‘Savaş ekonomisi’: bir Fransız komedisi
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Ukrayna Savaşının başlamasından dört ay sonra 13 Haziran 2022’de Eurosatory silah fuarında yaptığı konuşmada Fransa'nın bir “savaş ekonomisi” içinde olduğunu belirtti. Savunma Bakanlığının internet sitesinde “Rusya'nın Ukrayna'da başlattığı çatışma karşısında, Fransız savunma sanayi birkaç aydır ‘savaş ekonomisi’ içinde. Amaç, gerektiğinde kendi silahlı kuvvetlerimize veya bir ortağımızın silahlı kuvvetlerine uzun süreli destek sağlayabilmektir” açıklamasında bulunuldu.
Savaş ekonomisi; savaş çabalarını büyük ölçekte desteklemek için ekonominin kaynaklarının seferber edilmesini ifade eder. Bu bağlamda, devlet, ordunun ihtiyaç duyduğu kaynakları garanti altına almak için şirketlerin kaynaklarının, halkın tasarruflarının büyük bir kısmını otoriter bir planlamayla silahlanmaya dolayısıyla silah üretimine aktarma çabasına girer. Endüstri silah sanayinin ihtiyaçlarına göre yeniden yapılandırılır. Para politikası, silahlanmanın finansmanını desteklemek üzere belirlenir. Bankacılık ve finans kurumlarının faaliyetleri silah üreten sektörlere finansman sağlamak amacıyla denetlenir.
Şirketlerin kaynakları ve halkın bankalarda, sigorta şirketlerinde ve emekli fonlarında bulunan tasarruflarının yeterli olmayacağı çok açık; bugün Macron ve hükümet yöneticileri silah üretimini artırmak için, ne kadar “vergileri artırmadan” yapacağını açıklasa da yeni vergiler kaçınılmaz olacaktır. O kadar büyük rakamlar ifade edilmektedir ki bütün bunlar yetmeyecektir; iç ve dış borçlanmaya yönelmesi kaçınılmaz olacaktır.

‘1930'LARDAKİ GİBİ BİR EKONOMİK KRİZ YAŞANACAK’
Capital dergisinde Ekonomist Marc Touati “Savaş ekonomisi: Savunma alanında yaşanacak büyük patlama ne gibi sonuçlar doğuracak?” başlıklı yazısında “Kamu borcunun büyüklüğü göz önüne alındığında, Fransa'da bir ‘savaş ekonomisi’nin mantıksal sonucu şudur: faiz oranlarının artması (ki bu zaten başlamıştır), tüketim ve yatırımların düşmesi, resesyonun derinleşmesi, işsizliğin artması, kamu açıklarının ve borcun yeni bir artış aşamasına girmesi, bu da yeni vergi artışlarına, hatta hane halkının özel tasarruflarının elinden alınmasına, güvenin çökmesine, resesyonun daha da şiddetine yol açacak... ve bu kısır döngü tükenene kadar devam edecek... Bu arada, tarihi bir borsa çöküşü, hatta Euro Bölgesi'nin patlaması ve 1930'lardaki gibi uluslararası bir ekonomik ve finansal kriz yaşanacak” değerlendirmesinde bulunuyor. Ve “Ayrıca, Banque de France (Fransa Merkez Bankası) istatistikleri, şirket iflaslarının Ocak 2025'te tarihi zirvelerde seyrettiğini doğruladı. Mikro işletmeler hariç, bu rakamlar Eylül 2009'daki önceki rekorun %12,5 üzerinde. Son olarak, Fransa'nın beş ay üst üste dünya ekonomisinin en kötü performansı gösteren ülkesi olduğunu vurgulamak zorundayız. Ve bu, ‘savaş ekonomisine’ girmeden önce. O halde, ‘barış ekonomisi’nin bir an önce gelmesini diliyoruz!” diyor.

