03 Mayıs 2024 Cuma
İstanbul 18°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Fazla sevgi futbolda da zarar

Atilla Özalp

Atilla Özalp

Gazete Yazarı

A+ A-

BİZE en çok zararı sevdiklerimiz verdi. En çok onlar canımızı yaktı. Güvendik, gardımızı almadık. Ne yaparlarsa ses çıkarmadık. Sonunda da acı çektik.

Futbolumuzun geride kalmasının sebebi de sevip güvenerek kulüplerimizi teslim ettiğimiz idareciler. Onlar da futbolu çok seviyorlar ve maalesef bu sevgi bize zarar veriyor. Sevmek, başarılı olmalarını sağlamıyor. Sevmek kadar bu işi gerçekten ehline bırakmayı da bilmek gerek. Bu bilgelik onlara başarıyı getirecek ama bu gerçeği ıskalıyorlar. Oysa yapmaları gereken tek şey, sezon başında ilk iş olarak başarılı olabileceğine inandıkları bir teknik direktörle anlaşıp, anahtarı tamamen ona devrederek uzaktan olan bitene bakmak. Böylece teknik direktör, oynatacağı sisteme göre oyuncu transferi yapar ve kulüp de bu işten hem sportif hem de maddi açıdan kârlı çıkar.

SİSTEME TEKNİK DİREKTÖR KARAR VERMELİ

Teknik direktör 3-4-3 mü oynatacak, yoksa 4-1-4-1 mi oynatacak? Kendinden daha güçlü takımlara karşı kontra atak futbolunu mu tercih edecek? Sisteme teknik direktör karar verip ona göre oyuncu tercihinde bulunmalı. Yoksa başkanlar bu işe bulaşırsa elde birçok aynı özellikte oyuncu oluyor, sezon hem başarısızlığa hem de maddi açıdan çöküşe gebe kalıyor.

Geçen gün bir sitede, Acun Ilıcalı'nın sahibi olduğu Hull City takımına nasıl bir teknik direktör aradığı hakkında yaptığı konuşmayı okudum. Şaşırdım. Hayal kırıklığı yaratan konuşmanın tek olumlu yanı, bir başkanın neler yapmaması(!) gerektiği hakkında çok doğru örnek olmasıydı...

'BEN NE DERSEM O OLUR' ANLAYIŞI

Acun Ilıcalı, başkanı olduğu Hull City takımının transferlerini kendisi yapıyor. Oynatmak istediği sisteme göre oyuncu alıyor. Ofansif oyun oynayan teknik kapasitesi yüksek futbolcuları sevdiğini belirtiyor. Tek isteğinin takımındaki oyuncuların yapısına uygun karakterde hoca bulmak olduğunu söylerken, eğer hocanın karakteri futbolcuların yapısına uygun değilse bu takım başarılı olamaz diye de ekliyor. “Gelen teknik direktör, oyunculara geride bekle, defans yap derse takım asla başarılı olamaz.” diyerek, aradığı teknik adamın ofansif oyunu uygulayacak biri olması gerektiğini aktarıyor.

Ilıcalı, esasında yeni gelecek teknik direktöre; “Burada tek yetkili benim, sistem de benim, hoca da benim, ben ne dersem o olur.” mesajını üstü kapalı bir vaziyette iletip, hocayı ikincil bir konumda değersizleştiriyor, ülkemizdeki çoğu başkanın düşünce yapısına uygun davranarak futbolumuzun neden gelişemediğine bir anlamda örnek oluyor.

KULÜP BAŞKANI HER ŞEYİ ÇOK İYİ BİLDİĞİNİ DÜŞÜNÜRSE...

Acun Ilıcalı ve ülkemizdeki birçok başkan, antrenör sertifikasına sahip olsa neredeyse takımı bile çalıştıracak ama ne yazık ki dünya kadar paraları olsa da UEFA onlara bu belgeyi vermez. Çünkü bildiğim kadarıyla halı saha haricinde hiçbir yerde lisanslı olarak futbol oynamadılar ama paralarının vermiş olduğu öz güvenle her şeyi çok iyi bildiklerini sanmak gafletine düşüyorlar.

Dediğim gibi, oldukça başarılı işlere imza atan Acun Ilıcalı'nın bu işte en büyük artısı bir başkanın nasıl olmaması gerektiği hakkında doğru bir örnek olması. Çünkü hiçbir teknik adama “Elimdeki malzeme bu, ben ofansif oyun istiyorum, şöyle oynat.” denmez. Denmemeli. Bir teknik adam takımını ya kendi kurmalı ya da takıma sezon arasında katıldıysa elindeki malzemeyle ne yapacağına kendi karar vermeli.

Yönlendirmeyle ya da teknik adamın işine karışarak başarı gelmez. Bir kere huzur olmaz. Ilıcalı'nın kanalında yayınlanan Masterchef programından bir örneklemeyle ligimizde yaşanan bu durumu anlatacak olursam, elinde menemen yapacak malzeme varsa fırında güveç isteyemezsin. Sen bırak, elindeki malzemeyle ne yapacağına teknik direktör karar versin. İşin doğrusu bu...