19 Mayıs 2024 Pazar
İstanbul 19°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Kınından çıkmayan inatçı kama-(TAMAMI)

Ferhan Şensoy

Ferhan Şensoy

Eski Yazar

A+ A-

Babamdan yadigar bir antika tabanca var. 2. Wilhelm dömeninden kalma. Bir çekmecede duruyor. Kurşunu falan yok. Arasıra sıvazlarım. Babamın eline değmiş gibi olur elim.

Ruhtasatının süresi doldu, yenilenmesi gerekiyor. Heyet raporu alınacak.

Hafta başı turneye gidiyorum, hafta sonu İstanbul’dayım. Hafta sonu hayat yok. Geçtiğimiz hafta başı erkenden gittim hastaneye, elimde dosya girdim kuyruğa, gözcü kör olmadığımı onayladı, başka bir kuyruğa yazıldım, öğlene doğru kulak-burun-boğazcı dışında hepsini hallettim. Kulak-burun-boğazcının kapısında uzun bir kuyruk var, ilerlemiyor. Biraz sonra hekimin henüz gelmediği anlaşılıyor!

Öğlende gaza basıp yola çıkmam gerekli, turnem var. Bir görevliye durumumu açıkladım:

-Dosyamın üzerine cep telefon numaramı yazsam, kulak-burun-boğazcı beni cepten arasa, ben açıp alo, deyince hekim kulağımın duyduğunu, sesimden boğaz durumumu, nezle olup olmadığımı anlayacaktır. İmzalasın, cuma günü dosyamı müdüriyetten alırım.

Görevli boş boş baktı suratıma. Bir başka hafta başına kaldı heyet raporu badiresi.

Turneden döndüm, tiyatrodaki notlar arasında, kama ruhsatı konusuyla ilgili karakola davet var!

Bir kurtuluş savaşı anısı olarak, Ünye’deki evde benim yatak odamın duvarında asılı bir kamadır bu, dedemden kalma. Pas tutmuş kınından çıkmıyor. Çocukken çok uğraşmıştım çıkarmaya, becerememiştim. İşlemeli sapına düğümlü küçük bir kartonun üstünde eski türkçe bir şeyler yazılı.

Hiç görmediğim, beni hiç görmemiş dedemden kalma bir yadigar. Ünye’ye her gittiğimde, sıvazlar sanki dedeme dokunmuş gibi olurum.

Babamın vefatından sonra bize intikal eden bu kamanın ruhsatı konusu gündeme geldi. Ortada böyle bir ruhsat yok. İşi kardeşim üstlendi. Kınından çıkmayan kamanın silah olmadığını kanıtlamaya uğraşıyor, yıllardır.

Karakolun davetini kardeşime bildirdim. Kendisinde bu konuda kalın bir dosya olduğunu, karakolu arayıp bilgi vereceğini söyledi. Sokakta herkes çift tabancalı, beli kalaşnikoflu dolaşıyor. Çoğunun ruhsatı filan yok. Her gün bir sürü ruhsatsız silah yakalanıyor.

İki kardeş bir olup dedemin kınından çıkmayan kaması ve babamın kurşunu olmayan antika tabancasıyla darbe yapacağımız mı düşünülüyor?