1914-1918 YILLARINDA SAVAŞ MALİYETİNİN DÖRTTE ÜÇÜ BORÇLA FİNANSE EDİLMİŞTİR
Bugün silahlanmaya yönelik açıklamalar Birinci Dünya savaşı öncesini hatırlatıyor: Fransa savaş çabalarını finanse etmek için büyük ölçüde borçlanmaya bel bağlamıştı. Bordeaux Üniversitesi'nde ekonomi profesörü olan Bertrand Blancheton, savaşta “Toplamda, Fransız harcamalarının neredeyse dörtte üçü borçlanma ile karşılandı” diyor. Blancheton, “Hiç kimse çatışmanın 51 ay süreceğini ve Fransız kamu harcamalarının Ağustos 1914 ile Aralık 1918 arasında toplam 158,5 milyar franka ulaşacağını hayal edemezdi,” ifadelerini kullandı. Bu rakam 1913 yılındaki milli gelirin üç katından fazlaydı. İlk mali ihtiyaçlar ortaya çıktığında, hükümetin boşaltmaya çalıştığı Fransız halkının tasarruflarıydı. Savaştan önce yaptığı gibi hazine bonoları çıkararak işe başladı ve bunları sadece bankalara ve büyük şirketlere değil aynı zamanda bireylere de sundu. “Ulusal savunma tahvilleri” olarak adlandırılan bu tahviller üç, altı veya on iki ay sonra, o zaman için yüksek olan %5 faiz piyasaya sürüldü. Kamu maliyesini düzeltmek için her yere halkın vatanseverlik duygularına hitap eden afişler asıldı. Halktan ellerindeki altınlar istendi. Bu şekilde 15 milyar franktan fazla para toplandı. Ama bu da devede bir kulaktı. 1916’da vergileri artıran kanun kabul edildi. Sonra bunu 1916, 1917 ve 1918 yıllarında yabancı kredilerle desteklenen üç büyük ulusal kredi daha izledi (Le Monde, Denis Cosnard).
Le Monde yazarı Cosnard “1914-1918 yıllarında savaş maliyetinin dörtte üçü borçla finanse edilmiştir” başlıklı yazısında şöyle devam ediyor: “Savaşın sonunda Fransa ağır bir borç yükü altındaydı. Kamu borcu üç katına çıkmıştı. Bu oran 1920'de gayri safi yurtiçi hasılanın (GSYH) %150'sini aşmıştı - savaşın olmadığı günümüzde ise bu oran %114'tü. Borç, bir yükten ziyade savaşta bir silah, yeniden yapılanma için bir araç ve para basma ihtiyacını ortadan kaldıran bir ödeme aracı olarak görülüyordu.”

SAVAŞ EKONOMİSİ ÜÇ ŞEYDEN OLUŞUR: KREDİLER, PARA VE FONLAR
Bugün tarihin tekerrür ettiğini görüyoruz. Yarattıkları bir “Rusya hayaleti” ve “Rusya düşmanlığı” ile yeniden silahlanmayı hedefleyen Avrupa ülkeleri 110 yıl önce başvurulan yöntemleri yeniden gündeme getiriyor. Mars Düşünce Grubu’nun savunma ve güvenlik endüstrisi analizlerine yer veren La Tribune gazetesi “Savaş ekonomisi: Bir Fransız komedisi” başlıklı analizde, “Savaş ekonomisi üç şeyden oluşur: krediler, para ve fonlar. Savaş ekonomisi, aktif nüfusun yeniden dönüştürülmesi ve o ana kadar aktif olmayan nüfusun savaş malzemesi üretmek için seferber edilmesidir” deniyor. Analizde, Fransız Diplomat Gérard Araud ve savunma uzmanı gazeteci Jean-Dominique Merchet, Macron’un “Savaş ekonomisine geçtik” açıklamasının bir “komedi planı” olduğunu söylüyor.
FRANSIZ ORDUSU, MÜHİMMAT STOĞU OLMAYAN KÂĞITTAN BİR KAPLAN
Mars Düşünce Grubu’nun “Fransız ordusu, mühimmat stoğu olmayan kâğıttan bir kaplan” başlıklı diğer bir yazısında “Savaş, ne kadar parlak olursa olsun, sözler ve tavırlarla kazanılmaz. Savaş, askerlerimizin sahip olduğu malzeme ve mühimmatla kazanılır. Savaş ekonomisiyle ilgili söylemlerin hedefleri ile bütçe taahhütlerinin gerçekliği arasında bir fark olduğu açıktır: Hesap tutmuyor - hem de çok tutmuyor!” deniyor. Ve bir örnek veriyor “On yıldan fazla bir süre önce Fransız birlikleri Afganistan'a gönderildiğinde, askerlerimiz yeterli stok olmadığı için zor günler geçiriyordu” diyor ve bundan bir ders çıkarılmadığını ifade ederek “Ukrayna ordularının bugün yaşadığı durumun bir uyanışa neden olması gerekirdi. Ukrayna topçularının her gün, bizim sanayimizin bir ayda üretebileceği kadar mermi tükettiğini hatırlatmaya gerek var mı?” diye soruyor.

