17 Mayıs 2024 Cuma
İstanbul 13°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Salih Selman, TTB ve aşağılık kompleksimiz

Gaffar Yakınca

Gaffar Yakınca

Gazete Yazarı

A+ A-

Doktor Salih Selman’ı ilk kez Esra Elönü’nün programında görmüştüm. Anladığım kadarı ile tasavvuf düşüncesine sahip bir Müslüman. Ancak onu ilginç kılan düşünceleri değil görüntüsü. Doktor stereotipine pek uymuyor, sakallı-takkeli bir adam, bir doktordan ziyade bir imamı andırıyor. Giyim kuşam kodlarının bu denli yaygın olduğu bir dünyada, insanların ilk bakışta onun bir hekim olduğunu anlamamaları doğaldır. Ancak geçen hafta yaşananlar böylesi bir yanlış anlamadan daha fazlasına denk düşüyor.

Muhalefet belediyeleri tarafından fonlanan ve düzmece videolar ile provokasyonlar yapan bir trol, Salih Selman’ı hedef alan aşağılayıcı bir paylaşım yaptı. Bir kalp cerrahı olan Selman’ın acil bir vakaya elle müdahale etmesini anlattığı bir kaydı “bu sakallılar hep böyle uydururlar” diyerek paylaştı. Belli ki Selman’ın bir cerrah olmasına ihtimal vermemiş, başını sonunu soruşturmadan tipik bir sosyal medya kışkırtmasına imza atmak istemişti. Üstelik muhalefetin aklı başında zannettiğimiz pek çok ismi de bu trolün peşine takıldılar. Ancak, gerçek, hızla ortaya çıkınca provokasyonları ellerinde patladı.

Herkes, -haklı olarak- Salih Selman’ın uğradığı haksızlığı ve muhalefetin çirkin kışkırtmalarını konuşuyor. Benim ise özel olarak dikkatimi çeken iki nokta var:

Birincisi, Salih Selman’ın da üyesi olduğu Türk Tabipler Birliği, bir meslektaşlarının uğradığı psikolojik şiddet ve zorbalık karşısında neden suskun? Orman yangınlarından Gezi olaylarına, nükleer santrallerden dere yataklarına kadar her konuda konuşan, PKK terör örgütüne yönelik operasyonlarda ise insan üstü bir hassasiyet gösteren TTB, bir meslek mensubunun uğradığı şiddeti neden görmezden geliyor? Yıllardır TTB’ye aidat ödeyen Dr. Selman’a yönelik şiddet neden şiddetten sayılmıyor? Sakalları ve cübbesi olduğu için mi?

Dikkatimi çeken ikinci nokta, Dr. Selman’ı savunanlarda tezahür eden bir tür kompleks. Salih Selman, liseyi Fransızlara ait bir papaz okulunda, Sen Jozef’te okumuş.

Okuduğu lise üzerinden paye elde etme alışkanlığı Türkiye’nin Batıcı seçkinleri arasında yaygın bir tavır. Çocuklarını papaz mekteplerine gönderip, onlar gibi yetiştirmekten gurur duyuyorlar. O mektepler de maalesef hala “Türkiye’nin gözde okulları” olarak anılıyorlar. Salih Selman örneğinde ise olaylar farklı yönde gelişmiş, Selman’ın yaşamı aynı zamanda bu seçkinci tavra da bir yanıt olma özelliği taşıyor.

Fakat bu olayda Sen Jozef’in bundan öte bir anlamı yok. Dr. Selman’a yapılan hakarete karşı çıkan pek çok insanın üstüne basa basa “Sen Jozef lisesi mezunu bir cerrah” demesi ise gerçekten tuhaf. Liseler ne zamandan beri doktorluk unvanı veriyor da bizim haberimiz yok? Dr. Selman, Kartal İmam Hatip veya Malatya Gazi Lisesi mezunu olsaydı daha mı az değerli olacaktı?

Batıcı seçkinlerin mensubu olmakla gurur duyup caka sattıkları papaz mekteplerinin bizler arasında da “iltifat” vesilesi olması üzücü. Anlaşılan o ki Türkiye’de kültürel hegemonya hala Batıcıların elinde. Kerameti kendinden menkul markalarını toplumsal yaşama dayatmaya devam ediyorlar. Ama onların üstünlük kompleksini besleyenin biraz da bizdeki aşağılık kompleksi olduğunu kabul etmeliyiz.

TTB