19 Mayıs 2024 Pazar
İstanbul 17°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Öcü masal-(TAMAMI)

Ferhan Şensoy

Ferhan Şensoy

Eski Yazar

A+ A-

Yeni bir oyun yazmak derdiyle iştigal halindeyken, turneye çıkıyorum. Çok saçma! Turnede kaldığımız otelde yazı yazacak masa yoktur. Yazarlara yönelik düşünülmemiştir otel odaları. Turnedeki oyuncu yazarın zaten yazmaya vakti yoktur.

Bu gaile içinde yazılarama ara vermek zorundayım. Beyoğlu’nda kestane görüldüğünde, yazmakta olduğum oyunu bitirdiğimde, yeni oyunumuzu çıkardığımızda gene yazacağım gazeteye, bir epik masalla imdilik bana müsade... Uykudan önce çocuklara anlatılmaması gereken öcü bir masaldır bu.

***

Evvel zulalanmış zamanın içinde, kalbur sipere yatmış saman altında, tellallığı üstlenmişken her nedense develer, berberlik bizden sorulur arkadaş, demişler canbaz pireler.

Bir varmış... Bir var mıymış? Tam belli değil aslında. Sıfır varmış, o kesin. Bir varmış, bin yokmuş. Ülkelerden bir ülkede yoksulların evi yokmuş, derdi çokmuş.

Ülkenin kralı çok zengin, çok cimri, sinekten yağ imbiklemekten hoşlanan, eli sıkı bir adammış. Üzülürmüş yoksulların durumuna, buna çare ararmış ve fakat bulamazmış. Haddinden fazla imiş yoksul sayısı.

-Bu kadar insana ev yaptıracak değilim ya! Kraliyet batar mazallah! der, gayet epik iç geçirirmiş...

Kral uçsuz bucaksız bir ormanın içindeki sarayında yaşarmış. Ormanın dibinden bir dere akarmış durgun durgun, kimi zaman kabarır sular, dere taşarmış. Dere yatağında yaşayan bir manda varmış, taşınca dere, manda mecburen yuva yaparmış dere yatağındaki söğüt dalına. Bu mandanın türküsü bile varmış, hep söylenirmiş o ülkede.

Ülkeye günlerden bir gün âkil bir adam gelmiş;

-Çözerim ben bu yoksulların konut sorununu!

demiş... Çok sevinmiş kral, nasıl çözeceğini sormuş.

-Çok basit! Şu derenin yatağına toplu konutlar yapalım!

diye yanıtlamış âkil adam.

-Oraya ev yapılamaz. Zaman zaman taşar bu dere, oraları sel alır, o evleri su basar. Oraya ekin bile ekilemez, yoksa ben oraya mısır dikerdim.

demiş kral.

-Bentler yaparız efendim, setler yaparız efendim...

diyerek taklalar atmış âkil adam.

-Ama dere yatağında inşaat yasağı var.

demiş bir âkil adamın bu kadar başarılı taklalar atışına şaşıran kral.

-Kaldırırsınız efendim! Siz ne buyuruyorsanız o olmuyor mu? Bakın isterseniz dere yatağını bana satın. Ondan sonra inşaat yasağını kaldırın, arsanın değeri fırlar. Ben parselleyip fahiş fiyatla satarım, aradaki kazançtan yüzde otuz alırım, yüzde yetmişi hazinenizin olsun.

deyince âkil adam, kralın aklı yatmış işe.

-Yalnız konutlar çok sağlam olacak! Setler olacak! Bentler olacak!

Yoksa çok fena yaparım!

diye gürlemeyi de ihmal etmemiş, bataklığı ranta çevirmekten çok mutlu kral.

Akil adam, arsaları müteahhit firmalara satmış, inşaatlar başlamış. Gel zaman git zaman, tamam olmuş çok katlı konutlar, yerleşmiş yoksullar. Mutlu olmuşlar, çoluk çocuk oynamaya başlamış dere kıyısında...

Ve fakat “onlar ermiş muradına” biçiminde bitmiyor öcü masal. Günlerden bir gün, taşıvermiş dere, evler sel altında kalmış, yoksullar ölmüş, inşaat sırasında söğüt kesildiği için yuva yapacak yer bulamayan manda da gitmiş gümbürtüye. Ülkede sorun kalmamış...

Onlar ermiş gökyüzüne, kimler çıkmış kerevetine?

Tokilileştiremediklerimizden misiniz?