Ukrayna’ya silah yardımı yapacağım diye stoklarını boşaltan Fransa’nın bugün kalkıp silah harcamalarını ikiye katlayacağım demesi tam bir komedi. Bütçesi 192 milyar avro açık veren ve Milli gelirin %115’i kadar borcu olan Fransa’nın kaynak sorunu bir yana, o kadar malzeme, mühimmat ve füzeleri üretmesi yıllar alacaktır. Özellikle hammadde ve patlayıcılar gibi temel ürünlerin tedariki ve kalifiye eleman eksikliği de ayrı bir sorundur.
DIŞA BAĞIMLI BİR SİLAH SANAYİ
Jean Jaurès Vakfı’nın internet sitesinde “bir savaş ekonomisi içinde” olmadıklarını söyleyen Renaud Bellais silah sanayinde dışa bağımlılığa dikkat çekerek “Askeri teçhizatın üretimi, günümüzde ulusal sınırların ve çoğu zaman Avrupa sınırlarının çok ötesine uzanan tedarik zincirlerine dayanmaktadır. Örneğin, Rusya ve Ukrayna'dan gelen titanyum veya büyük çoğunluğu Asya'dan gelen elektronik bileşenler olmadan savaş uçaklarının üretimi nasıl devam edebilir?” diye soruyor. Sadece Rusya ve Çin değil ABD’ye de önemli ölçüde bağımlılar. Avrupa silah ve teçhizatların %64'ü Amerika Birleşik Devletleri tarafından tedarik edilmektedir. Fransa Başbakanı François Bayrou 5 Mart’a Senatoda yaptığı konuşmada “Avrupa Birliği'nin silahlarının üçte ikisi ABD'den satın alınıyor” itirafında bulunmuştu.

Savaşa hazır mıyız kitabının yazarı
Jean-Dominique Merchet
ŞAŞKIN ÖRDEK
Ekonomik bir çöküşün eşiğinde olan Avrupa Birliği (AB), silahlanma uğruna kendi koydukları bütçe disiplinini de bir kenara koydu. Savunma harcamalarının kamu açıklarının hesaplanmasından çıkarılması kararlaştırıldı. Bu, Maastricht Antlaşması ile belirlenen hedeflerin (kamu açıklarının GSYİH'nin %3'ü ile sınırlandırılması) geçersiz kılınması anlamına gelmektedir. AB şaşkın ördek misali, birkaç hafta önce CO2 emisyonlarının azaltılmasına odaklanan 800 milyar avroluk bir kurtarma planı hazırlarken, şimdi aynı AB, yine 800 milyar avroluk bir planı, bu kez “savunmasını güçlendirmek ve Ukrayna'ya yardım etmek” için başlatacağını duyurdu.
NEDEN SİLAHLANIYORLAR?
Fransa ve Avrupa’nın diğer ülkeleri, içine düştükleri bu ekonomik ve siyasi krizden kurtulmak için çareyi, silah sanayini canlandırarak, bu çerçevede, silah üretimini artırmada ve savunma sanayini hızla geliştirmede buldular. Avrupa’nın Küreselci liderleri, çöken kapitalist sistemi “savaş ekonomisi” ile kurtarma çabası içine girmiş görünüyor.

Uydurma bir tehdit ve düşman icat ettiler. Rusya’nın Avrupa’ya saldıracağı hatta işgal edeceği kara propagandasıyla Avrupa’nın hızla silahlanması ve savaşa hazır olması gerektiğini söyleyerek halkın desteğini almaya çalışıyorlar.
Avrupa’nın ABD’nin desteği olmadan Rusya’ya karşı bir savaş başlatma gücünün olmadığı ortada. Peki neden silahlanıyorlar? Hitler gibi bir çılgın çıkar mı? Böyle bir ihtimali göze alırlar mı? İki Dünya Savaşı yaşamış Avrupa’da böyle bir çılgınlığın ihtimal dışı olmadığını savunanlar da var. Ama asıl hedefleri iflas eden ekonomilerini, çöken sanayilerini silahlanma yoluyla canlandırma olduğu görülüyor.
Diğer taraftan sistemin küreselci liderlerinin esas korkusunun “Rusya tehdidi” olmağı açık. Ama, ülkelerinde yükselen milliyetçi dalgayı ve artan krize karşı yükselecek halk hareketlerini bastırma hedefiyle hareket ettiğini söyleyebiliriz.
FRANSIZ ORDUSUNUN GERÇEK BİR MÜDAHALE KAPASİTESİ YOK
Fransa'da emekli subaylar, Cumhurbaşkanı Macron'un Ukrayna'ya asker ve silah göndermesine karşı çıkarak Ulusal Meclis ve Senato'yu göreve çağırdı.

