03 Mayıs 2024 Cuma
İstanbul 19°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Sahra Çölünde bir aslanı nasıl avlarsınız?

Rennan Pekünlü

Rennan Pekünlü

Eski Yazar

A+ A-

Bazı gerçeklerin insan usunda uzun süre kalmasının en ‘garantili’ yolu, sanırım o gerçekleri hicivle sunmaktır. American Mathematical Monthly dergisinde 1938 yılında çıkan bildiride, kuramsal ve deneysel fiziksel yöntemler, aslan avlamanın yolları olarak karşılaştırılıyordu 

Bu tuhaf başlık, “Kuantum fiziğiyle avcılığın ne ilişkisi var? “ diye sizi şaşırtmasın! 1938 yılında Princeton, NJ’den H. Petard, American Mathematical Monthly dergisine “A contribution to the mathematical theory of big game hunting” başlığıyla bir bildiri sunar. Bu bildiride, kuramsal ve deneysel fiziksel yöntemlerle Sahra çölünde bir aslanın nasıl avlanacağını anlatır.  

Önce kuramsal yöntemler.  

Dirac Yöntemi: “Biz önce Sahra çölünde vahşi aslanların bulunmayacağı gerçeğini vurgularız. Bu nedenle, eğer çölde aslan bulunsa bile onun eğitilmiş, uysal bir aslan olacağı açıktır. Eğitilmiş, uysal bir aslanın nasıl yakalanacağını bir uygulama olarak okuyucuya bırakıyoruz”.  

Schrödinger Yöntemi: “Aslanın sıfırdan farklı olasılıkla kafeste olma olasılığı vardır. Otur ve bekle”.  

Kuantum Ölçüm Yöntemi: “Başlangıç varsayımı olarak aslanın cinsiyetinin belli olmadığını varsayarız. Aslanın dalga fonksiyonu erkek ve dişi aslanın özgün durumları (eigenstate) toplamıdır (superposition). Biz bu özgün durumları bir düzleme, birbirine dik olarak yayarız. Erkek aslanın çok belirgin olan yelesi uzaktan da olsa, örneğin dürbünle rahatlıkla ölçülebilir. Daha sonra aslan özgün durumlardan birine çökecektir (collapse). Böylece aslanı dürer ve kafese koyarız”.  

Newton Yöntemi: “Kafes ve aslan çekim kuvvetinin etkisiyle birbirini çeker. Aradaki sürtünme boşlanabilir. Bu yolla aslan eninde sonunda kafese ulaşacaktır”.  

Özel Görelilik Yöntemi: “Avcı çölde ışık hızıyla yolalır. Uzunlukların relativistik etkiyle büzülmesi sonucunda aslan avcıya bir kağıt gibi düz görünür. Avcı bu kağıt biçiminde görünen aslanı alır, rulo yapar ve bir lastik bandla tutturur”.  

ASLAN YEMİNDEKİ YILDIZ PARÇACIKLARI 

Genel Görelilik Yöntemi: “Sirius yıldızının yoldaşı olan yıldız parçalarını aslan yeminin içine enjekte ederiz ve çölün her köşesine bu yemlerden dağıtırız. Aslan bu yemlerden yeterince yedikten sonra aslana doğru bir ışık demeti göndeririz. Işık aslanın çevresinde büküleceğinden aslanı şaşırtacaktır ve ona tehlikesizce yaklaşmamızı sağlayacaktır”.  

Heisenberg Yöntemi: “Hareket halindeki aslanın konumu ve hızı aynı zamanda ölçülemez. Çölde gezinen aslanın fiziksel olarak anlamlı bir konumu olamayacağından avcı onu yakalayamaz. Bu nedenle aslan avı ancak oturan, devinimsiz aslanlar için gerçekleşebilir. Oturan, dinlenen bir aslanın nasıl avlanacağını da okuyucuya bırakıyoruz”.  

Şimdi de deneysel fiziksel yöntemler. Termodinamik Yöntem: “Aslandan başka herşeyin geçmesine izin veren yarı geçirgen bir ağ (membrane) yaparız ve bunu çöl boyunca dolaştırırız”.  

Atom Fizyon Yöntemi: “Çölü yavaş nötronlarla bombardımana tutarız. Aslan radyoaktif duruma gelir ve bozunmaya başlar. Bozunma süreci aslanın direnmesine izin vermeyecek denli ilerlediğinde yakalarız.” 

EVREN YENİ BİLGİLERE AÇIK! 

Nedensellik ve Determinizm konularında Karl Popper’ın The Open Universe: An Argument for Indeterminism adlı kitabında söyledikleri çok daha ilginç. Popper, kitabının önsözünde kendisinin bir determinist olmadığını, fiziksel kuramlarda ve evrenbilimde indeterminizme yer açma çabasında olduğunu belirtiyor. Popper’ın bu çaba sonucunda ulaştığı formül şu: 

“Our universe is partly causal, partly probabilstic, and partly open: it is emergent” (Karl R. Popper, The Open Universe: An Argument for Indeterminism, Hutchinson, London, 1988, s. 130). 

Bu çok anlamlı saptamanın tam çevirisi yerine ne anlatmak istediğini şöyle özetleyebiliriz: Evrenimizde kısmen nedensellik kısmen de olasılık işlerlikte; evrenimiz açık, yani yeni oluşumlar yeni süreçler ortaya çıkmakta olduğundan tamamlanmış değildir. Popper’ın “emergent”, Prigogine’in “becoming” sözcükleriyle anlatmaya çalıştığı gerçek özünde aynı görünüyor. Her ikisi de varolandan, statik olandan çok, süregelen üzerine vurguluyor. Her ikisi de önceki bilimsel programların en büyük isteği olan “tam”, “tamamlanmış” doğa betimlemesi vermek yerine, evrenin yeni bilgilere, yeni oluşumlara, vb “açık” olduğunu savunuyor. Popper’ın determinist felsefeye olan tepkisini desteklememek elde değil!