03 Mayıs 2024 Cuma
İstanbul 12°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Dünyanın en acı günü...

Atilla Özalp

Atilla Özalp

Gazete Yazarı

A+ A-

SÖYLENEN her şey boş. Yaşanan acıların en büyük fotoğrafı, göçük altındaki biricik evladının elini tutup yardım gelmesini bekleyip kıvranan babaydı. Baba evladını kurtaramadı. Bundan büyük acı mı var? 

YANLIŞLARI DİLE GETİRMEK AYIP DEĞİL

Eksiklikleri söylemenin ayıp olarak görüldüğü bu günlerde, canını dişine takarak yüreği elinde, gözleri yaşlı, yardıma koşan ve gördüğü çaresizliği, manzarayı dile getirenler nasıl vatan haini olabilir? Gerçekleri söylemek, eleştirmek mi vatan hainliği yoksa yaşanan bunca kahredici acıya rağmen hala susmak mı? 

Birçok insan göçük altından gelen çığlıklara, yardım çağrılarına günlerce çare bulamayıp sevdiklerini gözlerinin önünde kaybetti. Bundan daha kötü bir ölüm senaryosu olabilir mi? Dünyanın hiçbir filmi, hiçbir senaristi böylesine acı bir senaryo yazamadı. Hala bu yaşananlar karşısında sesini yükseltenleri siyaset yapma diye karalamak anlaşılır gibi değil... 

İZİN DEĞİL İNİSİYATİF GEREK

Göçük altında kalan yakınlarını, canlarını kurtarmak için vincin alacağı izni beklemek kadar büyük bir kahır yok. Kurtarmanın bürokrasisi mi olur? Bir canı kurtarmak için saniyelere ihtiyaç var ve sen bürokratik engele takılıp izin bekliyorsun. Olabilir mi? İnanılır gibi değil! Mustafa Kemal Atatürk vatan evlatlarını kurtarmak için izin mi bekledi? Yaşam savaşı verilirken ve her saniye kıymetliyken izin beklemek ne demek? Her şeyde izin beklenmez, inisiyatif alınır. İzin beklemek devleti zorda bırakmaktır. Devlet sana niye izni almadan gittin de bir canı kurtardın mı diyecek? Bu kadar saçmalık olmaz.

Arama kurtarma çalışmaları için deprem bölgesine giden, göçük altındaki canları kendi canını hiçe sayarak kurtaranların hepsi gerçek birer kahraman. Onları o kadar çok seviyor ve şükran duyuyorum ki bunu kelimeler değil hıçkıra hıçkıra ağladığımız mutluluk gözyaşlarımız anlatır. Hani Nazım Hikmet, Abidin Dino'ya "Sen mutluluğun resmini çizebilir misin Abidin?" demiş ya, mutluluğun resmi budur.

ASLA UNUTULMAYACAK...

Mutluluğun adı, her bir kurtarma görevlisidir. Mutluluğun resmi, kimilerince gavur diye aşağılanan ırkı, dini bizden farklı ama yüreği bizim için atan her bir bireydir. Mutluluğun adı, göçük altına girip yaşam belirtisini bize anlatan can dostumuz köpeklerdir. Bu resmi asla unutmamak bizim can borcumuzdur...