27 Nisan 2024 Cumartesi
İstanbul 18°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

İşçi çocuklar

Bülent İnce

Bülent İnce

Eski Yazar

A+ A-

12 Haziran Dünya Çocuk İşçiliğiyle mücadele günü. Dünya genelinde yoksulluğun trajik bir sonucu olarak milyonlarca çocuk yaşadıkları evin ihtiyaçlarını karşılamak için çalışmak zorunda kalıyor. Dünyanın neresinde olursa olsun, çocukların çalışmak zorunda kalması -daha isabetli bir deyişle, sistemin onları çalışmak zorunda bırakması- en hafif tabiriyle bir insanlık suçudur. Ki bu suç hepimizin, bu gemiye su taşıyan herkesin suçudur.

Dünya Bankası Başkanı David Malpass 2020’nin ekim ayında dünyanın en prestijli finans okullarından birinde (Frankfurt School of Finance and Management) yaptığı konuşmada Kovid-19 salgının dünya çapındaki etkilerine dair ilginç tespitleri yapmıştı. Bu salgının yarattığı ekonomik krizin, 2008 yılında en çok finans piyasalarına etki eden ve gelişmekte olan ülkelerden ziyade gelişmiş ülkelere zarar veren ekonomik resesyonun aksine,çok etkin biçimde gelişmekte olan ülkelerdeki emekçi sınıfları, özellikle de kadın ve çocukları vurduğunu belirtmişti. Gelişmiş ekonomilerdeki kriz dengelemeye yönelik makro-ekonomik araçlardan mahrum ekonomilerde yoksulluğun daha da derinleşeceğini,2021 yılı sonu itibariyle dünya genelindeki aşırı yoksul nüfusa 150 milyonkişi daha eklenerek dünya nüfusunun yüzde 1,4’ünün günde1,90 doların altındaki gelir durumuyla tarif edilen aşırı yoksulluk sınırının altına düşeceğini ön görmüştü.

Yoksulluk artınca, vahşi kapitalizmin görünmez eli çocukların sırtına işçi tulumunu geçiriveriyor.

Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) ve UNICEF’in 12 Haziran Dünya Çocuk İşçiliğiyle Mücadele Günü öncesinde yayımlanan “Çocuk İşçiliği: 2020 Küresel Tahminler, Eğilimler ve Önümüzdeki Yol” başlıklı raporda, 2016 yılından 2020 yılına kadarki 4 yıllık süreçte çocuk işçi sayısının nüfusa oranının değişmediğini, 2020 yılı başı itibariyle dünya genelindeki çocuk işçi sayısının 160 milyon olduğunu, bu çocukların 79 milyonunun “sağlık, güvenlik ve ahlaki gelişimlerini doğrudan riske atan tehlikeli işlerde” çalışmakta olduğunu ve küresel salgın nedeniyle artan yoksulluğun sonucunda, 2022 yılının sonunda 8,9 milyon çocuğun daha işçi tulumu giyeceği belirtiliyor.

Rapordaki, işçi çocuk sorununda yıllar içinde bir iyileşme görülmediğine dair bilgi ise çarpıcı: Yaşları 5 ila 11 arasında değişen çocuk işçilerin sayısının toplam işçi çocukların sayısına oranı 2016 yılında yüzde 48 iken, bu oran 2020 yılında yüzde 55’e fırlamış. Henüz neredeyse kucaklık yaştaki çocuklardan bahsediyoruz. Ağzı süt kokan çocukların emeğinden biriktirdikleriyle semiren oligarklarınyönettiği dünya medeniyeti marsı beş kere fethetse ne yazar.

Ülkemizde ise TÜİK'in 2019 yılında yayınladığı "Çocuk İşgücü Araştırması" raporuna göre 5 ila 17 yaşındaki kayıtlı çocuk işçilerin sayısı 720 bin. Bu çocukların yüzde 80’lik büyük çoğunluğu 15-17 yaşlarında iken, 5-11 yaş grubu çalışan çocukların yüzde 4,5’ini oluşturuyor.

Zihnen ve bedenen sağlıklı, üretici, yaratıcı, özgüvenli nesillerin yetişmesi ancak ve ancak çocuklara özgür, güvenli ve donanımlı eğitim ve eğlence alanları açıp onların çocukluklarını doyasıya yaşamalarını sağlamakla ancak mümkündür. Oyunlarla büyüyen çocukların ne kadar yaratıcı ve eğlenceli olduklarını görmek böylesi ortamları çocuklarına sağlama şansı bulan ebeveynler için en büyük gurur kaynağıdır.

Yazarın Önceki Yazıları Tüm Yazıları