16 Mayıs 2024 Perşembe
İstanbul 15°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

IŞİD, ‘DAEŞ’ olunca...

Çetin Susan

Çetin Susan

Eski Yazar

A+ A-

Diyelim, içkiyi fazla kaçırdınız... “Tieeeyytt!..” diye sokağa dalıp, mahalleyi ayağa kaldırdınız. Kolluk anında müdahale ediyor ve cezanızı kesiyor. Neye göre? E, “hukuk” devletiyiz ya; elbet yasaya göre... Kabahatler Kanunu, bu gibi durumlar için düşünülüp çıkarılmış...Peki, mahallede 5 kişiyi öldüren, yok yok 50 kişiyi öldüren bir cani için ortalığı birbirine katsanız da aynı yasa işletilir mi? İşletiliyor mu? Yoksa olayı, haklı infial kapsamında değerlendiren kolluk, feveran edenleri sakinleştirme yoluna mı gidiyor? Dilerseniz, kurguyu bırakıp yaşanmışa dönelim. AKP düzeninin, tribünleri zapturapt altına almak görünümü altında, taraftarları fişlemek, yandaşa rant sağlamak için uygulamaya koyduğu Pasolig kartını alarak, Gençlerbirliği-Osmanlıspor futbol maçını izlemeye giden Gençlerli futbol tutkunlarından üçü, maç başlamadan önce sessizce birer pankart açtı tribünde. Bilemediniz, bir buçuğa bir metre boyutundaki siyah bezlerin üzerinde şunlar yazıyordu: “İyi değiliz, iyi olmayacağız”, “Ankara Garı 10.04”, “Barış kazanacak”... 2 hafta önce, bulundukları stadın yanında gerçekleştirilen ve şu ana kadar 102 kişinin yaşamını yitirdiği, IŞİD’in Ankara Garı saldırısıydı pankartların hedefi. O esnada İstiklal Marşı okunuyordu. 4 dakika içinde polisler yanlarında bitiverdi. Görevine gecikmiş insanların telaşıyla topladılar ellerindeki pankartları. Muhtemelen “suç delili” olarak, terörist silah-külâhlarının yanında sonuçlanacak yolculuğu başladı, “barışa âlet olma” fiilinin ortağı, talihsiz bez parçalarının. Pankartlar derdest edilirken, Alkaralar taraftar grubunun yetkilileri, polise cevap alamadıkları şu soruyu sordular: “Açtığımız pankartta, ‘Futbol Digitürk’te izlenir’ yazmış olsaydı, aynı tepkiyi mi gösterecektiniz?” Hangisi kabahat, izinsiz pankart mı, pankartta yazanlar mı demeye getiriyorlardı. Aslında deneyimliydi Alkaralar, birkaç yıl önce de, sahadaki Afrikalı futbolcuları Traore’ye jest olsun diye açtıkları Burkina Faso bayrağı yüzünden karşılarında bulmuşlardı külyutmaz emniyet kuvvetlerini...Polislerin göz hapsinde izledikleri maçın çıkışındaysa, gözaltına alındı, hepsi öğrenci olan Ekin Berber, Özhan Yüksel ve G.Y. Ancak spor savcısının, işlenen fiili, 6222 sayılı Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanun kapsamında değerlendirmemesi, yeni bir formül arayışına yol açtı ve Kabahatler Kanunu devreye sokularak, “emre aykırı davranış”tan 3 taraftara 208’er lira idari para cezası kesildi. 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun, “Tanım” başlıklı 2. Maddesi: “Kabahat deyiminden; kanunun, karşılığında idarî yaptırım uygulanmasını öngördüğü haksızlık anlaşılır.” diyor. Yani bu durumda, katliamı kınayan pankartla “haksızlık” yapmış oluyor, bu 3 genç. Pardon ama kime karşı? IŞİD’e mi? “İleri demokrasi” güçleri, toplantıyı, gösteriyi, mitingi derken, şimdi de savunmasız bez parçalarını mı koydu hedefine?Sevinmeliler bu cezaya, “terör örgütü” kurmakla da suçlanabilirlerdi. Ekin Berber ve olay esnasında yanlarında taraftar sıfatıyla bulunan, arkadaşları avukat Alper Keşmer’le görüştüm. Hiç de sistematik, örgütlü bir eylem izlenimi edinemedim. Bal gibi kamuoyu yaratabilecekleri bir olay yaşamış olmalarına karşın, konuşup konuşmamak konusunda bile tereddüt içindeydiler. Polisi bu cezayı kesmeye sürükleyen motivasyon ne olabilir peki? “Bu durumda, ellerini kollarını sallayıp giderlerse; yüz bulup şımarırlar, sağda solda anlatıp karizmamızın çizilmesine yol açarlar.” diye düşünüp, “Hiç olmazsa gözdağı vermiş oluruz, kendilerine de âleme de ibret olur. Ne de olsa solcudur bunlar...” niyetiyle harekete geçmiş olabilirler mi? Yargıya ihtiyaç duymaksızın verebilecekleri tek ceza bu çünkü. Ötesi, pankartta yazanlar, polislerin de duygularını ifade ediyor olmalı, onlar da katliamı kınıyorlardır muhakkak... Bu Kabahatler Kanunu’nun 2. kısmında, başka kabahatler de sıralanmış. Evsel atıkları, eski ev eşyalarını sokağa bırakmak da kabahat, gürültü ve dilencilik yapmak da. Hepsinin cezası var. Kaldırımda tezgâh açan seyyarlar da risk altında, açıkta kurban kesen de... Her kamu görevlisi, stattaki polis kadar vazifeşinas olsa, sadece kurban bayramlarında toplanan cezalarla ihya olup gitmiştik vesselam...