18 Mayıs 2024 Cumartesi
İstanbul 13°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Öyküler

Defne Tamar Gürol

Defne Tamar Gürol

Eski Yazar

A+ A-

Hülya 40 yaşında yalnız yaşayan bir kadın. İçki içmeye başladığında sızana kadar içme, ertesi gün işe gidememe, yorgun hissetme yakınmaları ile başvurdu. Her gün içki içmiyordu, ama içtiği zamanlarda içmeyi durduramıyordu. Arkadaşları da kendi gibi çok içiyordu. Onlar için sosyalleşmek, içki içmek demekti. Üstelik çok içebilmek övünç kaynağıydı. Her durum içki içmeleri için bir neden teşkil edebiliyordu. Ayrılıklar ya da kavuşmalar, üzüntülü durumlar ya da kutlamalar, iş çıkışı ‘iki tek atma’, uzun süredir görmedikleri bir arkadaşla buluşma hep alkol eşliğinde gerçekleşiyordu. O ve arkadaşları için içki içmek modernliğin simgesi, çağdaş ve batılı olmanın bir göstergesi idi. Eğer içki içiyorlarsa kendilerini özgür hissediyorlardı. Alkol binlerce yıldır sosyal olarak kullanımı olan bir madde. Anadolu’da 4 bin yıldır şarap ve bira üretiliyor. Adabı ile içilmezse tehlikeli ve zararlı kullanımının olduğu, bağımlılık yapabildiğinin akıldan çıkarılmaması çok önemli. Alkolün özgürlük, çağdaşlık, laiklikle eşdeğer tutulması, içki içmeyi bir araç değil amaç haline getiriyor. Hem özgürlük, çağdaşlık, laiklik gibi kavramların içi boşaltılmış oluyor, hem de alkole bağlı sorunların artmasına neden oluyor.

★★★

Yağız 25 yaşında üniversite öğrencisi. Üniversiteye başladığı yıl arkadaşları ile birlikte esrar denemiş. Esrarın ‘kimyasal’ içermediğini, ot olması nedeniyle zararsız olduğunu düşünüyormuş. Amerika’da ve ‘ileri’ olduğu kabul edilen birçok ülkede yasal olması onun bu inancını doğrulamaktaymış. Bağımlılık yapmadığına eminmiş. Bağımlılık yapsa, bir zararı olsa tıbbi kullanımı olmazmış. Üstelik esrar kullanmak onu ‘havalı’ yapıyormuş. Bu düşüncelerle esrar kullanımını sürdürmüş. Giderek kullanım sıklığı ve miktarı artmış. Her gün içmeye, hatta sabah uyanır uyanmaz içmeye başlamış. Anne-babasının tüm uyarılarına rağmen esrarın bir zararı olmadığını, istediği zaman bırakabileceğini savunmaya devam etmiş. Kullanmadığı zamanlar sinirli ve huzursuz olduğunu fark etmiş. Beş yıldır birinci sınıftan ikinci sınıfa geçememiş. Okula birlikte başladığı arkadaşlarının mezun olduğunu görünce kendine ne yaptığını sormaya başlamış. Bu gidişe dur demezse “bir hiç” olacağını fark ederek tedaviye başvurmuş. Yağız’ın öyküsü çok tipik bir öykü. Esrarla ilişkili toplumda, özellikle gençler arasında oluşturulan bir algı var. “Esrar kimyasal içermez. Bağımlılık yapmaz. Zararlı olsaydı Amerika ve Avrupa’da bazı ülkelerde serbest olur muydu? Ayrıca çok da haz verici.” Bu bilgi ne kadar yaygınlaşırsa gençlerin esrarı deneme olasılığı o kadar artar. Bu bilgi basın, sosyal medya, diziler, filmler, şarkılar yolu ile 24 saat insanların beynine nakşedilirse amaca ulaşılmış olur. Üstelik bu bilgilerin hepsinin külliyen yalan olmasının da bir önemi yoktur. Önemli olan toplumun esrar ile ilişkili algısını yönlendirmektir.

★★★

Geçen hafta LGBTI’nin onur yürüyüşü vardı. Sosyal medyada Los Angeles’te çekilmiş bir videoya rast geldim. 9-10 yaşlarında bir erkek çocuk gökkuşağı renklerinde bir elbise giymiş. Ayağında topuklu ayakkabılar, yüzünde makyaj kırıtarak yürüyor. Etrafta toplanmış kalabalık izleyici grubu çocuğu çılgınlar gibi alkışlıyor. Cinsel kimliği ne olursa olsun, çocuğu cinsel nesne olarak sergilemek özgürlük olabilir mi? Bu çocuk istismarı kapsamına girmiyor mu? Çocukların manken olarak defilelere çıkması çocuk istismarı olarak kabul edilirken, cinsel kimliği nedeniyle bir çocuğun bu şekilde ifşa edilmesi iki yüzlülük değil de nedir? Ben yukarıdaki üç örneğin birbirinden bağımsız olduğunu düşünmüyorum. Anadolu’da 4 bin yıldır kullanılan alkolün çağdaşlık ve batılılık simgesi haline getirilmesinin ve fazla* kullanıldığında ortaya çıkabilecek zararın göz ardı edilmesinin de, esrarın ‘zararsız’ haz verici bir madde olarak sunulmasının da, cinsel kimliği nedeniyle bir çocuğun istismarının da aynı ciddiyetle ele alınması gerektiği kanaatindeyim. Bizim görevimiz toplumda oluşturulan yanlış algıların düzeltilmesi için mücadele etmek olmalı. *Dünya Sağlık Örgütü kadınlar için bir haftada 7 birim, erkekler için 14 birim alkolün üstünde kullanımın tehlikeli kullanım olduğunu kabul eder. Bir seferde 5 birim ve üzeri alkol tüketimi yine tehlikeli kullanıma işaret etmektedir. Bir birim alkol aşağı yukarı 1 küçük kutu bira, 1 kadeh şarap veya 1 tek rakı, viski, votkaya denk gelmektedir.

Alkol, madde, kumar ve ekran bağımlılığı ile madde kullanımı hakkındaki her türlü sorunuzu mecburdegilsin@aydinlik.com.tr adresine bekliyoruz.