20 Mayıs 2024 Pazartesi
İstanbul 15°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

IMF ve AK Parti iktidarı

Hakan Topkurulu

Hakan Topkurulu

Gazete Yazarı

A+ A-

Öncelikle Şanlı Filistin Direnişini en candan duygularla selamlıyorum. Şanlı Filistin halkı, uzun yıllardır mücadele ettiği emperyalizmi ve onun kuklası Siyonist İsrail’i yenecek ve Doğu Kudüs başkent olmak üzere bağımsız, başı dik Filistin devletini kuracaktır.

Filistin halkının örgütlenmek ve direnmek için tercih ettiği Hamas’ı da tüm dünya halklarının destekleyerek, emperyalizme karşı başarılı olması için yüreklendirmesi gerekmektedir. Bugün en devrimci eylem; başında ABD’nin olduğu Atlantik hegemonya sistemine karşı direnmektir. Filistin halkı başında onu temsil eden Hamas olmak üzere emperyalizme direnmektedir.

ABD, iki buçuk milyon nüfuslu Gazze Şeridi halkını sindirmek için dünyanın en büyük uçak gemisi Gerald Ford’u İsrail’e göndermiştir. Korku dağları beklemektedir. Korkunun ecele faydası olmadığını uzak olmayan bir vadede hepimiz göreceğiz. Başta ABD ve tüm Atlantik sistemi çöküşe doğru hızla ilerlemektedir.

IMF VE AK PARTİ

2014 yılından itibaren Ak parti iktidarı ABD’nin eş başkanlığı için geldiği iktidarda, Türkiye’nin zorunlulukları sonucunda milli politikalar izlemeye başladı. Bunu gerek bu köşede gerekse de diğer yazı ve konuşmalarımda sürekli vurguluyor ve destekliyorum.

Bu işin doğasında olduğunu kabul etmek gerek. Türkiye gibi büyük gemiyi yönetmek, ona rota değiştirtmek kolay bir iş değil. Rotayı değiştirecek lider ve kadrosu çok dirayetli ve risk alma konusunda tereddütlü olmaması gerekmektedir. 2014 yılından bu yana yaşadığımız tecrübeler göstermektedir ki; başta Sn. Cumhurbaşkanı olmak üzere ne Ak partinin lider kadroları ne de saha elemanları bu değişikliği uygulayacak dirayet ve cesareti gösterecek yüreklilikte değillerdir. Zaman zaman yürekli ataklar yapmakla birlikte, yaptıkları uygulamaları ne derinleştirmek ne de rotayı tam doğru çizgiye çekmek konusunda yeterince cesur davranmadılar.

Örnekler çok. Birkaçına burada yer vermek istiyorum. Örneğin 2015-2016 yılından itibaren Türkiye’de üretilen mamullerin desteklenmesi amacı ile gümrük vergilerinde düzenlemeler yapıldı. İthal ikamesi programı uygulandı. Çok doğruydu ve sadece bu uygulama bile çok önemli sonuçlar verdi. Eğer enerji fiyatları 2021-2022 yıllarında buralara çıkmasaydı belki Türkiye temel yapısal sorunlarından biri olan cari açık sorununu çözmüştü.

Sonuç ortada detayına girmeyeceğim. Gerek gümrük birliği ilişkilerinde kesin kararı alamamak ya da yapılan yatırımlarda sermaye grupları açısından bir takım dengeleri kollamak sonucunda geldiğimiz noktada yine cari açık veriyoruz.

Tereddütlerle uygulanmaya çalışılan bir başka milli ekonomi politikası ise “liralaşma” politikasıdır. Hiç tereddüt etmeden dolara karşı tavır almak varken, etrafında oynayarak ya da Kur Korumalı Mevduat gibi işe yaramayacak sonuçlar vereceği baştan belli olan uygulamalarla vakit kaybederek gerçek şekilde “liralaşma” politikası uygulayamamak sonucunda yine başladığımız noktaya dönüyoruz.

Ak parti iktidarı ekonomi politikalarında olduğu gibi siyasette de ne ondan ne bundan yana değilim diyerek aslında kaçınılmaz sondan kaçmaya çalışmaktadır. Görüldüğü gibi kaçınılmaz son nafile şekilde sizi sonunda yakalamaktadır.

Ulusal kanal son zamanlarda Sn. Cumhurbaşkanının IMF’ye karşı yaptığı konuşmaları tasnif ederek ekranlarda ardı ardına göstermeye başladı. Sn. Cumhurbaşkanı son derece doğru bir tavırla dünyanın jandarması ABD’nin ekonomi hapishanesi olan IMF’ye karşı doğru tavır aldı.

Ama yukarıda da anlatıldığı gibi milli politikaların tereddütlü ve onu bunu koruma kollama ve çıkar dağıtma siyasetinden vazgeçilmemesi, bizi sonunda yine bu hapishanenin memurlarına mahkûm etti.

Yine İMF heyetleri gelmeye ve bizim hakkımızda yorumlar yaparak, sözüm ona “yatırımcılara” sinyal göndermeye başladı. Türkiye’nin kurtuluş yolu tektir. Bu yoldan kaçamazsınız. Ne kadar etrafında dolaşırsanız dolaşın sonuç sizi oraya isteseniz de istemeseniz de götürecektir. 1937’de Mustafa Kemal’in anayasamıza 6 okun içinde soktuğu “Devletçilik” ve “Halkçılık” ilkeleri eninde sonunda bugünkü adıyla “Üretim Devrimi Programı” olarak uygulamaya gelecektir. Üretim Devrimi Programından kaçamazsınız.