01 Kasım 2024 Cuma
İstanbul 13°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Emre’yi ikna edelim, denek olsun!

Çetin Susan

Çetin Susan

Eski Yazar

A+ A-

Ne demişler; bir lisan bir insan, iki lisan iki insan... Fenerbahçeli Emre, 4 ülkede top koşturmuş birisi, bu hesapla 4 insan sayılır. Zaten o da hakkını veriyor, her dilden hakaret edebiliyor beden dili dahil...

Tanıyanların, “saha dışında pırlanta gibidir” (bunun bize ne faydası varsa) diyerek savunduğu Belözoğlu, sanki sahadan tanıdığımız birisi, bir futbolcu değil de, apartman komşumuz. Bizim pırlanta, Newcastle’da oynarken ırkçılık yapmakla suçlanmıştı, Türkiye’de de suçlandı. Başka rakibine, boğaz kesme hareketi yaptı. Basın tribününe, bir eliyle desteklediği diğer kolunu gösterdi. İsviçreli futbolcuları, önüne katıp soyunma odasına döken milli takımın neferlerindendi.

İnternet arama motoruna adı yazılınca, sayısız vukuatı çıkan Fenerbahçe kaptanının, bu hafta oynadıkları Beşiktaş maçındaki hedefi ise rakip takımın hocası Biliç’ti. İngilizce hakaret etti yine, donanımlı olmak güzel şey tabii.

Spordaki saldırganlığın bilimsel tanımlarından biri; “Müsabaka sırasında sporcunun, psikolojik, fizyolojik, biyolojik ve çevresel faktörlerden etkilenerek, rakibine, hakeme ya da takım arkadaşlarına karşı gerçekleştirmiş olduğu eylemsel durumlar” şeklinde.

Ayrıca, biyolojik, psikolojik ve sosyolojik anlamda tanımlanan saldırganlık konusunda; fizyolojik, cinsel, ağrısal, ilaç vb. maddelerle, nörotransmitterler ve hormonlarla, engellenmeyle, provoke edilerek, örneklere maruz kalarak, toplumsal veya sosyal şartlardan etkilenerek saldırganlaşmaktan söz ediliyor.

Anlaşılacağı üzere, sebep ve sonuçlarıyla saldırganlık oldukça karmaşık bir süreç. Birden çok disiplinin ilgi alanındaki bir konu. Bu kısmı uzatıp, yazıyı ders notuna çevirmeden, Emre’ye dönelim.

93 kere milli olmuş, Dünya Kupası 3.lüğünden, Avrupa Şampiyonası yarı finalistliğine, UEFA Kupası Şampiyonluğu’na uzanan rüya gibi bir kariyer yaşamış, Galatasaray, İnter, Newcastle United, Fenerbahçe, Atletico Madrid gibi kalburüstü takımlarda forma giymiş birisi, 34 yaşında nasıl bu halde olabilir? Bu bir patolojik durum değil midir?

Nasıl olsa bu gazeteyi okumaz, yani bana sarma şansı yok. Bundan cesaret alarak diyorum ki; Emre kendisini bilime teslim etsin, durumu incelensin. Bu da milli, hatta evrensel bir hizmettir. Ayrıca, her ülkede okul açmış kadar sevap kazanır. Ciddiyim.

‘BÖYLE POLİS Mİ OLUR BİRADER’

Memleketi yönettiğini zannedenler, kendilerini dev aynasında görüyor, gösteriyorlar malum... Özellikle tepedeki, “alayına isyan” olarak tanımlanabilecek bir yaklaşım içinde. (Kimi Sünniler ve velinimet “Sayın Obama” hariç tabii) Dünyada ne kadar ülke varsa, idrar yarışı içindeler kendi çaplarında.

Başlıca kriterleri ise, ekonomi ve ekonomiye doğrudan bağlı değişkenler. “Para varsa, mesele yok, her şey yolunda” hesabındalar... Gerçi sosyal parametreler açısından da, kimselerin ellerine su dökemeyeceğine inanıyorlar da... Aşağıda 2 yakın ve somut örnek aktaracağım dikkatimi çeken; bakalım Türkiye dedikleri gibi mi? Fransa’da sokak olayları yine tırmandı. Geçen hafta baraj inşaatını protesto eylemlerinde jandarmanın öldürdüğü 21 yaşındaki çevreci Remy Fraisse için, başta Toulouse ve Nantes gibi kentlerde halk sokaklarda... Taş, molotof, biber gazı, plastik mermi, gözaltı... Her şey alışık olduğumuz gibi.

Alışık olmadığımız şey şu: Fraisse, 1986’dan beri toplumsal gösterilerde devlet güçlerinin katlettiği ilk kişi... Kaldı ki, bu Fransa’nın az sabıkası yoktur, matah değildir hani.

28 yıldır kimseyi öldürmemiş polise, polis mi denir, diye düşünebilir bizimki... Bunu kimse yadırgamaz. Siz de ona, “Gördün mü, kendini yarıştırdığın ülkedeki demokrasi, özgürlük, insan hakları bilançosunu?” derseniz... Demeyin demeyin, size de çemkirir!

‘PARA BU, ZOCUK OYUNCAĞI MI BİRADER’

Gelelim 2. örneğe... Bunların hepsi, bu yılki veriler: OECD’nin “Hayat Kalitesi Raporu”na göre, yaşanılacak en iyi ülkeler sıralamasında Norveç, 34 ülke arasında ikinci... HelpAge International’ın “Küresel Yaş İzleme Endeksi”ne göre, 96 ülke arasında yaşlı nüfusun en rahat yaşadığı yer Norveç... The Economist dergisinin araştırmasına göre, “Dünya’ya gelmek için en iyi ülkeler” değerlendirmesinde, üçüncü sıra Norveç’in... Dünya Çalışma Örgütü’ne(ILO) göre, “Ölümlü iş kazaları”nın oranı, Türkiye’de 100 binde 20,5 iken, Norveç’te 100 binde 2...

Nereden çıktı bu Norveç güzellemesi diyenler için, beni benden alan haberi aktarıyorum şimdi de... Bu Norveç var ya bu Norveç, yeniden tasarladığı banknotlarının üzerine, çocuklarının çizdiği resimleri koymuş! İlkokul çocuğu kaleminden çıkma, gördüğünüz gibi. Bilmem, iki paragrafın arasındaki bağıntıyı vurgulamaya gerek var mı?

Ama bizim, bademlere sorarsanız; “Zavallıların, paraya suretini basacakları bir Fatma Aliye’leri bile yok demek ki...” derler. Ve eklerler:

“Çocuk çocukluğunu bilecek kardeşim! Haddini bilecek! İlle bir etkinlik gerekiyorsa, alın size promosyonlu Kuran kursları, cami turları, umre ziyaretleri...”