daha çok gündeme gelmeye başlamıştır. 1974’te Ecevit’in kararı ile Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Kıbrıs çıkarması olmuştu. Bu çıkarmanın ikinci gününde Cumhuriyet gazetesinin büyük ve usta yazarı Cüneyt Arcayürek’le birlikte özel bir askeri helekopterle Kıbrıs’a götürülmüştük. Yaşananları ve Türklere yapılan katliamları, toplu mezarların açılmasıyla görmüşüzdür. Ve orada Türk Mukavemet Teşkilatı’nı tanımışızdır ve kurucusu TSK’dan gönderilen “Bozkurt Albayı” da...

STRATEJİK ADA

Şimdiki görüşmelerde en önemli mesele sütre gerisinde yapılan Türk askerlerinin Kıbrıstan çıakrılması, çekilmesidir. Kıbrıs’ın Akdeniz’deki önemi Ortadoğu’nun stratejik askeri siyasetleri bakımından da önemlidir. Türk askerlerinin oradan çekilmesi Türkiye için büyük bir stratejik zaaf olacaktır. Ancak bu konuda aldığım haberler kademe kademe çekilmesinin kabul edilmiş olduğudur.

Kıbrıs öyle bir önemli adadır ki tarihe bakıldığı vakit Roma İmparatorluğu döneminde bile önem verilmiş bir adadır.

CUMHURİYET MECLİSİNİ SİLMEK

Salı günkü Büyüteç sayfasının iki fotoğraf altına koyduğumuz başlık da şöyle yazılmıştı: “Mustafa Kemal Paşa, Atatürk’ün kadrosu ile başlattığı Milli Mücadele ve Anadolu İhtilali ve Cumhuriyet’in ilanı ile dünyanın üçüncü büyük devrimi neticesindeki Türkiye Büyük Millet Meclisi yeni anayasa ile sanki tarihi fonksiyonunu kaybedecektir. Bu fotoğraflar yoruma da gerek bırakmamaktadır.”

Siyasi iktidar tarafından sızdırmalarla kamuoyu yoklamaları da yapılan yeni anayasanın temel fonksiyonlarından birisi bütün kurumların ordu dahil kayıtsız şartsız Cumhurbaşkanlığı’na bağlanmasıdır, daha doğrusu başkanlığa... Bir ikinci durum şudur, Türkiye Büyük Millet Meclisi de artık o büyük devrimin tarihi olan Meclis olmayacaktır. Üstelik seçim sistemine göre başkanın bütün tasarruflarına kayıtsız şartsız evet diyecek bir sistemi kapsayacaktır. Gerisi laf-ı güzaftır...