21 Mayıs 2024 Salı
İstanbul 17°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

KIZIL VEBA

Begümşen Ergenekon

Begümşen Ergenekon

Gazete Yazarı

A+ A-

San Francisco’lu sosyalist Jack London (1876-1916) yaşama veda etmeden (1912) uygarlığımızın “kara veba” salgını türevi bir “kızıl veba” salgını ile çökeceğini anlatır (1). Söz konusu olay, kitabın yayımından 101 yıl sonra 2013 yılında çıkacak, o salgından 60 yıl sonra 2073 yılını konu eder. Uygarlık yazı devriminden, tarım devriminden önceki taş devirlerine geri dönmüş; geçim tarzı da avcılık, çobanlık ve toplayıcılığa gerilemiştir. Yazar, kıyamet sonrası edebiyat akımının öncüsüdür. Mekân Amerika Birleşik Devletleri; geçim tarzı ise yönetici zengin sınıfın, yönettikleri şehirli ve tarımcıları sömüren serbest piyasa sermayeciliğidir. Salgın New York’ta başlayıp, bütün ülkeye yayılarak kısa zamanda San Francisco’ya ulaşır. Hastalık ayakların uyuşması ile başlar ve yukarıya doğru kızıl dalgalar halinde yayılarak kalbe ulaşınca o kişi 15 dakika içinde ölür. Peki bu roman sadece bir bilim kurgu mudur, yoksa olası bir kehanet midir?

SMİTH DEDE VE TORUNLARI

Bir üniversitede İngiliz Dili ve Edebiyatı ve Eski Diller Profesörü olan James Howard Smith salgın çıktıktan sonra hayatta kalan ve çağdaş uygarlığı hatırlayan tek insandır. Edwin, Hu-Hu ve Yarık-Dudak adlı üç torunu ile arasında sade nesil değil, pek çok medeniyet farkı vardır. Onları hayvan postu giymiş, bıçak, ok ve yayla silahlanmış olarak bir keçi yolundan yürürken buluruz. Bir zamanlar gurme sofralarını süsleyen, Büyük Okyanus kıyısından topladıkları yengeçlerin ve midyelerin kabuklarını kırıp, yaktıkları ateşte kızartıp yerler. Dedeleri onlara, sürekli bir zamanlar var olan modern uygarlığın yani paranın var olduğu günlerdeki seviyesine ulaşmasını telkin etmek amacıyla son kez 2012 yılında basılmış bir paradan esinlenerek tarihin tekerrür etmesini ister. Smith Dedenin bildiği bazı köpek ve hayvan cinslerinin soyu çoktan tükenmiş, bir zamanın verimli tarım ovaları insan olmaksızın yabani otlar tarafından istila edilmiş, o ünlü şarapların üretildiği Napa Bağları çoktan yok olmuştur. Bir zamanlar orman içlerinde gizlenen kurtlar ve çakallar korkusuzca etrafta gezer. Profesörün deyişiyle insanlar sinek gibi öldüğü için nüfus çok azalmış, ancak10’ar, 20’şer kişilik kabileler halinde dolaşmaktadır. Amaç hayatta kalabilmek için yiyecek bulmak ve üremektir. Önce sıradan bir işçi olan Ateşçi’nin kabilesinde olan Smith Dede sonradan evlenerek Santa Rosa kabilesinin 19.uncu üyesi olur. Kendisinden sonra iki kişi daha onlara katılır. Bazı erkekler ise insan soyunun silineceğinden korkarak Utah’tan batıya yönelirler, hayatta kalan yalnız birisi kendine kadın bularak Utah kabilesini kurar. Onların içinde Patronlar Soyu’ndan gelen Mungerson, Smith Dede’nin kızıyla evlenebilmek için onun bluğ çağına girmesi için 12 sene bekler. (Buna “beşik kertmesi” denir Türkiye’de). Diğer iki kabile ise Los Angelitos (LA) ve Los Carmelitos’lardır. Bu ikinci kabilenin soyu (Kalifroniya’da zaten oturan) eski Meksikalılara (yani Türk soylu Kızılderililere) dayanır. Dede torunlarını büyücü-doktorlara karşı da uyarır: onlar “Karanlığa, batıl inançlara neden olur; hilecidir, yalancıdır biz de öyle aşağı düzeye düşmüşüz ki onlara inanırız” der. (Konya Çarşamba ovasındaki taşkınların sebep olduğu bataklıklardaki sivrisinekler yüzünden Silleli babam iki kez sıtmaya yakalanır. Korkutularak sıtmanın onun bedeninden kaçması sağlanmaya çalışılır). Smith Dede’nin vasiyeti ise “Büyücü-doktorların yok edilmesi, kaybedilen bütün BİLGİLER’in yeniden elde edilmesi, BUHAR ve şimşeklerdeki ELEKTRİK gücünden faydalanılması, resim-yazısı dışında; ince işaretlerden meydana gelen ABC’nin mağaraya sakladığı kitaplardan çözülerek oraya sakladığı kitaplıktakilerin okunması ve kaçınılmaz olan BARUT’un keşfedilmesi gerektiğini tembihler. Aryan soyunun tekrar çoğalarak bu kez Batıdan Doğuya yayılacağını tahmin eder.

KARA VEBA

Jack London’un hafızasındaki örnek, deri altı kanamalarına sebep olduğu için siyahlaşan insan vücudu nedeniyle Avrupa’da Kara Ölüm olarak bilinen çok bulaşıcı bir salgındır (1347-1353) ve 75 milyon Avrupa nüfusunun 1/3’ü yani 25 milyonu bu salgında ölür. Salgının başlangıcında Venedik’e saldıran Moğolların kale içine mancınıkla attıkları vebalı ölüleri biyolojik silah olarak kullandıkları rivayet edilir. Ancak Arapça bir kelime olan veba aslında bulaşıcı hastalık demektir ve Türkçede kazandığı anlamın karşılığı onlarda “Taun’dur”. Şu sırada Arap TVlerinde “Veba-i Kuruna” terimi sıkça kullanılır. Covidt-19, “Taç” şekli nedeniyle bu anlama gelen Korona kelimesiyle anılır. Jack London’un roman konusu olan Kırmızı Veba’nın 2013 salgını kehaneti, o yıldan 6 sene sonra 2019’da gerçekleşmiş, hâlâ devam ederek dünya çapında büyük ölümlere yol açmıştır. Uygarlığın çöküşüne acaba 52 yıl mı vardır?

(1) Jack London, Kızıl Veba, (Çevirmen: Levent Cinemre), Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2. Basım 2020, İstanbul.

Yazarın Önceki Yazıları Tüm Yazıları