18 Mayıs 2024 Cumartesi
İstanbul 20°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Özelleştirme denilen teknik soygun

Fikret Otyam

Fikret Otyam

Eski Yazar

A+ A-

Evren Devrim Zelyut / aydinlik.com.tr ekonomi editörü

Turgut Özal seksenli yıllarda Türkiye’de sermaye gurupları yaratmak ve servet transferini yasal kılmak adına çok güzel bir teknik soygun tarzı geliştirdi. Bunun adına da özelleştirme adı verildi.

Seksenli yıllarda devletin ekonomiden çıkmasını düşünen bir ekonomik görüş mevcuttu. Bu görüşe göre devletin verdiği bütçe açıklarının nedeni, zarar eden kamu iktisadi teşekkülleriydi. Eğer bu kurumlar satılırsa zarar ortadan kalkar, bütçe açığı da olmazdı.

Ancak uygulamada sadece zarar edenler değil, kâr eden büyük devlet tesisleri de satılarak, açık veren bütçeye yama yapılmaya çalışıldı. Bu yanlış uygulamaların sonuçları özetle şunlar oldu:

1-Devlet tesisleri sadece belli sermaye guruplarının eline geçti. Bu kurumların yarattığı rant belli bir azınlığa bırakılmış oldu.

2-Devlet ekonomiden çıkarak, ülke halkı sadece özel sektörün insafına bırakıldı. Devletin reel piyasalarda düzenleme görevini yapacak organları elinden çıkmış oldu.

3-Özelleştirmede zarar ettiği gerekçesiyle kapatılan kurumların sosyal amaçları unutuldu. Özel sektörün kârlı görmediği alanlara girmemesi nedeniyle, ülkede özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu da işsizlik ve buna bağlı terör arttı. Özelleştirmeden sağlanan fayda, terör maliyetinin çok altında kaldı.

TÜRKİYEDE YAPILAN ÖZELLEŞTİRME TUTARI

Türkiye’de 1986-2016 yılları arasında toplam 67,5 milyar dolarlık özelleştirme yapıldığı görülüyor. Yapılan özelleştirmelerin AKP öncesi döneme ait olan kısmı 8,2 milyar dolar, yaklaşık 59,3 milyar dolarlık kısım ise AKP dönemine ait. Aşağıdaki grafikte yıl bazında ne kadar özelleştirme yapıldığını görebiliriz.

ÖZELLEŞTİRMEDEKİ BÜYÜK OYUN

Geçen günlerde Rekabet Kurulunca, Elektrik Üretim A.Ş.'ye ait Almus ve Köklüce hidroelektrik santralleri ile bunlar tarafından kullanılan taşınmazların işletme hakkının verilmesi yöntemiyle özelleştirilmesi işlemine izin verilmesi, aklımıza özelleştirme adı altında yapılan servet transferlerini bir kez daha getirdi.

Devlete ait bir mal ya da tesis özelleştirilirken kullanılan yöntemler şunlar:

Yukarıdaki tablonun söylediği şu: İktidar devlet malını ya satar, ya kiralar, ya işletme hakkını verir ama bunların hepsinde o tesisin kaymağını alanlar yer.

Bu noktada özelleştirme yanlıları yaptıkları servet transferini maskelemek için şunu söylerler:

“Ama bu tesisleri alanlar milyon dolarlar ödüyor, kim verir bir anda bu kadar büyük parayı? O tesis şu kadar yıl çalışsa, verilen para kadar kâr etmez!”

Doğru olabilir ancak itiraz ettiğimiz nokta şu: Hadi paraya ihtiyaç var ve satmak zorundasınız, peki bu malları neden vatandaşa satmıyorsunuz? Almus ve Köklüce barajları bir enerji şirketi haline getirilip neden Borsa İstanbul’da halka arz edilmiyor?

Halka arzdan kaçınmanızın nedeni, o tesislerin kârını halka değil de, istediğiniz insanlara verme isteği olmasın?