Yandex
17 Haziran 2025 Salı
İstanbul 28°
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Savaş cephesinin çaresizliği

Ali Rıza Taşdelen

Ali Rıza Taşdelen

Gazete Yazarı

A+ A-

Rusya Devlet Başkanı Putin’in kararlılığı ve ABD Başkanı Trump’ın savaşı bitirme isteği Avrupa’nın savaş yanlısı yönetimlerini çıkmaza soktu. Trump’ın Avrupa’yı dışlayarak Putin ile birlikte sorunu çözeceğini açıklamasıyla başlayan süreçte, Avrupa’nın savaş şeflerini kısır bir döngüye hapsetti. Ukrayna’ya asker gönderme, silahlanma ve 30 günlük ateşkes söylemiyle debelenip duruyorlar.

Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Aleksandr Gruşko, “Bu ülkelerin çatışmayı uzatma politikası izledikleri çok açık. Siyasi eylemlerini çerçevelemek için kullandıkları çifte söylemi bir kenara bırakırsak, peşinde oldukları asıl şey Rusya'nın savaş alanında yenilmesi, Rusya'nın uluslararası alanda yalnızlaşması, ekonomik olarak boğulması ve rejim değişikliğidir. Bu dört cephede de tamamen başarısız oldular. Ancak bu durum, istediklerini elde etme arzularını azaltmadı” diyor.

UKRAYNA’YA ‘ASKER GÖNDERME’ MUAMMASI

Avrupa’nın küreselci liderleri Trump’ın Avrupa’yı yalnız bırakmasıyla telaşa kapıldılar. Savaş cephesinin başını çeken Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron soluğu Washington’da almıştı. Trump’a Avrupa’nın da masada olması gerektiğini söylemiş fakat eli boş dönmüştü. Ardından İngiltere Başkanı Starmer da Trump ile görüşmek için ABD’ye koşmuştu.

Sonra Paris, Londra ve Brüksel’de yapılan toplantılar ve zirvelerde de elle tutulur bir ilerleme kaydedemediler. Bu toplantılarda Fransa ve İngiltere, eğer bir barış süreci başlarsa, sözüm ona süreci garanti altına almak ve yeni bir “Rus saldırısına” karşı Ukrayna ordusunu desteklemek için asker gönderme planını ortaya attılar. Adını da “gönüllüler birliği” veya “istekliler koalisyonu” koydular. Ama aralarında bir birlik sağlayamadılar. Putin’in NATO üyesi ülkelerin asker göndermesi durumunda bunu savaş nedeni sayacağını açıklaması üzerine geri adım attılar.

MACRON: ‘ORDUMUZ YÜKSEK YOĞUNLUKLU BİR ÇATIŞMAYA HAZIR DEĞİL’

Macron da Starmer da Ukrayna’ya gönderilecek askerlerin cephede savaşmayacağını, geri planda Ukrayna askerlerini eğiteceğini söylemeye başladı. Macron daha da ileri giderek 13 Mayıs Salı günü Fransız TF1 kanalında yaptığı açıklamada, “Gönüllüler birliği” ilgili olarak, "Güvence güçleri cephe güçleri değildir. BM yetkisine ihtiyacımız var mı? Sorulardan biri de bu (ama) cephede olmak Avrupalıların görevi değil.” dedi. Fransa’nın artık Ukrayna'ya silah tedarik etmeye hazır olmadığını söyleyerek, “Ordumuz uzun süreli yüksek yoğunluklu bir çatışmaya hazır değil... Sahip olmadığımız bir şeyi veremeyiz ve kendi ordumuzu sıkıştıramayız.

Verebileceğimiz her şeyi verdik, üretimi üç katına çıkardık.” itirafında bulundu.

MERZ: ‘UKRAYNA’YA TAURUS FÜZEsi GÖNDERME GÜNDEMDE DEĞİL’

Almanya Başbakanı Friedrich Merz, seçim kampanyasında Ukrayna’ya Taurus füzeleri göndereceklerini ilan etmişti ama geçen hafta Alman televizyon kanalı ZDF'ye yaptığı açıklamada “Şu anda bu konu gündemde değil. Ayrıca, füzelerin kullanımı için gerekli eğitim nedeniyle uygulamaya geçilmesi oldukça zaman alacaktır." dedi.

