03 Mayıs 2024 Cuma
İstanbul 19°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Futbolcu olmak hayatını kurtarır mı?

Atilla Özalp

Atilla Özalp

Gazete Yazarı

A+ A-

BENİM hayatımın önsözü dünyaya gelişimle değil futbol topuyla tanışmamla başladı. Mutluluğu da üzüntüyü de hep onun sayesinde tattım. Futbolun ruhumda yarattığı afyon etkisi altında hayatı hiç umursamadan yaşarken geleceğimi ıskaladım. “Hadi canım oradan, ajitasyon yapma bana, milyon dolarları cebe indirip zevk-i sefa sürüyorsunuz hepiniz.” deme yanılgısına düşme sakın, yaşayanlar bilir. Önceleri ben de bu hayallerin peşinde koşturup durdum, sonunda ise 15 yıllık profesyonel futbolculuk geçmişimle yüz yüze kaldığımda futbol oynarken yaptığım bir avuç birikim ancak birkaç yılımı kurtardı.

KAPININ ÖNÜNDE YOLUNU GÖZLEYEN...

Taş çatlasın 30'u geçkin yaşlarda futbolu bıraktığında, kanuna göre emekli olmak için önünde daha 20-25 yıl varken ve futbol dışında hiçbir işten de anlamazken kapının önünde senin yolunu bekleyen tek şey yıkımdır. Siz bakmayın gazetelerde yazan milyon dolarlara, onu alan da ancak Süper Lig'de oynayan belli başlı az sayıda futbolcudur. Profesyonel liglerin daha alt kısmında oynayan yüzlerce futbolcunun geleceği, ailesi ile birlikte büyük bir bilinmezliktir.

Günümüzde oynayan futbolcular, yaptıkları anlaşmaların UEFA garantisinde olması sebebiyle nispeten biraz daha rahatlar ama eğer kulüp borç batağındaysa işte o zaman parasını almak için alacaklılar arasında sıraya girip kulübün belini doğrultmasını beklemekten başka çareleri de yoktur. Sırf bu yüzden günümüzde 50 ve yaşı daha geçkin olan birçok eski futbolcu açlık virüsüyle mücadele etmekte. Transfer paraları, primleri, maaşları hep oynadıkları kulüplerde kalmış. Sigorta primleri yatmamış ya da eksik yatmış ve bu yüzden de emekli bile olamamış birçok eski futbolcu var. Çok zor şartlarda yaşam mücadelesi veriyorlar ama ne gören var, ne de duyan. Daha doğrusu futbolun içinde olan birçok yetkili süregelen bu dramın tabii ki farkında ama devekuşu misali kafalarını toprağa gömüyorlar. Ne Türkiye Futbol Antrenörleri Derneği (TÜFAD) ne de Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) bu duruma çare buluyor. Oysa çareler tükenmez, yeter ki istek olsun...

ÇÖZÜM YOLLARI, ÖNERİLER...

Mesela TFF, bankalarla özel bir anlaşma yaparak, tüm profesyonel kulüplerin futbolcularına bireysel emeklilik yaptırmasını zorunlu kılsa ve sigorta primlerini yatırmayan kulüplere de para, puan silme ve daha da ileri giderek bir alt lige düşme cezası verse futbolcular gelecekleri için endişe etmeden rahatça futbol oynarlar. Bu da, sahalarda bir anlamda verimin artmasını da sağlayabilir.

Futbolcular ilk profesyonel sözleşmeyi imzaladıkları günden başlayarak, faal futbolculuklarının bittiği güne kadar, en azından 10 ile 15 sene arasındaki profesyonel yaşantısı süresince hesaplarına yatırılan birikimle geleceklerini bir ölçüde de olsa garantiye alırlar. Hatta bireysel emeklilik fonu süresini uzatıp daha yüklü bir ödeme almak için kendilerine çok daha iyi bakacakları için futbolculuk yaşantıları bile uzar. Böylece bu performanstan da kulüpler ve futbolumuz kârlı çıkar. Ama ne düşünen var, ne de yetkilileri bu oluşuma zorlayan. Profesyonel olup, hayallerini gerçeğe dönüştürdüğünde neredeyse mutluluktan havalara uçan birçok futbolcu, yeşil sahalara veda ettiğinde ne yazık ki açlık sınırında yaşamakta.

METİN KURT GİBİ TAVIR ALABİLMEK...

Rahmetli Metin Kurt, futbolcuları örgütleyip birlik beraberlik içinde sorunlarına sahip çıkmaları için uğraş verdi ama dışlandı. Rahatı yerindeydi. Galatasaray'da ve milli takımda oynuyordu. Dönemin gözde oyuncularındandı. Taraftarların sevgilisiydi. Ama “ben” diyerek gününü gün etmedi, meslektaşlarını düşünüp futbolcuların haklarını aradı. Sonunda da damgalandı. Oysa uzun yıllardır, futbolumuzun rahmetli Metin Kurt gibi meslektaşlarının sesi olacak yürekli futbolculara ihtiyacı var. Üstelik, şimdi liglerde oynayan futbolcular rahmetlinin döneminden çok daha güçlüler. Sosyal medya sayesinde haksızlıklar karşısında tek ses olabilirler. Yani anlayacağınız, para, pul, şöhret desen var ama işin sırrı Metin Kurt olabilmekte saklı...