31’i emekli general olmak üzere 670 emekli subay ve askerlerin ilk imzacıları olduğu bir mektup Cumhurbaşkanı Macron’un Ukrayna’ya asker ve silah göndermesi ve izlediği savaş politikasını denetlemek ve kontrol mekanizmasını işletmek üzere Ulusal Meclis ve Senato Başkanlarına noter aracılığı ile gönderildi. İmzacılar arasında görevde olan 2 general disiplin suçundan aynı gün emekliye sevk edildi.
Silah Meydanı / Asker Tribünü internet sitesi, mektubu ilk imzacıların adları ve unvanlarıyla birlikte yayımlayarak asker ve sivillerin imzasına açtı. Mektup internet ortamında bir haftada 9 bini asker ve subay olmak üzere 23 bin 379 kişi tarafından imzalandı. İmzalar her geçen gün artıyor.
İmzacıların başını çekenlerden Emekli Orgeneral Jean-Marie Faugere oluşturdukları “Silah Meydanı” internet sitesinde “Rusya'nın Ukrayna'yı işgalinden bu yana duyduğumuz savaşçı söylemlere rağmen, bu nedenle, Rus canavarı bir gün Avrupa'yı işgal etme niyetinde olsa bile (ki bence bu tamamen saçma, ama bu konuyu burada bırakalım), ona karşı inandırıcı bir şekilde karşı koyacak güçleri yeniden oluşturmak için savaş ekonomisine geçemedik” diyor.
‘SAVUNMA SANAYİSİNDE DIŞI BAĞIMLIYIZ’
Fransız ordusunun gerçek anlamda bir müdahale kapasitesinin olmadığını söyleyen Fransız general, “Rusya'dan bizi ayıran mesafe kadar uzağa ulaşma kabiliyetimiz yok. Stratejik büyük nakliye uçaklarımız yok. Afrika'da müdahale ettiğimizde, sık sık Amerikan veya İngiliz C-17 veya C-141 uçaklarına, hatta Belarus veya Ukrayna'nın Antonov-124 uçaklarına ihtiyaç duyduğumuzu hatırlatmak isterim. Dolayısıyla bu tür bir müdahale kapasitemiz yok”, “Bu nedenle, benim görüşüme göre, Rusya ile Ukrayna arasında bir barış anlaşması imzalandıktan sonra güvenliği sağlamak gibi, özel olarak nitelendirebileceğimiz koşullarda bile, bu yüksek yoğunluklu çatışmayı yürütme kapasitemiz yok” değerlendirmesinde bulunuyor.
Fransa’nın savunma konusunda bir egemenliğinin olmadığını söyleyen general, “Durumları analiz etme, karar verme ve müdahale etme konusunda belirli bir stratejik özerkliğe sahip olduğumuzu övünebiliriz, ancak nihayetinde askeri araçlar üretmek için teknik ve maddi özerkliğe sahip değiliz. Dışa bağımlıyız ve sürekli artan tüm elektronik parçalar bunu açıkça gösteriyor” diyor.
Emekli Orgeneral Faugere savaş ekonomisine ilişkin şöyle konuşuyor: “Henüz savaş ekonomisine geçmedik, bu da sanayinin de işgücünü, yani kalifiye işçileri, ustaları yeniden oluşturması, üretim hatları açması gerektiği anlamına geliyor. Yani sanayi tesislerini genişletmek, ek montaj hatları kurmak için yeni alanlar kazanmak gerekiyor.” General, “Rusya gerçekten savaş ekonomisine geçti, yani sanayi tam kapasite çalışıyor ve 3 yıllık bir savaş sonrası bile ordusu hala güçlü.” tespitinde bulunuyor.