‘2014 SINIRLARINA GERİ DÖNÜŞ OLMAYACAK’

Savaş yanlısı bu liderler, sözüm ona Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü savunma adına Rusya’nın Kırım dahil “işgal ettiği” topraklardan geri çekilmesini savunuyorlardı. Trump ise artık 2014 sınırlarına geri dönüşün savunulamayacağını söylüyor hatta Kırım’ın Rus toprağı olduğunu tanımayı gündeme getiriyor. Bu mevziden de geri adım attıklarını görüyoruz. Aynı açıklamada Macron “Ukraynalıların kendileri bile... 2014'ten bu yana Rusya tarafından alınan her şeyi geri alma kapasitesine sahip olmayacaklarını söyleyecek açıklığa sahipler.” diyerek geri adımını teyit ediyor.

YENİ OYUNLARI: ‘30 GÜNLÜK ATEŞKES’

Bugün de Rusya’yı “30 günlük ateşkes” talebiyle sıkıştırmaya çalışıyorlar. Almanya Başbakanı Merz’in ve Polonyalı mevkidaşı Donald Tusk’un katılımıyla savaş cephesini genişlettiler. Barış istemeyen ve savaşın devam etmesini isteyen Paris, Berlin, Varşova (Weimar Üçgeni) ve Londra Ukrayna’ya zaman kazandırarak toparlanmasını sağlamak için “30 günlük bir ateşkes” çağırısı dillerine doladılar. Minsk anlaşmasında da böyle yapmışlardı. Dönemin Almanya Başbakanı Merkel, “2014 Minsk anlaşması Ukrayna'ya zaman kazandırma girişimiydi, bu dönemi kendini güçlendirmek için kullandı.” açıklamasında bulunmuştu.

Ukrayna heyeti ateşkes konusunu İstanbul barış görüşmelerinde de gündeme getirdi. Ama kalıcı barıştan yana olan Rusya’nın tutumu netti: Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, “ateşkesten önce Batı'nın silah sevkiyatını durdurması” gerektiğini açıkladı.

1991 yılında Almanya, Fransa ve Polonya’yı bir araya getiren Weimar Üçgeni oluşumunu yanlarına İngiltere’yi de alarak, Rusya düşmanlığı temelinde harekete geçirdiler. İstanbul’da yapılan Ukrayna-Rusya barış görüşmelerini, Rusya’nın karşı çıktığı “30 günlük ateşkes” talebini ileri sürerek sabote etmek ve engellemek istediler.

RUSYA’YA YENİ YAPTIRIM TEHDİDİ

Emmanuel Macron, Friedrich Merz, Keir Starmer ve Donald Tusk 10 Mayıs cumartesi günü Kiev'de bir zirve daha düzenleyerek Rusya’ya tehditler savurdular. Yaptıkları ortak açıklamada, “ABD'nin yanı sıra Rusya'ya da adil ve kalıcı bir barış amacıyla görüşmelerin yapılabilmesine olanak sağlamak üzere 30 günlük tam ve koşulsuz bir ateşkesi kabul etmesi çağrısında bulunuyoruz.” denildi. Eğer Rusya ateşkesi kabul etmezse yeni yaptırım kararı alacaklarını ilan ettiler.

YAPTIRIMLAR RUSYA’YI DEĞİL AVRUPA’YI VURDU

Avrupa Birliği bugüne kadar Rusya'ya karşı 17 yaptırım paketi uyguladı. Şimdi de Rus enerji ve finans piyasalarına yönelik yaptırımlarını daha da sertleştirme tehdidinde bulunuyorlar.

Alman Frankfurter Allgemeine Zeitung gazetesi, “AB'nin 17 yaptırım paketinin Rus ekonomisini çökertemediğini ve bunun inanılmaz bir istikrarın kanıtı olduğunu; tüm kısıtlamalara rağmen Moskova'nın, ticaret akışlarını yeniden yönlendirmeyi, başka finansal mekanizmalar oluşturmayı ve istikrarı korumayı başardığını” yazdı. Diğer taraftan “AB ülkelerinin ekonomileri kriz, resesyon ve işsizlikle batıyor. Fransa Merkez Bankası 2025 büyüme tahminini düşürdü. Almanya ekonomisi ikinci yıl da resesyonda” değerlendirmesinde bulundu.

Rusya