03 Mayıs 2024 Cuma
İstanbul 17°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Küresel karşıdevrim

Seyyit Nezir

Seyyit Nezir

Eski Yazar

A+ A-

1990'lara girerken gelişen teknolojiyle birlikte herkesin zihninde bilişim çağı efsaneleri uçuşuyor, insanlığın son hızla gerçek demokrasiye ilerleyeceği, demokrasinin küresel çapta en ücra köşelere zoraki yayılacağı yaygarasından geçilmiyordu. Titanik ilk buzdağı toslamasında nasıl battıysa, bilişim gemisinin demokratik kullanımıyla insanlığı sonsuz olanaklar güvertesinde en uzak ufuklara taşıyacağı düşleri de körfez karasularında petrole gömülen karabatak fotoğrafı yalanıyla bir anda dibe çöktü. Ne ki büyüsü küresel hülyaların köpükleriyle tüm toplumların başını nasıl döndürdüyse, kimse ayılmak istemiyor, batakta debelenmekten herkes keyif alıyordu. İletişim teknolojisinin İnternet'le birlikte her türlü bilgiye fakir zengin, âlim zalim herkesin ücretsiz olarak erişimine fırsat tanıyacağı ve insanları gerçek anlamda eşit kılacağı mavalları ceptelle patladı gitti.

SÖZÜNDE DURAN EMPERYALİZM

Ortadoğu'nun çağdaş, laik, ulusalcı ilerleyişini durdurmak üzere yetiştirdiği Usame Bin Ladin'in İkiz Kuleler'e "saldırdığı" bahanesine sığınan ABD emperyalizmi, çeyrek yüzyıldır demokrasiyi değil ama ne kadar yalanı varsa hepsini bombalar eşliğinde milyonlarca insana ölüm yağdırarak Irak'a taşıdı.  Bu süreçte demokrasi yaveleriyle küresel oligarşiyi yeryüzünün her karesine İnternet ağıyla tastamam döşeyen BigTech, insanları sosyal medya kümeleşmeleriyle bireysel duvarları sözde aşarak saydam iletişim zemininde buluşmalara yönlendirirken gerçekte yeni feodal ilişkilere hazırlıyor, dijital donanımlı Yeni Ortaçağ'da toplumları hem özel simgeler, markalar ve adlarla ayrıştırarak dar gruplara yönlendiriyor, hem de gündelik yaşamdan ve gerçek ilişkilerden koparıyordu. Tüm davranış ve ilişkilerde Mafiyöz eğilimler güçleniyor; özgür, demokratik dayanışma ilkelerinin yerini, katakulliye dayalı anlık tavırlar almaya başlıyor; karşısındakinin zayıflığından yararlanmaya yönelik ve yalana dayalı yaygaralar eleştirinin yerine geçiyor; söz kalabalığıyla saldırmayı yurttaş kişiliğine sindiremeyenler, kul sürüleri karşısında susmayı seçiyor, toplumsal işbölümü ve yönetim ilişkileri mafyokrasinin raconuyla biçimleniyordu.

SOSYAL MEDYA TASARIMININ ÖZÜ

Sanal olanı gerçeğe ikame etme yönünde bin türlü safsatayla insanları hayal kölelerine çevirme çabalarının önde gideni Face, en köpüklü meta verse bile aldatamadığı azınlığa inat, bir yandan insanları gerçek toplumsal eylem ve alanlardan büsbütün çekip yaşamdan yalıtılmış sosyal medya cinnetine yöneltirken, öte yandan palavralarını demokrasi diye yutturma niyetiyle nicedir cinneti de iyice zindana çevirme gayretinde. Arada bir usduyuda beliren buluşma ve birleşme çığlıkları ise, tam da sosyal medyanın tasarımına uygun olarak bir anlık zevkin doruğunda sönümleniyor, nice toplumsal duyuş ve edimin güzelliği en yüksek insani varoluş düzeyinde hiçbir süreklilik kazanamadan yitip gidiveriyor. Son bakışta, dijital teknoloji, bir karşıdevrimci kuşatma olarak insanlık üzerindeki dayanılmaz basıncıyla faşizme özenişi kışkırtıyor.

İNSANLIK SUÇU EVRİM MİDİR?

BigTech oligarşisinin insanlığa küresel çapta feodal sınırlar ve faşizan yönetimler dayatmasını "demokrasinin faşizme evrilmesi" olarak nitelemek emperyalizmin demokrasi diye diye her türlü demokratik bilinç ve örgütlenmeyi tepelemesi karşısında aymazlığın ta kendisidir. Çeyrek yüzyıldır olan biten şudur: ABD öncülüğündeki emperyalist sistem, emeğin kapitalizme kabul ettirdiği karşı hukuku dijital donanımla adım adım gerileterek çökertip silme programını, gerektiğinde biyolojik silah kullanarak sonuçlandırma ve insanlığı kul sürülerine döndürme peşindedir. Bu programın tam uygulanması evrim değil, küresel karşıdevrimdir; tarihte dinsel zorbalık dahil, hiçbir türlü zorbalık evrim olarak nitelendirilemez; hangi türde olursa olsun, insanlığa karşı işlenebilecek hiçbir suçu evrim olarak göremeyiz.

Yazılarını 80'lerden beri merak ve istekle okuduğumuz Ergin Yıldızoğlu'nun geldiği nokta, "Demokrasinin geleceğine ilişkin tartışmalar" dizisinde yansıttığı birikim (Cumhuriyet, 13 - 16 Eylül); ne yazık ki, teknolojik gelişmeler ve sınıfsal dönüşümler sonrasında, koşulları "gözetleme kapitalizmi" tarafından belirlenen küresel karşıdevrim ve mafyokrasinin anlam ve nedeni üstüne yanılsamalarla örtülüdür.