07 Mayıs 2024 Salı
İstanbul 12°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Kaç defa öldün?

Atilla Özalp

Atilla Özalp

Gazete Yazarı

A+ A-

Kendimi bildim bileli en çok merak ettiğim şey öldükten sonra arkamdan neler konuşulacağı. Oysa yaşarken kaç defa öldük öldük yeniden dirildik. En çok güvendiğimiz arkadaşımızdan kazık yedik öldük, emeğimizin karşılığını alamadık öldük, umut verilip yapılmadı ve bir kez daha öldük.

Dünyaya gelirken ailemizi seçme imkanımız olmadığından diğerleri gibi şanslı değildik. Hayata tutunmaya çalıştıkça defalarca öldük. Çocuğumuza kıyafet alamadık, harçlık veremedik, aç aç yatağa girdik, ısınamadık, uyandık yaşıyoruz sandık, oysa ölüydük farkına bile varamadık.

Depremde göçük altında sevdiğimizin yardım çığlıklarına çare olamadık ve ölümün en acısını tattık, meğer ölünce de yaşanırmış sonra anladık.

FUTBOLA OLAN SEVDAMIZ YÜZÜNDEN...

Ben de sizin gibi bu hayatta defalarca öldüm ama ilk ölümüm en çok istediğim şeyi gerçekleştirdiğim zamanmış, sonra anladım...

Futbolcu olmak hayatta en çok istediğimiz şeydi ve benim gibi çoğu genç de profesyonel olduğu zaman bu arzusuna kavuştu. Hedeflerimiz büyüktü ancak oynadığımız hemen hemen her kulüpte alacağımız kaldı. Hayal kırıklığı içinde geçen günlerde defalarca futbolun karanlık yüzünü yaşadık. Ne sosyal güvenlik garantimiz olan sigorta primlerimiz tam olarak yattı ne de transfer paralarımız ve maç primlerimizi eksiksiz alabildik. Yani anlayacağınız, futbola olan sevdamız yüzünden devamlı olarak kandırıldık.

ESKİ FUTBOLCULARIN ÇİLESİ...

Kısacası hayvan gibi sağıldık ve her başarısız sonuçta da taraftarların önüne atıldık. Oysa biz bu sorumluluğu üstlenmeye de razıydık, yeter ki en çok sevdiğimiz işi yaparak geleceğimizi kurtaralım. Ama olmadı...

Futbolculuk kariyerimiz bittiğinde, ana babamız sayesinde sigorta primlerimizi ödeyerek yıllar sonra emekli olabildik. Şimdi ise kıt kanaat açlık sınırında yaşayıp gidiyoruz, futbolu bırakan birçok tanıdığım perişan durumda. Birçoğunun maddi durumlarının yetersizliği yüzünden aileleri dağıldı. Futbolcu dernekleri, Türkiye Futbol Antrenörleri Derneği (TÜFAD) veya Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) bu durumları bildiği halde gerekli adımları atmadı.

ALT LİGLERDEKİ OYUNCULARIN GELECEĞİ

Birkaç defa yazdım ama üşenmeden bir kez daha yazacağım. Günümüzde özellikle Süper Lig'de oynayan futbolcular, menajerlerin sağlam mukaveleleri ve FIFA'nın yaptırımları sayesinde oldukça rahatlar ama alt liglerde oynayan futbolcular diğer meslektaşlarına göre daha zor şartlarda yaşıyorlar. O yüzden, futbol oynadıkları dönemde taraftarların gözbebeği olan futbolcuların gelecekte sıkıntı yaşamamaları için yapılması gereken şey, TFF'nin bankalarla anlaşarak kulüplere getireceği kurallarla her profesyonel futbolcuya Bireysel Emeklilik Sigortası (BES) yaptırmak ve primlerinin yatmasını sağlamak olmalı.

Eğer TFF bu şartı yerine getirmeyen kulüplere önce puan silme, daha sonra da bir alt lige düşme yaptırımı uygularsa futbol ömrü kısa olan bir sporcu emekli olduğunda yüklü bir birikim elde eder, geleceğe de daha güvenli bir şekilde bakar.

19 MAYIS...

104 yıl önce bir bahar günü, mayıs ayının 19'unda; ülkenin dört bir yanı emperyalist güçler tarafından paylaşılıp, ülkeyi yönetenler koltuklarında oturmayı tercih etmek uğruna olan bitene sessiz kalırken, vatanımızın bağrından çıkan Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk bir umut olarak ülkeyi kurtarma hareketini başlatmıştı. Ve Büyük Önderimizin peşinden giden halkımız Kurtuluş Savaşı'nı kazanıp Cumhuriyet'in ilanıyla beraber devrimleri de büyük bir coşkuyla destekleyerek, tüm dünyanın ezilen halklarına rol model oldu.

Mustafa Kemal Atatürk, önce 23 Nisan'ı çocuklara armağan ederek onlara vatan ve millet sevgisinin ilk tohumlarını verdi; sonrasında ise 19 Mayıs gününü gençlere sunarak, "Ey Türk Gençliği..." şeklinde gençlere seslendiği hitabesiyle vatanımızı onlara emanet etti. Gençlere her zaman çok güvendi. Gençleri çok sevdi. Bu günün anlamını kavrayıp vatanını iç ve dış düşmanlara karşı koruyacak en büyük güç olarak gençleri gördü. 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramınız kutlu olsun. Ne mutlu size, ne mutlu Türk'üm diyene...